13 Ağustos 2018 Pazartesi

Casper’dan Yapay Zeka Teknolojisi: Casper VIA A3 Plus

                                        

Türkiye’nin teknoloji markası Casper, yeni akıllı telefonu VIA A3 Plus’ı kullanıcılarının beğenisine sunuyor. Yapay zeka teknolojili 4+4 çekirdekli Helio P60 işlemcisi ve 6GB belleği ile VIA A3 Plus yüksek performans sınırlarını zorluyor. Ürünün lansmana özel fiyatı 2.699 TL olarak satışa sunuldu.

Casper’ın yapay zeka teknolojisiyle desteklediği yeni üst seviye telefonu VIA A3 Plus piyasaya çıktı. Yüksek performans ve gelişmiş kullanıcı deneyimi sunan Casper VIA A3 Plus, “’akıllı telefon’’ kavramını yeniden yorumlayarak, ‘’hem akıllı hem zeki’’ mottosuyla ön plana çıkıyor.

Performansı ölçerek öğrenme, infrared yüz tanıma ve gerçek zamanlı fotoğraf geliştirme deneyimlerini öğrenebilen Casper VIA A3 Plus, kullanıcılara en gelişmiş teknolojiye sahip akıllı telefon deneyimi yaşatacak. Yapay zeka yeteneği sayesinde telefon, işlemciyi zorlamayan oyunlarda yüzde 12, işlemciyi zorlayan oyunlarda ise yüzde 25'e varan oranlarda pil tasarrufu sağlıyor ve bu sayede daha uzun süre performanslı oyun keyfi yaşatıyor.

Helio P60 ve 6GB RAM  ile Kesintisiz Hız

Casper Via A3 Plus, 4+4 çekirdekli Mediatek Helio P60 A73 işlemcisinde bulunan yapay zeka desteğiyle her uygulamada yüksek performans gösteriyor. 6GB RAM destekli Casper VIA A3 Plus yüksek benchmark skorları elde ederek kesintisiz oyun keyfi yaşatıyor. 80 farklı uygulamanın arka planda çalışmasını sağlarken tek bir dokunuşla başka bir uygulamaya, beklemeden hızlıca geçişler sağlıyor.
                                                                    


Infrared Kamera ile Güvenlik Ayrıcalığı

Casper VIA A3 Plus’ın en dikkat çeken özelliklerinden biri de yüz tanıma teknolojisi. Infrared kamera, yüzü en ince ayrıntısına kadar inceliyor ve gözle görülemeyen farklılıkları bile kolaylıkla algılayabiliyor. 256 adet yüz noktasını ve 16 yüz şeklini ayırt edebilen Casper VIA A3 Plus, tüm ortamlarda yüz tarama sağlıyor. Infrared kamera; kullanıcıları karanlık ortamda, şapkalıyken veya gözlüklüyken de 0.2 saniye içinde algılayıp, telefon açılmasını sağlıyor.

Düşünen ve Öğrenen Kameralarla Benzersiz Deneyim

Yapay zeka teknolojisinin en önemli özelliği olan öğrenme, kameraları kullanırken ve fotoğraf çekerken de büyük kolaylıklar sağlıyor. Yüksek performanslı 16MP RGB renkli ön kamera, en zorlu koşulda bile canlı ve aydınlık fotoğraf çekilmesine olanak sağlıyor. Geniş piksel aralığı ve 400nit parlaklığa sahip olan LED Flash; kapalı alanlarda, atmosferik gece çekimlerinde ve kalabalık portrelerde aydınlık ve berrak fotoğraflar çekilmesini sağlıyor. Ortam ışığını otomatik algılayan, sahne tespiti yapan ve objeleri tanıyan 16+5MP arka kameralar, kullanıcılara kaliteli fotoğraflar çekme olanağı sunuyor. Yapay zekanın nesne tespit özelliği sayesinde, odak istenilen şekilde ayarlanıyor ve odaklanmayan noktalar profesyonel fotoğraf makinelerinde olduğu gibi bulanıklaştırılıyor. Ayrıca VIA A3 Plus çekilen fotoğrafları keskin hatlar ve geliştirilmiş odak teknolojisine sahiptir.

Daha Büyük Ekran, Daha Dayanıklı Tasarım

Casper, yeni telefonunda Helio P60 yapay zekalı işlemcisi ile teknik donanımları üst seviyeye çıkarırken, tasarım ve dayanıklılığı da göz ardı etmiyor. Uçtan uca çerçevesiz 6.2” geniş ekranı ve oval tasarımı ile Casper VIA A3 Plus, kullanıcıya telefonu rahatça kavrama ve kolay kullanma imkanı sunuyor. FHD+  ekranı sayesinde görüntü kalitesini de yükselten telefon, çinko çerçevesi ile de darbelere ve düşmeye karşı yüzde 25 daha fazla dayanıklılık gösteriyor.

Yapay Zeka Sayesinde Uzun Pil Ömrü

Casper VIA A3 Plus, öğrenen teknolojisi sayesinde kullanıcıların en çok şikayetçi olduğu pil ömrü sorununu da çözüyor. İhtiyaca göre diğer programları durduran ve performansını artıran telefon, beklemede olduğu ve kullanılmadığı zamanlarda da pil tüketimini optimize ediyor. Böylece daha uzun süre kullanım imkanı tanıyan Casper VIA A3 Plus, zamanla yıpranmak yerine kendini geliştirerek daha üstün bir kullanıcı deneyimi sunuyor.

Casper VIA A3 Plus Teknik Özellikleri

İşlemci                        : MediaTek Helio P60
İşletim Sistemi           : Android 8.1 Oreo
Ekran                           : 6.2” FHD+ Incell IPS
RAM                            : 6 GB
Depolama                  : 64 GB dahili, 256 GB microSD hafıza kart kapasitesi
Kamera                      : 16 MP + Infrared Ön Kamera, 16+5 MP LED Flaşlı arka kamera
Boyut ve Ağırlık        : 155 mm X 75.5mm X7.85mm
Pil                                : 3000 mAh
Renk                            : Oniks Gri, Platin Gri
Bağlantılar                 : Bluetooth 4.2, WLAN 802.11 a/b/g/n/ac  Type-C USB
Kutu içeriği                 : AC Adaptör, USB Kablosu, Premium Kulaklık, Kulaklık Çevirici, Mat Sert Kılıf, Ekran Koruma Jelatini, Sim Kart İğnesi
                                                  
Bir boomads advertorial içeriğidir.

7 Haziran 2018 Perşembe

Google Mühendisi İle Telefonda Neler Konuştum?




Dün gece hayatımın en unutulmaz anlarından birini yaşadım. Sabaha karşı saat 4 sularında cep telefonum çaldı. Arayan numara +1 ile başlayan yabancı bir numaraydı. Önce balkanlardan arayan dolandırıcı telefonlarından biri sandım ama biraz kendime gelince +1 kodunun ABD’nin kodu olduğunu hatırladım ve orada yaşayan kuzenim olduğunu düşünerek aramayı yanıtladım. Konuşmaları diyalog halinde sizlerle paylaşıyorum.

google telefon görüşmesi



Ben: Efendim?

Mühendis: Merhaba, ben Greg. Google’dan arıyorum.

Önce dalga geçtiğini sandım ama karşıdaki ses oldukça ciddi ve tahminimce 40-45 yaşlarında birinin sesi gibi geliyordu…

Ben: Google’dan mı? Bırakın  lütfen şaka yapmayı.

Mühendis: Ciddiyim. Ben arama motoru devi Google mühendislerinden Greg. Size Google’ın sırları ile ilgili birkaç bilgi vermek istiyorum.

Ben: Google’ın sırları mı?

Mühendis: Evet, Google’ın sıralama sırları hakkında.

Ben: Anlıyorum da bu sırları neden benimle paylaşmak istiyorsunuz?

Mühendis: Sizin SEO ile ilgilendiğinizi fark ettim ve yazdığınız faydalı yazıları okudum. Bu sırları her ülkeden bir kişi ile paylaşacağız ve Türkiye’den siz seçildiniz.

Ben: Bunu duyduğuma çok sevindim. Sabırsızlıkla bekliyorum.

Mühendis: Öyleyse ana faktör ile başlayalım; kaliteli içerik. Google olarak kaliteli içerikleri çok severiz. Çoğu kişi SEO kurallarına uymaya çalışırken içeriklerine değer katmayı göz ardı ediyorlar. bunu sakın yapma!

Ben: Biliyorum, herkes kaliteli içeriğin öneminden bahsedip duruyor ama içeriğin kalitesi ölçülebilen bir şey değil. Ne öneriyorsunuz?

Mühendis: Her gün binlerce içerik tarıyoruz ve bunların çoğu birbirine benziyor. Diğerlerinden farklı, aralarından sıyrılabilecek, kolayca öne çıkacak kaliteli içeriklerden bahsediyorum.

Ben: Bahsettiğiniz şey özgünlük sanırım. Fikirlerim ve bunları içeriğe döküş şeklim özgün olmalı, doğru mu?

Mühendis: Kesinlikle! Farklı düşünmelisin. Herkesten farklı düşünmeli, çarpıcı, benzersiz içerikler oluşturmalısın.

Ben: Anladım. Başka?

Mühendis: İnsanlar SEO tekniklerine takılıp kalırlar ve içeriği ikinci plana atarlar. Kaliteli içerik oluşturduğuna emin olduktan sonra SEO tekniklerini uygulamayı düşünmelisin. En önemlisi de içeriğin konumlandırılmasıdır.

Ben: İçeriğin konumlandırılması derken anahtar kelime yerleşiminden mi bahsediyorsunuz?

Mühendis: Tam olarak değil. Uygun bir anahtar kelimeyi hedefleyebilir bir içeriğine yerleştirebilirsin ama bu içeriği sıralayacağımız anlamına gelmez.



Ben: Eee?

Mühendis: Belli bir anahtar kelimeyi hedefleyerek oluşturduğun içerik hiç kullanmadığın anahtar kelimelerle ilgili aramalarda da gözükebilir. Yeter ki biz içeriğin aramayı yapan kişiye fayda sağlayacağını düşünelim.

Ben: Yani belli bir anahtar kelimeyi hedeflesek de geniş bir dizi konuya odaklanmamız gerekiyor, derinlemesine, detaylı içerikler oluşturmamız gerekiyor anlamına geliyor bu.

Mühendis: Aynen öyle. Ayrıca hedef anahtar kelimenle ilgili şeyleri içeriğinin ilk paragrafında kullanmalısın.

Ben: Nasıl Yani?

Mühendis: Örneğin hedef kelimen “blog nasıl açılır?” ise İçeriğin başlarında blog, açmak, nasıl gibi kelimeleri kullan. Bu bize içeriğin doğal olduğunu anlatır.

Ben: İşte bu bilgi çok iyi oldu. Teşekkür ederim.

Mühendis: Unutmadan şunu da belirtmeliyim ki uzun anahtar kelimeleri yazıda kullanmanda fayda var. Az önce söylediğim gibi uzun anahtar kelimeleri de bölerek içeriğe serpiştirebilirsin. Örneğin hedef kelimen “ ücretsiz responsive blogger temaları” ise “ücretsiz tema”, “responsive temalar”, “blogger temaları” gibi kelimelere yer verebilirsin. Tabi içeriğini tonlarca anahtar kelime ile doldurmak gibi bir salaklık yapma.

Ben: Ben okuyucu odaklı içerikler oluşturduğum için böyle saçmalıklara başvurmam zaten. Peki blog yazılarına atadığımız etiketlerin sıralamada bir önemi var m?

Mühendis: Etiketler bizi ilgilendirmiyor ama okuyucuların için faydalı olacaktır elbette. Fakat yazılarında kullandığın görsellere önem vermelisin. Her görsele bir alt etiketi atamalı ve yüklenmesini hızlandırmak için görsellerin boyutunu küçültmelisin.

Ben: Peki ya link almak ve link vermek? Bir zararı var mı?verdiğin

Mühendis: Backlinkler ve site içi linkler önem verdiğimiz faktörlerden biridir. Güvenilir dış kaynaklara verdiğin linklerin de hiç bir zararı yoktur. Aksine içeriğine değer katar. Doğruluğundan emin olmadığın kaynaklara link verirken nofollow etiketini kullanabilirsin.

Ben: Anlıyorum. Bu değerli bilgileri benimle paylaştığınız için çok teşekkür ederim. Başka neler paylaşabilirsiniz?

Mühendis: Bu kadar yeterli Serdar. Son olarak paylaşmak istediğim şey kullanıcı odaklı siteler oluşturulması gerektiği. Biz Google olarak kullanıcın en doğru bilgiye en kısa zamanda ulaşmasını hedefliyoruz. Bu nedenle site hızı ile site duyarlılığı hayati önem taşıyor bizim açımızdan.

Ben: Çok teşekkür ederim Bay Greg. Tanıştığımıza memnun oldum. Verdiğiniz bilgiler için minnettarım.

Mühendis: Rica ederim. İyi günler!

Ben: İyi günler!



Arkadaşlar tahmin edeceğiniz gibi bu bir mizansen. Bir nevi, oyunlaştırma yöntemini kullanarak öğretme de diyebiliriz. Paylaşmanın, bilgi vermenin farklı bir yolu :) Bunun bir mizansen olduğunu yazının başında belirtmememin nedeni bir sosyal deney. Kaç kişinin yazıyı buraya kadar okumayarak “sallama, atma, senle kafa bulmuşlar” gibi yorumlar yazacağını merak ediyorum :)

Kalın sağlıcakla!!!

21 Mayıs 2018 Pazartesi

Blog Başlığını İçerik Başlığından Sonra Gösterme

içerik-başlığı-seo-ayarı

 Blog yazarlarının kullanması gereken ve son derece bir kod. Blog başlığınız ile yazılarınıza verdiğiniz başlık arasındaki öncelik çok önemlidir. Arama motorunda bir konuyu ararken ziyaretçilere önce yazı başlığını göstermek gerekir. Blog başlığınız ilk görünen olsaydı ziyaretçi belki yazınızı fark etmeyecekti bile. Eğer yazılarınızın ön plana çıkmasını ve daha çok kişi tarafından tıklanmasını istiyorsanız bu değişikliği yapmanız gerekir.

 Blogger kullanıcıları için bu değişikliğin yapılması gerekiyor. Çünkü kullandığımız hazır temalar bu değişikliğe uygun değil. Blog başlığını içerik başlığından sonraya göndermek için temanızdaki kod değişikliği yapılması gerekir. Eğer seo için bir şeyler yapmak istiyorsanız bu adımı mutlaka uygulayın. Bu değişikliği yapmak için Tema> HTML'yi Düzenle yolunu takip ederek Ctrl+F yardımıyla <title><data:blog.pageTitle/></title> kodunu aratın. Şimdi bulduğunuz bu kodun yerine aşağıdaki kodu ekleyin.
<b:if cond='data:blog.pageType == &quot;index&quot;'>
<title><data:blog.pageTitle/></title>
<b:else/>
<title><data:blog.pageName/> | <data:blog.title/></title>
</b:if>

blog-başlığını-sonra-gösterme

 Eklediğiniz bu kod sizi avantajlı hale getirecek ve yazılarınıza öncelik verecek. Blog başlığınız ile içerik başlığınız arasına | işareti eklenmiş olacak. Böylece yazı ile blog başlığı net bir şekilde ayrılmış olacak.Bu işareti beğenmediyseniz başka bir ayırıcı ekleyebilirsiniz. Özellikle yeni blog açanlar için bu düzeltmeyi yapmaları seo açısından iyi bir başlangıç olur.

Bu yazı Seo Teknikleri ve Blog İpuçları | DHY tarafından yazılmıştır.
✔ Bu içeriği beğendiyseniz lütfen paylaşın ⤵

9 Mayıs 2018 Çarşamba

Blogger Günlüğü #8




Bana ulaşan soruları, mesajları, faydalı bulduğum linkleri paylaştığım blogger günlüklerimin sekizincisine hoş geldiniz. 8. blogger günlüğünde faydalı bulduğum birkaç online araç, SEO, AdSense ve içerik hırsızlığı ile ilgili faydalı yazılar, youtuberlık ve girişimcilik ile ilgili tartışmalar, ilham kaynağı filmler ve neden blogspot kullandığımın cevabı var.

Keyifli okumalar…

Bir Araç (Picture Port): Bir arkadaş bana mesaj göndererek yeni yayına aldıkları Picture Port isimli projelerinden bahsetti ve kendilerine destek olmamı rica etti. Hem yerli girişimlere destek vermek amacı ile, hem de blog yazarlarına çok faydalı bir araç olduğunu düşündüğüm bu aracı “Blogger Günlükleri”nde sizlerle paylaşmak istedim.

Picture Port bir resim sıkıştırma aracı. Blog yazılarınızda kullanacağınız görselleri siteye yüklüyorsunuz, site  görsellerin kalitesini hiç bozmadan boyutlarını ortalama %80 oranında küçülterek size teslim ediyor. Üstelik tüm bunları sadece birkaç saniye içerisinde ücretsiz olarak yapıyor. Aracın en güzel taraflarından biri tek seferde çok sayıda görseli upload edip, sıkıştırılmış hallerini yine tek seferde download edebilmeniz. Picture Port bir bloggerın sık kullanılanlar listesinde mutlaka olması gereken araçlardan.

Bir Paylaşım (Blog & YouTube): İnternette gezinirken blogların devrini tamamladığı, tahtını YouTube’a bıraktığı, blog yazarlarının bloglarını kapatarak YouTube videoları çekmeye başladığına dair okuduğum bir yazı üzerine sosyal medya hesaplarımda aşağıdaki paylaşımı yapmıştım. Bu paylaşım fazlaca reaksiyon alıp ilgi görünce “Blogger Günlükleri”nde tekrar değinmek istedim bu konuya.


Bence her iki mecrada da üretime ihtiyacı var ve her iki mecranın da kitlesi farklı. Gözlemlediğim kadarıyla yazmayı seven kişiler için okumak da büyük bir keyif. Bu kişilerin önüne araştırdıkları konu hakkında yazılı bir içerik ile birinin o konuyu konuşarak anlattığı bir videoyu koysanız muhtemelen benim gibi yazılı içeriği tercih ederler. Fakat yine gözlemlerime dayanarak söylüyorum ki YouTube kitlesi okumaya üşenen, hazırcı, tembel genellikle yaş ortalaması 20’nin altında bir kitle.

Geçtiğimiz Altın Kelebek ödüllerinde en iyi YouTuber diye bir ödül verildi. Adını ilk kez duyduğum Enes Batur diye genç bir kardeşimiz aldı ödülü. Sosyal medya ile içli dışlı olan ben koskoca ödül alan bir YouTube fenomenini nasıl tanımam diye kendime kızdım ve kimdir diye bir bakayım dedim. Videolarını da izleyince bugüne kadar neden tanımadığımı anladım. O kadar anlamsız videolar var ki yorumlarına falan baktım takipçi kitlesi 10-11 yaşlarında. Kısacası eğer YouTuber’lık böyle bir şey ise ben almayayım :)

Bir Yazı (SEO Nedir?): Blog gündemini yakından takip eden, çokça araştıran ve oldukça faydalı içerikler üreten bir blogger olan Sibel Ordueri, logunda SEO ile ilgili harika bir yazı yazmış. 10 yıllık bilgi birikimi, deneyim ve gözlemler sonucunda SEO’nun önemini, aslında ne olduğunu, örneklerle çok güzel anlatmış. Sosyal Medya Kafe’de bu harika yazıyı okumak için buraya  bakabilirsiniz.



Bir Paylaşım (İlham Veren Filmler): Sosyal medya hesaplarımda yaptığım bir başka paylaşımı daha buraya koymak istedim. Konumuz girişimcilik, motivasyon, ilham ve sinema. Bugüne kadar izlediğim filmleri düşündüm ve girişimcilere, blog yazarlarına, hayattan umduğunu bulamayanlara ilham verecek 10 favori film seçimimi yazdım.



Gerçekten hepsi insanı fazlasıyla etkileyen filmler. Eğer hala izlemedikleriniz varsa biran önce izlemenizi şiddetle öneririm. Listede olması gerektiğiniz film tavsiyelerinize de açığım.

Bir Yazı (AdSense Reklam Sınırı): Bildiğiniz gibi AdSense yayıncıları sayfalarına reklam birimi eklerken belli bir sınır söz konusuydu ve bu sınırı aşan sitelerin hesapları askıya alınıyordu.Fakat bir süre önce bu sınır kaldırıldı. AdSense’in yeni politikalarına göre sayfa başına 3 reklam sınırı artık yok ama yine de dikkat edilecek bazı hususlar söz konusu.

Blogger Eklentileri adlı blogda AdSense’in yeni reklam politikaları ile ilgili detaylı ve güzel bir yazılmış. Yazıda AdSense reklamlarını blogunuza yerleştirirken dikkat edilmesi gerekenler, reklam – içerik oranı, eklenebilecek reklam sayısı gibi konulara açıklık getirilmiş. AdSense yayıncıları için oldukça faydalı olduğunu düşündüğüm bu yazıyı okumak için burayı ziyaret edebilirsiniz.




Bir Yazı (Çalınan Blog İçerikleri): İçerik hırsızlığı kendi içeriği üreten blog yazarlarının çoğunun başına gelen çok nahoş bir durum. Feri Peri’nin de başına böyle bir olay gelince içerik hırsızlığına karşı neler yapılacağı ile ilgili detaylı ve güzel bir yazı yazmış. Yazıda içerik hırsızlığında kullanılan yöntemler, içeriklerin çalınıp çalınmadığını tespit etme yöntemleri, çalan siteye uygulanabilecek şikayet seçenekleri, içeriklerin çalınmasını önlemek adına uygulanabilecek yöntemler, detaylıca anlatılmış.

Onca emek harcayarak oluşturduğunuz özgün içeriklerin, yazdığınız yazıların başkaları tarafından çalınmasına sessiz kalmayıp önlemler almak için bu yazıyı okumanızı mutlaka öneriyorum. İçerik hırsızlarına bir kaç kelam etmeden bu konuyu noktalamayacağım elbette. Türlü yöntemlerle kopyaladığınız içerikler sizi hiç bir yere götürmedi, götürmeyecek. Çekin kirli ellerinizi bloglarımızdan!

Bir Tartışma (Blog Yazarlığı & Girişimcilik): Sanırım yukarıda bahsettiğim girişimcilere ilham veren filmleri paylaşırken düşünmüştüm bu konuyu. Blog yazarları birer girişimci midir? Bunu sosyal medya hesaplarımdan tartışmaya açtığımda türlü fikirler atıldı ortaya. Bir kez de burada tartışalım konuyu; blog yazarları girişimci midir?



Öncelikle girişim ve girişimci kavramları irdeleyelim. TDK’ya göre üretim için bir işe girişen, kalkışan kişiye girişimci deniyor. Peki blog yazarları bir şey üretiyor mu? Evet, içerik üretiyorlar. Bloglardan gelir elde edildiğini de hesaba katarsak içerik üretmeye teşebbüs eden biri girişimci, üretimin yapıldığı platform olan bloglar da birer girişim olmuyor  mu? Fikirlerinizi merak ediyorum.

Bir Yazı (SEO Sıralama Faktörleri): Geçmişte birlikte bazı SEO çalışmaları yaptığımız, genç ama bilgili bir SEO uzmanı arkadaşımız var. İsmi Roman Adamita. Bu arkadaşımız Picardes isimli blogunda SEO gündemine dair harika içerikler paylaşıyor ki zaman zaman bu yazılara “Blogger Günlükleri”nde yer veriyorum.

Roman blogunda SEO dünyasına dair yine güncel ve fayda dolu bir yazı paylaşmış. Google’ın arama kalitesinin gelişimi ve geldiği nokta, 2018 yılında etkili olacak sıralama faktörleri gibi konularda otoriter kaynaklardan faydalanarak detaylı bilgiler vermiş. 2018’de Google aramalarında üst sıralarda çıkmak için hangi faktörlere önem vermeniz gerektiğini ve Google’ın SERP mantığını daha iyi kavramak için bu güzel yazıyı okumanızı tavsiye ederim.

Bir Soru (Neden Blogspot?): Hasan isimli bir takipçim iletişim formundan bana ulaşarak neden .com şeklinde bir domaine geçmediğimi, neden blogspot.com alt alan adını kullandığımı, geçince bir sıkıntı olup olmayacağını sormuş. Buradan bu konuyu merak eden herkesin merakını gidereyim.

Blog Hocam’ı ilk açtığım zamanlarda blogspot subdomainli bloglara karşı bir ön yardı vardı blog dünyasında. Eğer sitenizin adresi site.com değil de site.blogspot.com ise sanki kalitesiz, sıradan bir blogmuş ve asla başarılı olamayacakmış kanısı yaygındı. Benim bloghocam.blogspot.com olarak yoluma devam etme kararımın altında yatan ilk neden bu ön yargıyı yıkmak, ücretsiz bir domainle bile bir blogun çok iyi yerlere gelebileceğini herkese göstermekti.

İlerleyen yıllarda özel bir domaine geçme  konusunu çok düşündüm. Nihayetinde yoluma blogspot ile devam etmek için çok daha geçerli bir nedenim olduğunu gördüm. Miras… Şöyle açıklayayım; 15 yıl boyunca blog yazdığımı, binlerce içerik ürettiğimi ve blog yazarları için devasa bir kaynak yarattığımı düşünün. Ardından başıma bir iş geldi ve bırakın blogla ilgilenmeyi internete bile giremez, bilgisayar kullanamaz duruma geldim. Hatta belki de vefat ettim. Blog Hocam ne olacak?  Söyleyeyim; satın aldığım domainin son ödeme tarihi geçecek ve bloga artık kimse ulaşamayacak. Sonuçta insanlar 15 yıllık bir geçmişe sahip, binlerce içerik ihtiva eden bu kaynaktan mahrum olacaklar. İşte bu yüzden özel domain kullanmaya başlamadım, başlamayacağım. Tabi bu kararım sadece Blog Hocam için geçerli.




Bir Paylaşım (Analiz Araçları): Web sitenizin veya blogunuzun analizini yaparak iyi ve eksik yanlarını tespit eden çok sayıda online araç mevcut. Bu araçların bir çoğunu tek tek deneyerek en basit ve net sonuçlar verenleri sosyal medya hesaplarımda paylaştım. Bu araçlara site grader ya da site audit araçları deniyor. Bu araçları kullanıp blogunuzu analiz ettiğinizde geliştirmeniz gereken yerleri ve nasıl geliştirebileceğinize dair önerileri alabiliyorsunuz.

Ben bu araçları denediğimde Blog Hocam’ın performansının zayıf olduğunu ve site hızını geliştirmem gerektiğini tespit ettim. Siz de bu ücretsiz araçları kullanarak neyi doğru, neyi eksik yaptığınızı görebilirsiniz.

8. Blogger günlüğüm için biriktirdiklerim bu kadar. Önümüzdeki blogger günlüklerimde yer vermemi istediğiniz soruları, yazıları, linkleri iletişim seçeneklerini kullanarak bana ulaştırabilirsiniz. Bugüne kadar yayımlanan tüm blogger günlüklerini okumak isterseniz buraya bakabilirsiniz.

İyi bloglar!!!

2 Mayıs 2018 Çarşamba

Google Mobile-First Index Nedir?


Yaklaşık 1,5-2 sene önce Google’ın mobil armalara yönelik bir indexleme sistemini yayına alacağı konuşulup duruyordu. Takip ettiğim bir kaç yabancı kaynaklı sitede bu sistemin yavaş yavaş yayına alındığını ve web yöneticilerini konu ile alakalı mailler gönderildiğini görünce bilmeyenler için konuyu gündeme almak istedim. Öncelikle mobile-first index nedir? Google bu sisteme neden gereksinim duydu? gibi temel bilgilerden bahsedelim. Söz konusu mobile-first index maillerden bir örneği aşağıdaki resimde görebilirsiniz.

google mobil-first index

Mobile-First Index Nedir?


Son yıllarda hayatımıza giren akıllı cihazlar Google’da arama yapma alışkanlıklarımızı fazlasıyla değiştirdi. Pratik ve hızlı olması sebebiyle Google’da bir şey arayacağımız zaman çoğunlukla elimizin altındaki mobil cihazları kullanıyoruz. Peki Google mobil aramalara ne kadar cevap verebiliyor? Veremiyor-du.

Şöyle ki; Google’ın web sitelerini indexleme ve arama sonuçlarında listeleme sistemi sitelerin web versiyonlarına göre düzenlenmişti. Yani Google’da bir arama yaptığınızda kullanıcı deneyimi oldukça kötü, sadece bilgisayar kullanıcıları için tasarlanmış sayfalar karşınıza çıkabiliyordu. Kullanıcılar da bu sayfalardaki içerikleri görüntülemekte zorlanıyordu.

Yanlış hatırlamıyorsam Google 2016’nın sonlarında bu konuda bir çalışma yaptığını duyurmuş, artan mobil kullanıcıya daha iyi bir arama deneyimi sunmak için sitelerin mobil versiyonlarını ayrıca indexleyecek bir sistem geliştirdiğini ve mobilden bir arama yapıldığında Google’ın mobil indexinde olan sayfaların sonuçlarda gösterileceğini söylemişti. İşte bu sistemin adı mobile-first index.


Kısaca özetlemek gerekirse mobil-first index artık Google’ın mobil siteleri tanıyan, tarayan, dizine ekleyen ve mobil aramalarda listeleyen bir indexleme sistemi. Eğer siteniz mobil uyumlu ise mobil cihazlardan yapılan aramalardan trafik alma şansınız daha fazla olacak.



Mobile-First Index İçin Ne Yapmam Gerekiyor?


Eğer sitenizin responsive yani duyarlı bir tasarımı varsa siteniz mobil uyumlu demektir. Blogger kullanıcıları ya responsive bir tema tercih etmeli ya da tema ayarlarında blogun mobil versiyonunu aktifleştirmeli. Bu 2 yöntemden birini kullanmanız halinde blogunuz mobil uyumlu ve mobile-first index için uygun olacaktır. Ancak artık blogların büyük çoğunluğunun mobil uyumlu olduğunu düşünürsek index sıkıntısı yaşamasak bile mobil arama sonuçlarında daha üst sıraları kapmak için yapmamız gereken şeyler var.

Site Hızı


Google’ın mobile-first indexi yayına almasındaki esas amacı mobil kullanıcıların kullanıcı deneyimini arttırmak olduğu için sıralamalardaki temel faktör site hızı olacak. Zira insanların mobil aramayı tercih etmelerinin nedeni hızlı ve pratik olması.

Web sitelerinin yüklenme hızını en çok arttıran olay AMP. Wordpress kullanıcıları için siteyi AMP uyumlu yapmak için pluginler olsa da Blogger henüz buna hazır değil ve AMP uyumlu temaların pek çok eksiği bulunuyor. Bu nedenle AMP uyumlu bir Blogger teması kullanmak yerine responsive bir tema kullanıp blog hızlandırma yöntemlerini uygulamak daha msntıklı geliyor bana.

İçerik


Blogun tasarımı kadar içeriğinin de mobil kullanıcılara yönelik olması gerekiyor. Google mobile-first indexing botlarının blogu taramasını ve dizine eklemesini kolaylaştıracak, aynı zamanda blogunuzu mobilden ziyaret edenlerin kolayca okuyabilecekleri içerikler oluşturmalısınız. Bunun için dikkat etmeniz gereken bazı hususlar var.

Google’ın her fırsatta dile getirdiği gibi içeriğinizde flash öğeler, gizlenmiş içerikler ve otomatik açılan popuplar olmamalı. Ayrıca doğru CSS kodları kullanılarak görsel veya metin taşmaları, üst üste binen yazılar, gereksiz boşluklar vs. olmamalı. Bunlar çok ciddi hatalar. Hem Google’ın içeriğinizi tam olarak indexlenmesini, hem de sonuçlarda listelenmesini kısıtlar.

Görünen o ki 2018 yılı itibari ile mobil uyumluluk söylemi ciddi manada geçerli olacak. Çok yakında bizlere de yazının başında belirttiğim gibi “siteniz için mobile-first index etkinleştirildi” şeklinde bir mail gelebilir. Bu mail geldiği andan itibaren yazılarımız Google’ın mobil dizinine ekleniyor ve mobil aramalarda listeleniyor demektir. Umarım tez zamanda bu maili alırız :)

26 Nisan 2018 Perşembe

Bloggerların En Sık Yaptığı Teorik Hatalar


Blog Hocam’ın yaşı ile ilgili bu sene hiçbir yazı yazmadığım için yeni takipçiler bilmeyebilir, Blog Hocam Şubat 2018’de 7. yılını doldurdu. 7 yıl boyunca blog dünyasının içinde, blog yazarları ile iletişim halindeydim. Blog teknolojisi, gündem ve trendler değiştikçe blog yazarlarının yaşadığı sorunlar ve düştüğü yanlışlar da değişiyor. Her gün 50 civarında mesaj alan biri olarak bu hataları kolaylıkla gözlemleyebildiğimi düşünüyorum.

Aşağıda geçtiğimiz sene tarafıma gelen soru ve mesajlardan, blog dünyasında okuduğum ve karşılaştığım yazılardan yaptığım çıkarımlar doğrultusunda 2017 yılında ve 2018’in ilk çeyreğinde blog yazarlarının, blogger adaylarının en sık düştüğü hataları, doğru bildiği sandığı yanlışları yazdım. 7 yıllık Blog Hocam macerasında edindiğim deneyimlerin değerli olduğunu sanıyorum. Umarım bu yazı birilerine dokunur ve fayda sağlar.

blogger hataları

1. Spesifik Olamamak


Uzmanlık alanınız ya da ilgi alanınız ne ise o konuya odaklanın. Bazı bloglarda görüyorum adam sosyal medya uzmanı, sosyal medya ile ilgili içerikler paylaşıyor diye blogunu okumaya başlıyorsunuz ama sırf popüler ve Google’da çok arandığı için bitcoinden tutun da tvdeki bilmem ne programında yaşananlara kadar alakasız içerikler paylaşıyor.

Ben bir blogun başarılı, itibarlı bir blog olması için belli bir konuya odaklanması gerektiğini düşünenlerdenim. Ne kadar spesifik olursanız, hitap ettiğiniz kitleye sunacağınız içerik o kadar etkili olur. Unutmayın, herkese hitap etmeye çalışmak aslında hiç kimseye hitap edememektir.

2. Plansız Hareket Etmek


Blog yazarlığında sihirli kelimelerden biridir bence plan. Bir blogun açılma aşamasından tutun da içerik oluşturma aşamasına, tanıtım aşamasına kadar her aşamada planlı hareket edilmesi gerekiyor. Ancak bizde çoğu blogger doğaçlama takılıyor sanırım :)

Gideceği limanı bilmeyene hiçbir rüzgardan fayda gelmez. Neden blog yazıyorsunuz? Hedef kitleniz ne? Nasıl içerikler üretmelisiniz? İçerik üretirken nelere dikkat etmelisiniz? İçeriğinizi nasıl tanıtacaksınız? Bu sorular daha en başından sorulup bir yol haritası çizilmeli, hedef belirlenmeli ve bu hedefe ulaşmak için çaba harcamalısınız.

3. Blog Yazarlığını Kolay Sanmak


Blogger’da blog açmak sadece 2 dakikalık bir işlem ve tamamen ücretsiz. Orta seviye her internet kullanıcısı bir blog sahibi olabilir. Peki blog açmak blogger olmak için yeterli mi? İçerik üretmek, kod bilmek, online araçları kullanabilmek, iletişim becerileri vs. hepsi bir bloggerda olması gereken nitelikler. İnanın blog açıp üç-beş içerik girdikten sonra “yazılarımı kimse okumuyor, blogumu kimse ziyaret etmiyor, AdSense başvurum kabul edilmiyor” tarzında o kadar çok mesaj alıyorum ki, görseniz şaşarsınız.

Blog açmak, gerekli ayarları yapmak, tema bulup düzenlemek, içerik üretmek, sosyal medya hesaplarını yönetmek, blog tanıtımı yapmak vs. hiç kolay işler değil. Başarı kısa yoldan gelmez, çalışmayı gerektirir. Hani o feyz aldığınız, gıpta ettiğiniz bloglar var ya, onların hiç biri bir gecede o hale gelmedi. Hepsi planlı ve düzenli çalışmanın ürünü.

4. Yanlış Metriklere Odaklanmak


Blog yazılarınız Google aramalarında ilk sırada çıkıyorsa bu bir SEO başarısıdır. Bence bir bloggerın önem vermesi gereken metrik trafik değil abone sayısı olmalıdır. Çünkü blog yazarlığının keyfi yazdıklarınızın birilerine ulaştığını bilmek, onlardan geri bildirimler almak, etkileşim kurmaktır. Bunun yolu ise okur/takipçi/abone sayısını arttırmaktır.

Bazı arkadaşlar Google aramalarından trafik çekmek için aranma hacmi yüksek konularda başlık atarak pek de bilgi ve deneyim içermeyen içerikler üretiyorlar. Peki o aramadan yazıya ulaşan ziyaretçi tatmin etmeyen içerikle karşılaşınca ne olacak? Geldiği gibi blogu terk edecek. Yazıyı yazan arkadaş ise Google’dan bilmem kaç hit aldım diye sevinecek. Sen o ziyaretçiyi içeriğinle tatmin edemiyorsan, bir sonraki yazın için meraklandıramıyorsan, ziyaretçiyi okuyucuya çeviremiyorsan o trafiğin hiç bir önemi yok.

5. Tema Kaygısı Yaşamak


Bir blogda ziyaretçiyi etkileyen ilk şey şüphesiz ki blogun teması ve tasarımıdır. Ben dahil çoğu internet kullanıcısı tasarımını sevdiği sitelerde daha çok vakit geçirme eğiliminde bulunuyor. Bu yüzden her blogger, blog temasına fazlaca önem göstermeli. Ama bizde çabuk sıkılmak gibi bir huy var sanırım. Bugün ziyaret ettiğim bir blogu bir hafta sonra ziyaret ettiğimde bakıyorum hooop teması değişmiş.

Bir de blogumda her özellik olsuncular var. Her kodu, her eklentiyi, değişik bulduğu, yeni keşfettiği her özelliği bloga ekleyenler. Halbuki okuyucunun tek isteği var içeriği rahatça okuyabileceği, blogda kolayca gezinebileceği, temiz, sade, hızlı ve şık bir tasarım. Bunu yapmak çok zor olmamalı.



6. SEO’yu Uzay Bilimi Sanmak


SEO ile ilgili o kadar çok paylaşım, o kadar çok efsane dolaşıyor ki ortada bloggrelar ister istemez “SEO olmadan ben bir hiçim” psikolojisine bürünüp bir SEO yapma peşine düşüyorlar. Evet SEO önemli, Google’dan trafik almak için de gerekli ama insanlara SEO öyle bir şekilde empoze edilmiş ki SEO’nun yani blog sayfalarının arama motorlarına uygun hale getirilmesi işinin aşırı uzmanlık isteyen, deli gibi teknik bilgi gerektiren, sadece uzmanlaşmış kişilerin yapabileceği bir olaymış düşüncesi beyinlerde yer ediyor.

Hiç birimiz ticaret yapmıyoruz, dolayısıyla öyle ciddi rakiplerimiz ve SEO için bütçelerimiz yok. Bu nedenle Google’ın ve sağlam kaynakların verdiği bazı temel teknikleri uygulayarak her blogger blogunu kendisi optimize edebilir. İçerik oluştururken temel SEO kurallarına uymanız ve hangi aramada çıkmak istiyorsanız o kelime ya da kelime grubu üzerinden link almanız yeterli olacaktır.

7. Diğer Blogları Rakip Görmek


Benim de çokça maruz kaldığım ve asla anlam veremediğim bir konudur diğer blogları rakip görüp onları bir şekilde karalamaya çalışmak. Hep network diyoruz, insan ilişkileri diyoruz ama bloggerlar kendi kategorisinde yayın yapan diğer blogları nedense hep rakip olarak görüyor, daha da kötüsü anonim yorumlarla, forumlardaki mesajlarıyla veya çevrelerine anlatırken o blogları karalıyorlar.

Oysa herkesin tarzı, yöntemi, bakış açısı farklı. Birbirimizi aşağı çekmek yerine birbirimize destek olmak bize ne kaybettirir? Neden bir blogu takip etmekten, yazılarına yorum yapmaktan, içeriklerini sosyal medya da paylaşmaktan, link vermekten imtina ederiz? Paylaşımcı olmak, destek vermek seni aşağı çekmez, aksine sana ver bloguna değer katar.

8. Blogger’ı Yetersiz Görmek


Blog yazmaya başlayacakların veya halihazırda blog yazanların düştüğü en büyük yanılgılardan biri de popüler, başarılı bir blog olmak için o blogun Wordpress alt yapısına sahip olması gerektiği düşüncesidir. Sanki Blogger amatörler, Wordpress profesyoneller içinmiş gibi bir algı var. Külliyen yanlış!

Burada uzun uzun Wordpress ile Blogger kıyaslaması yapmayacağım elbette ama bir blog açmak, içerik oluşturmak, o içeriği zenginleştirmek, trafik çekmek, blogdan para kazanmak için inanın bana Blogger fazlasıyla yeterli. Hiç bir ziyaretçi bir bloga girdiğin o blogun wordpress veya Blogger olduğu ile ilgilenmez. Blogun kendisine sunduğuna bakar. Eğer blogspot.com uzantısı canınızı sıkıyorsa yıllık 10-15$ gibi cüzi bir ücret karşılığında alan adı satın alıp Blogger’da açtığınız blogunuzu isminiz.com olarak kullanabilirsiniz. Ve unutulmamalıdır ki Blogger bir Google servisidir.
 

9. Yapılanı Yapmaya Çalışmak


Aslında bu blog dünyasına has bir davranış değil. Türkiye’de ki girişimlere baktığınızda hep yurt dışında başarılı olmuş girişimlerden, projelerden, fikirlerden esinlenildiğini hatta bire bir kopyalandığını görebilirsiniz. Aklıma gelen ilk örnek niş pazar yerleri. Yurt dışında niş pazar yerleri yani belli bir sektörde hizmet verenler ile hizmet almak isteyenleri bir araya getirip komisyon almaya dayalı gelir modelinin olduğu girişimler ülkemizde mantar gibi türedi. Armut.com, bionluk.com gibi.

Blogger adayları da popüler bir blog gördüklerinde aynı konuda bir blog açmaya, benzer bir tasarım kullanmaya, benzer türde içerikler üretmeye kalkışırlar. Halbuki yapılması gereken yeni fikirler üretmek, benzersiz olmak, yapılmayanı yapmak, fark yaratmaktır. Başarılı blogların başarılarının altında yatan faktörleri irdelemek, onlardan dersler çıkarmak güzeldir ama onlar gibi olmaya çalışmak asla!

10. Her Okuduğuna İnanmak


İnternet fırsatlarla ve bu fırsatları değerlendirmek isteyen hevesli insanlarla dolu bir okyanus. Ancak bu okyanusta kötü niyetli ve sömürücü piranalar olduğunu asla unutmamalıyız. Bu konuda uyarıcı yazılarla insanları bilinçlendirmeye çalışsam da genellikle insanlar mağdur olduktan sonra bu uyarıları okumuş oluyorlar :(

Blog açmanın ve o bloga bir şeyler yazıp insanlarla paylaşmanın ne kadar kolay olduğunu biliyorsunuz. Peki bilgi kirliliğinin, dezenformasyonun yayılmasının çok kolay olduğu internet dünyasında bu bilgilere nasıl rahatça inanıyorsunuz? Kimi huzurunu kaybediyor, kimi sinirlerini yıpratıyor, kimi parasını, kimi de blogunu kaybediyor. Güvenilirliğinden emin olmadığımız hiçbir kaynakta paylaşılan bilgiyi, kodu, dosyayı kullanmamalıyız.

13 Nisan 2018 Cuma

Blog Hayatıma Son Veriyorum Yeni Siteme Beklerim


  Artık www.listeyazilar.com sitesinden beni takip edebilirsiniz. Blog sayfam bu şekilde kalabilir ama yeni yazılarım yeni site üzerinden olacak. Bu kararı almamda bir çok neden var. Bu şekilde olmasını hiç istemezdim tabi ki yayınlanmış 270 yazı var sonuçta. Bu yazıları güncelleyerek tekrar yazmayı ve yeni sitemde daha geniş versiyonda paylaşmayı düşünüyorum. 

  dogushakanyilmaz.blogspot.com blog sayfamı ilk olarak bundan 3 yıl önce şiirlerimi ve sözlerimi paylaşmak için Benim Dünyam adıyla açmıştım. Aradan geçen bir sene içinde teknik konulara olan merakım yüzünden yeni bir blog açmak yerine aynı isimle kategori değiştirerek devam ettim. Artık seo ve blog ipuçları vererek istediğim gibi yazacaktım. Aslında böyle bir şeye karar verdiğimde isminden temasına kadar yeni bir blog kurmak daha mantıklı olurdu. Her şeye rağmen ilk aylar her şey istediğim gibi giderken bazı hatalar yaparak geriye düştüm.

1) Alan adı satın alarak dogushakanyilmaz.com adresine geçiş yaptım ve daha sonra tekrar dönüş yaparak sıfırdan başladım. Bu dizine eklenmiş yazıları ve yeni eklenecek yazıları etkiledi. Alexa değerlerim tekrar 1.000.000 üstüne çıktı.

2) Tema değiştirmek zorunda kaldım ve kodlarla oynadığım için yine istatistiklerde düşüş yaşadım. Buraya kadar her şeyin sorumlusu olarak mükemmelliyetçi karakterimi suçlu buluyorum.

3) Son 7-8 aydır hiçbir değişiklik yapmadan ve blog sayfamın son haline karar vermiş olarak yoluma devam ediyorum. Alexa değerim tekrar 700.000 seviyesinde. Ziyaretçi sayısı günlük 2.000 kişiyi aşarak devam ediyordu. Ne olduysa birden bire ziyaretçi sayısı 500'lere düştü. Sorun nedir çözemediğim gibi son 3 aydır bu seviyelerde tekrar ediyor.

4) Bir kaç tane sitede yazılarımı başka sitelerde kopyalanmış olarak gördüm. Bu da moralimi iyice düşürdü ve 3 aydır üzerinde çalıştığım listeyazilar.com sitesini açmama vesile oldu.

  Kişisel bir blog olmadığım için ziyaretçi sayımın yükselmesi ve istatistiklerimin iyi olması beni mutlu eder. Ben kendim için değil başkaları için yazıyorum çünkü. Bu nedenle kendi adıma açtığım blog sayfasını kademeli olarak kapatmaya karar verdim. Sonucundan mutlu olmadığım ama yazarlığı da çok sevdiğim için alan değiştirmeye odakladım kendimi.


İnternet'in Bilgi Sitesi Nasıl Kuruldu?

1)  Sitenin ismini daha önce beğenerek almıştım. Ocak ayında karar verdiğimde tema aramaya başladım ve şimdi kullandığım temayı beğenerek ayarladım.
2) Gerekli tüm meta etiketleri ekledim ve teknik detaylarını yerine getirdim.
3) Sitenin logosunu, favicon simgesini, renk tonlarını, sosyal medya hesaplarını belirleyerek ana sayfa da yerleşimlerini tamamladım.
4) 24 Mart sitenin ilk yazının yayınlanacağı gün olarak belirlendiğinden o güne kadar 27 tane yazı hazırlayarak taslak olarak kaydettim. Daha sonra hiçbir ayar değişikliği yapmamak için google analytics, google search console gibi tüm ayarlarını önceden yaptım.
5) Blogger kumanda panelindeki ayarlar kısmını eksiksiz bir şekilde tamamlayarak yayın günü geldiğinde sadece yazı paylaşmak için hazır hale getirdim.

  Bu sırada Blog Ajandasına kayıtları almaya devam ettim ve dogushakanyilmaz.blogspot.com blogumda yazı paylaşmaya devam ettim. (Belki düzelir diye içimde umut vardı.)

İnternet'in Bilgi Sitesi Nasıl Bir Site?

  Bu siteyi kurarken hem sevdiğim konular olan seo ve blog ipuçlarını paylaşmak istedim hem de kategori sınırı olmaksızın her konuda bilgi içermesini istiyordum. Tek yapmam gereken ilgimi çeken ve beğendiğim yazıları bu kategorilere göre paylaşmak olacak.

* Alan adını satın alarak yayına başlamadan önce .com'a geçiş yaptım. Önceki blog sayfamda yaptığım hataydı düzelttim.

* Mobil uyumlu ve sorunsuz bir tema bularak uzun yıllar değiştirmeden kullanabileceğim tema ayarladım. Daha önceki blog sayfamda yine yaptığım hataydı tema değiştirmek.

* Yazılarımın çalınmaması için sağ tuş engelleme kodunu ekledim. Her yazının altına sitenin linkini ekledim ve botlar tarafından çalınması durumuna engel olabilmek için yazıya sınır getirdim.

* Yazıyı paylaştığım anda hemen google search console üzerinden google gibi getir yaparak hemen dizine eklenmesini sağladım. Yazıyı paylaştıktan 3 dk sonra dizinde görüyorum yazıyı.

* Bugüne kadar 2 siteyi şikayet ederek yazımı çaldığını bildirdim. Umarım bu sitemde aynı sorunu yaşamam ve buna kesin çözüm bulmak için araştırmalar yapıyorum. Eğer bulursam hemen paylaşarak yardımcı olmak isterim.

 Liste Yazılar.com sitemde geçen 20 günün ardından 22 yazı yayınladım. Alexa değeri bugün alınan veriye göre dünya çapında 3.097.299 Ülke çapında 31.450 olarak yükselmeye devam ediyor. Toplamda 20 yorum alarak şimdiye kadar toplam 9.712 ziyaretçi siteye uğradı. 12 GFC takipçisi, 12 Facebook takipçisi, 51 instagram takipçisi, Twitter da 5 takipçi elde ettim.

Nasıl Takip Edebilirim?


  Bu logoya tıklayarak Google Friend Connect üzerinden takip edebilirsiniz. Doğuş Hakan Yılmaz sayfamda toplam 187 kişi takip ediyordu yazılarımı takip etmek isteyenler varsa liste yazılar.com sitem üzerinden tekrar takip edebilir.


  Facebook sayfamı takip ederek güncel her yazıya ulaşmış olursunuz. Ayrıca Twitter hesabımı takibe alarak bilgiye erişebilirsiniz. Eğer benim gibi Google + avantajlarından yararlanıyorsanız profil sayfamı takip edebilirsiniz.


Bunların dışında Feedburner üzerinden abone olarak yeni yazıları mail adresiniz bekleyebilirsiniz.

Takip ederek yorumlarını esirgemeyen tüm arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Yeni bir mecrada yoluma devam ediyorum ve desteklerinizi burada da hissedeceğime eminim. Görüşmek üzere


Bu yazı Seo Teknikleri ve Blog İpuçları | DHY tarafından yazılmıştır.
✔ Bu içeriği beğendiyseniz lütfen paylaşın ⤵

11 Nisan 2018 Çarşamba

JivoChat: Siteler İçin Türkçe Canlı Destek Sistemi

Bir ürün veya hizmet pazarlayan sitelerin, ziyaretçileri ile anlık iletişim kurarak, onlara mümkün olan en kısa sürede yardımcı olması, satmak istedikleri ürün ya da hizmeti daha kolay satmalarını ve ziyaretçinin siteden daha memnun ayrılmasını sağlıyor. Bir nevi kazan-kazan durumu. Blog dünyasına dair şöyle örnek verelim:

Blog teması satın almaya karar verdiniz ve blog temaları satan bir siteyi ziyaret ettiniz. Bir tema beğendiniz ama bu temanın düzenlenmesi ile ilgili kafanızda soru işaretleri var. Bu soru işaretlerini gidermeden temayı almayı istemiyorsunuz. Nasıl destek almayı tercih ederdiniz? Faturanızın ne kadar şişeceğini bilmeden, sitedeki müşteri hizmetlerini telefonla arayarak mı? Kaç gün içinde cevap verileceğini bilmeden müşteri hizmetlerinin mail adresine mail göndererek mi? Yoksa sitedeki online destek penceresine sorunuzu yazıp anında cevap alarak mı? Tabi ki online destek sistemini kullanarak öyle değil mi?

Konuya müşteri açısından baktık. Şimdi de blog temasını satacak site tarafından bakalım. Blog teması satan site canlı destek sistemi kullanıp ziyaretçilerine anında yardımcı olarak zamandan kazanır, maliyetlerini düşürür, ziyaretçiye anında yardımcı olarak satışlarını arttırır,müşteri sadakatini ve güvenini arttırır.

Örnekte anlattığım gibi karşılıklı kazan-kazan durumu nedeniyle günümüz dijital dünyasında canlı destek sistemleri hayati öneme sahip ve pek çok büyük site artık müşterilerine ve ziyaretçilerine canlı destek sistemlerini kullanarak yardımcı oluyor.

Türkçe Canlı Destek Sistemi: JivoChat


jivochat canlı destek

Canlı destek sistemlerinin öneminden bahsettikten sonra bloglara, e-ticaret sitelerine, CMS’lere ve her türlü web sitesine kolayca ekleyebileceğiniz Türkçe bir canlı destek sistemini tanıtmak istiyorum. İncelediklerim arasında en iyi canlı destek sistemi olan JivoChat pek çok başarılı özelliği sayesinde ziyaretçileri müşteriye çevirerek satış oranlarını arttırmakla kalmıyor satış sonrası müşteri memnuniyetini ve sadakatini de sağlıyor. Şimdi gelin JivoChat’in özelliklerine değinelim.

- Mobil Destek

JivoChat kullanan siteler ziyaretçilere canlı destek vermek için bilgisayar başında olmak zorunda değiller. Android ve IOS için geliştirilen uygulamaları Play Store ve App Store’lardan ücretsiz indirerek mobil cihazlar üzerinden de ziyaretçilere anında destek olabiliyorlar.

- Kolay Kurulum

JivoChat’in Wordpress, Joomla, Drupal gibi pek çok sistem için eklenti desteği bulunduğu için kurulumu oldukça kolay. Diğer siteler için de üye olduktan sonra verilen kodu yerleştirerek kolayca JivoChat’i siteye ekleyebiliyorsunuz.

- Temsilci İstatistikleri

Canlı destek sistemini kullandırdığınız müşteri temsilcilerinin işlerini yapıp yapmadıklarını denetleyebilirsiniz. Kimin kaç destek isteğini cevap verdiğini, neler konuşulduğunu ve temsilcinin ne kadar başarılı olduğunu kontrol edebiliyorsunuz.

- Entegrasyon

JivoChat’in en güzel özelliklerinden biri sadece canlı destek değil, Facebook, Telegram, Viber, e-mail gibi iletişim kanallarına entegre edilerek tüm bu kanallardaki sohbetleri tek bir yerden yönetme imkanı sağlamasıdır.

- Ziyaretçi İzleme

Sitenizde kaç kişinin bulunduğunu, hangi sayfalara baktığını, nereden geldiğini görebilir, onları sohbete davet ederek, baktığı ürün ya da hizmetle ilgi daha detaylı bilgi vererek satışı arttırabilirsiniz.

Siteye Canlı Destek Ekleme


Sitenize canlı destek sistemi eklemeyi düşünüyorsanız kesinlikle tavsiye ettiğim JivoChat’i web sitenize nasıl ekleyeceğinize geçelim.

jivochat canlı destek sistemi


1. Buraya giderek üye olduktan sonra mail adresinizi kontrol ederek oraya gele n kodu kopyalayın.

2. Blogger kumanda panelinde Yerleşim > Gadget Ekle > HTML/JavaScript yolunu takip ederek kopyaladığınız kodları buraya yapıştırın.  Eğer Blogger kullanıcısı değilseniz JivoChat kodlarını sitenizin </body> kodunun hemen üzerine yapıştırabilirsiniz.

3. Canlı destek sisteminiz hazır!

İşte bir siteye JivoChat canlı destek sistemini eklemek bu kadar basit. Eğer siz de hemen incelemek ve denemek istiyorsanız JivoChat’i ziyaret edebilirsiniz.

4 Nisan 2018 Çarşamba

Sitelerdeki Yazı Fontu Nasıl Tespit Edilir?

herhangi-sitenin-yazı-fontunu-bulma
 
  İnternette yüzlerce farlı yazı fontu bulmanız mümkün. En iyilerini ve en uygun olanlarını kendi sayfanızda değerlendirmek istersiniz sanırım. Bazen sitelerde yazılar okurken ne güzel yazı tipi var deyip iç geçirdiğiniz olmuştur. Vereceğim eklentiyle sitelerdeki yazı tipini kolaylıkla tespit etmeyi göstermek istiyorum. Öncelikle font çeşitlerini görmek için https://fonts.google.com/ adresine girerek araştırma yapabilirsiniz. Burada beğendiğiniz fontu kendi temanıza kolaylıkla uygulayabilirsiniz.

Yazı Fontu Nasıl Tespit Edilir?

  Google chrome için WhatFont eklentisini kurarak istediğiniz sitenin hangi yazı tipini kullandığını öğrenebilirsiniz. Eklentiyi kurduğunuzda kısayol olarak bir simge eklenir.

whatfont-eklentisi-kullanımı

  Simgeye tıkladığınızda hangi yazının üstüne getirirseniz o yazıya ait fontu öğreniyorsunuz. Böylece beğendiğiniz siteler hangi fontu kullanıyor hemen haberiniz oluyor. Bu eklenti aynı zamanda kendi fontunuzu tespit etmek ve değiştirmek içinde kullanılabilir.

Blog Sayfamın Fontunu Nasıl Değiştiririm?

  WhatFont eklentisini kullanarak kullandığınız fontu belirledikten sonra tema alanınızda Ctrl+F yardımıyla o fontu aratın. Yukarıdaki görselde "Open Sans" fontunu kullandığım görülüyor. Bunu değiştirmek için open sans olarak arama yapıyorum ve değiştirmek istediğim alana geldikten sonra istediğim başka bir fontu örneğin "Roboto" yazarak kaydediyorum. Böylece bir kaç dakika içinde font işleminizi tamamlıyorsunuz.

Font Seçiminde Nelere Dikkat Edilmelidir?

1) Türkçe karakter uyumlu olmasına dikkat edin.
2) Okunabilir boyutta olmasına ve gözü yormamasına özen gösterin.
3) İçeriklerin kategorisine uygun kurumsal veya hareketli fontlar seçilebilir.
4) Ana sayfanızda farklı fontlar kullanılabilir ancak birbiri ile uyumlu olmasına özen gösterin. Başlıklarda ve açıklamalarda site genelinde bütünlük sağlamak daha profesyonel görüntü verir.

Bu yazı Seo Teknikleri ve Blog İpuçları | DHY tarafından yazılmıştır.
✔ Bu içeriği beğendiyseniz lütfen paylaşın ⤵

2 Nisan 2018 Pazartesi

En İlginç, Güzel Ve Yaratıcı Blog Adları


Blog sahibi olma sürecinin ilk ve en önemli aşamalarından biri blogunuza bir ad belirlemektir. Peki blog yazarları blog adı seçerken ne kadar başarılılar?

Blog adlarını incelediğinizde en çok tercih edilenlerin adsoyad şeklinde olduklarını görüyoruz. Bazı kişilerin öyle isim ve soy isimleri var ki bloglarını adsoyad şeklinde açtıklarında gerçekten çok orijinal ve markalaşmaya müsait olabiliyor. Fakat adsoyad şeklindeki blog adları fazla klişe.

En çok kullanılan blog adlarından bir diğeri ise anahtar kelime içeren blog adlarıdır ki bana en itici gelenler bunlar. Sırf o anahtar kelimede üst sıralarda çıkmak için yaratıcılıktan uzak, blog ruhuna aykırı blog adları. Konusu ne olursa olsun bloglar yazarın kişisel görüş ve deneyimlerini içermeli. Bu yüzden anahtar kelime içeren blog adlarını hiç sevmiyorum.

Yeni blog açacaklara ilham vermesi ve örnek olması amacıyla küçük bir araştırma yaparak adını beğendiğim, ilginç ve güzel bulduğum yaklaşık 30 blogun sahibi ne mail göndererek blog adlarının hikayesini öğrenmeye çalıştım. Ne yazık ki sadece 13 kişi dönüş yaptı ve blog adını nasıl seçtiklerini, hikayelerini kısaca anlattılar. Ben de gelen cevapları toparlayarak ilginç, güzel, yaratıcı bulduğum blog adlarını derledim. Keyifli okumalar…

blog adları


1. Kariyer Yolculuğu


Fatmanur Erdoğan, İK ve kurumsal iletişim alanında hemen herkesin tanıdığı girişimci bir yöneticidir. Kendisinin blogunu uzun yıllar önce keşfetmiştim ve blogunun ismi her zaman hoşuma gitmişti. Bu yazı için düşündüğüm ilk bloglardan biri de Kariyer Yolculuğu oldu. Sağ olsun  Fatmanur Hanım kısa sürede blogunun hikayesini uzunca anlatan bir cevap yazdı.

Kısaca aktarmam gerekirse uzun süre yurtdışında yurt dışında çalışan Fatmanur Erdoğan yeniliğe ihtiyaç duyar ve Türkiye’ye dönmeye karar verir. Fakat buradaki iş dünyası hakkında çok şey bilmiyordur ve geldiğinde yenilikten hoşlanmayan, sorgulamayan, biat etmeye alışmış yöneticilerin işgal ettiği bir iş dünyası karşılar kendisini.

Fatmanur Erdoğan kariyeri boyunca dolaştığı 50 ülkede edindiği birikimleri ve Türjkiye’de gözlemlediklerini paylaşarak insanlara yardımcı olmaya karar verir. İş dünyasının çarpıklıklarını dile getirmeye, yönetimleri ileriye baktırmaya, toplumun ufkunu açmaya yani insanların kariyer yolculuklarında onların yanında olmak ister. Böylece Kariyer Yolculuğu ismi ve blogu ortaya çıkar.

2. Benim Günlerim


Benim Günlerim, Berna Mutlu Aytekin’in kişisel blogu. Kişisel bir blog için seçilebilecek en güzel adlardan biri benim günlerimdir sanırım. Bu seçimi için Berna Hanım’ı tebrik etmek gerek. Benim günlerim diye bir site adı görünce aklınıza ne gelir? Kişinin gün içinde yaşadıklarını içeren blog sitesi. Zaten Berna Hanım’a blog ismine nasıl karar verdiğini sorduğumda da düşündüğüm yanıtı verdi :)

Berna Hanım bir günlük tutmaya ve bunu intetnette herkese açık olarak yapmaya karar verir. Bunun karşılığı da bildiğiniz gibi blog yazmaktır. Blogunda gün içinde yaşadığı ne varsa paylaşmak ister ve Benim Günlerim adı ve blogu ortaya çıkar.


3. Tuş Beyinli


Blogspot  domainini kullanarak adsoyad ile blog hayatına başlayan Akın Özcan bir süre sonra yeni bir blog adı bulmaya ve kendi domaini almaya karar verir.  Amacı dikkat çekici, akılda kalıcı, farklı bir isim bulmak olan Akın , uzmanlık alanı olan dijital pazarlama, nöro bilim, insan psikolojisi gibi konuları yani anahtar kelimeleri blog isminde kullanmak istemez ve yaratıcılığını konuşturup zekice bir kelime oyunu yaparak tuş beyinli ismini bulur. Söylediğine göre tuş dijital çağı, beyin ise nöro bilim ile psikolojiyi simgeler.

Kuş beyinli gibi itici bir kelimeyi yaptığı kelime oyunu ile tuş beyinli gibi orijinal ve sempatik bir isme çeviren Akın Özcan bence çok iyi iş çıkarmış. Sanırım en güzel blog adları listesinde yer almayı fazlasıyla hak ediyor.

4. Suskumru


Çağrı M. Alkan’ın kişisel blogu da küçük bir kelime oyunu kullanılarak bulunmuş ilgi çekici bir isme sahip. Suskumru adını gördüğünüzde sanırım sizde de benim gibi uskumru balığı çağrışım yaptı. Uskumru gibi sıradan bir balık isminin başına sadece bir harf koyarak ilgi çekici bir blog adı bulmak yaratıcılık ister diye düşünüyorum. Bu ismin nereden çıktığını Çağrı’ya sordum ve bana şu cevabı verdi:

Suskumru aslında kendisinin yazdığı bir şiirin son mısrasıymış. Şiir şu şekilde sonlanıyormuş; “Susuyorum şimdi sana, kolonisini kaybeden bir balık gibi. Adım: Suskumru”.

Kişisel bir blogun adını, kişisel bir şiirden, kişisel bir kelime koymak kadar doğal ne olabilir ki? Çağrı da bu adı kendi ait hissetmiş ve iyi ki bu adı koymuşum diyor.


5. Cesur Gezgin


Bir gezi bloguna xxxgezgin diye bir isim koymak bence çok doğru bir tercih. Zaten gezgin ile başlayan veya biten gezi blogu ismine de sıkça rastlayabiliyoruz. Bu ismi ilk kullanan bloglardan biri olduğu için Cesur Gezgin’i bu listeye koymak istedim ve Buket&Serdar çiftine bloglarının isminin hikayesini sordum.

Blog isminde geçen gezgin kelimesinin nereden geldiğini hepimiz tahmin edebiliriz, peki ya neden cesur? Söylediklerine göre cesur kelimesini kullanmalarındaki ilk neden soyadlarının cesur olmasıymış. Fakat Cesur Gezgin’in yazarlarının macera ve extreme sporlara düşkünlüğünü de öğrendim. Yani cesur kelimesi hem soyadlarını hem de cesaretlerini temsil eden bir kelimeymiş. Cesur ve gezgin kelimeleri bir araya gelince bence ortaya çok güzel bir gezi blogu ismi çıkmış.


6. Not Defteri


Küçük yaşlardan beri not tutma alışkanlığına sahip olan Ahmet Akdel, bu notların kaybolmaması, tek bir yerde toplanması ve insanlarla paylaşılması fikrinden yola çıkarak not defteri isimli bir blog açmış. Kişisel blog için not defterim ismi daha iyi olabilir bence ama bu durumda kişinin kendi notlarını yazması beklenirdi. Not defteri adlı bu blogda kişisel notlardan çok çeşitli kategorilerde derleme içerikler var sanırım. Bu nedenle not defteri adının uygun olduğunu söyleyebilirim.

Not defteri çok yaratıcı veya dikkat çekici bir blog adı olmasa da bir bloga yakışan güzel bir isim olduğunu düşündüğüm için listeye koymak istedim.


7. Biz Evde Yokuz


”Biz evde yokuz” ismi size neyi çağrıştırıyor? Çeşitli ulaşım araçlarıyla sürekli seyahat eden, çeşitli aktivitelere katılan, deneyim peşinde koşan birilerinin blogu. Bu blog da tam olarak bunu yapan Duygu&Bilgehan çiftinin paylaşımlarını içeriyor. Bu ismin bir blog sitesi için uzun olduğunu, “evde yokuz” isminin daha iyi olabileceğini düşünenler olabilir. O halde size bu ismin ortaya çıkış hikayesinden bahsedeyim.

Bilgehan mailime yazdığı cevapta bu ismin kendiliğinden ansızın Bolu’da karlar arasında eğlenirken Duygu’nun birden “Evde yokuz ya biz!” demesiyle ortaya çıktığını söyledi. O an Bilgehan’da jeton düşmüş ve dağ başında telefondan domain alınmış. bu şekilde ortaya çıkan Biz Evde yokuz isminin aslında sadece dışarıda olmak değil, içinde çılgınlık ve delilik de barındırdığını, kafa olarak da evde olmamayı anlattığını söylüyorlar.


8. Kendi Hikayeni Yarat


Yine uzun ama insanı direkt yakalayan, güzel bir blog ismi. Uzun blog isimleri olumsuz gibi gözükse de Özge Akya’nın yaptığı gibi dikkat çekici sloganvari bir isim koymak insanları fazlasıyla meraklandırabiliyor. Bu nedenle kendi hikayeni yarat isminin başarılı bir seçim olduğunu düşünüyorum.

Özge’ye bu isme nasıl karar verdiğini sorduğumda amacının seyahatlerini kişiselleştirip unutulmaz bir anıya dönüştürmek isteyenlerin kendi hikayelerini yaratırken yararlanabilecekleri ayrıntılı bir kaynak oluşturmak olduğunu söyledi. Bu fikir kendi hikayeni yarat sloganını ortaya çıkarmış ve bu slogan da doğrudan blog ismi olarak kullanılmış.

9. Hayallerimde Ben


Hayallerimde ben kişisel bir blog için çok güzel bir isim. Bana hayallerini gerçekleştirmek isteyen bir insanın bu hayallerini gerçekleştirme yolculuğundaki anılarını, deneyimlerini, hikayelerini paylaştığı bir blog sitesini çağrıştırıyor. Ebru’ya blog adına nasıl karar verdiğini sorduğumda tam da beklediğim yanıtı aldım. Hayallerimde ben isminin ortaya çıkış hikayesi şöyle:

Her şey The Bucket List filmiyle ve bu filmdeki ölmeden önce yapılacaklar listesiyle başlamış. Ebru filmi izledikten sonra yapmak istediği pek çok şey olduğunu bunları gerçekleştirmek için hiçbir şey yapmadığını fark etmiş ve kendine de benzer bir liste yapmış. Daha sonra hikayesinin bloga denk gelen başka birilerine ilham olabileceği düşüncesiyle karar vermiş blog açmaya. İsim konusuna gelince ise listedeki her madde gerçekleştirmek istediği hayallerini, ve hayallerini gerçekleştirmek üzere çıktığı bu yolculuğun kendisinin de, “hayallerimde ben” olduğunu söylüyor Ebru.

10. Evde Yazar


Sonu yazar ile biten blog ismine de çok rastlarız blog dünyasında. Evde Yazar’ı ilk açıldığı aylardan beri tanıdığım ve takdir ettiğim için en güzel blog adları listesinde sonu yazar ile biten bloglardan Evde Yazar’ı eklemek istedim. Evde Yazar isminin ortaya çıkış hikayesi ise şu şekildeymiş.

Çalıştığı işten ayrılan, sektöre küsen tekstil mühendisi arkadaşımız çocukluk hayalinin peşinden gider ve yazmaya karar verir. Hayaller yazarlık istese de gerçeklerle hayaller her zaman örtüşmüyor, gazeteler, dergiler gelsin de bir köşe verelim diye kendisini beklemiyordur. O da “bana kimse köşe vermezse ben de evde yazarım” der ve bu güzel blog adı ortaya çıkar.


11. Egoist Okur


Bir blog için sonu yazar kelimesi ile biten isimler kadar sonu okur ile biten isimler çok uygun ve güzel geliyor bana. Egosit okur da bu isimli bloglara güzel bir örnek. Egoist kelimesi olumsuz bir kavramı çağrıştırsa da yanına okur kelimesi eklenince sempatik ve güzel bir blog ismi ortaya çıkıyor. Peki bu blog adının hikayesi nedir?

Egoist Okur’ın sahibi yaygın kanının aksine, hayatta en çok yaptığımız şeyin okumak olduğunu söylüyor. Egoist Okur’un ise okumanın daha egoistçe ama zevkli biçimleri de olduğunu kendine ve başkalarına hatırlatmak fikrinden ortaya çıktığını belirtiyor. Kimseye aldırmadan sadece kendini düşünerek, mecburiyetlerini unutarak, şahsi tercihlerinin peşine takılarak okumaktan güzel bir şey olduğunu düşünüyor. Egoist kelimesini kullanmasının diğer bir sebebi ise dönemin en iyi edebiyat dergisi olan The Egosit’ten esinlenmesiymiş.


12. Blogluyorum


İngilizce blogging kelimesinin sözlüklerde Türkçe karşılığı olmasa da bloglamak diye çevirmek mümkün sanırım. Yaptığı eylemi direkt blog adı olarak seçen Gökçe Bağtır bence harika bir tercih yapmış. Kişisel bir blog için kullanılabilecek en güzel isimlerden biri.

Gökçe’ye blogununun isminin hikayesini sorduğumda ise aslında başka bir düşünceyle, blog ve yorum kelimelerini bir araya getirerek bu isme karar verdiğini öğrendim. Blogunu açarken amacı makyaj malzemeleri, kozmetik, çocuklar, hayat, gezip gördüklerim ve daha bir dolu konuyla ilgili deneyimlerini yazmakmış. Birbirinin içine geçmiş kelimelerden oluşan blog adlarını hep daha ilgi çekici bulduğu ve içerikleri kendi yorumlarından oluşacağı için blog + yorum kelimelerini bir araya getirmiş. Böylece bu harika blog ismi ortaya çıkmış.


13. Sert Sesli


En iyi blog isimleri listesi için araştırma yaparken daha önce hiç ziyaret etmediğim bu blog adı ile karşılaştığımda açıkçası edebiyat blogu falan olduğunu düşünmüştüm. İsmi ilgimi çektiği için blogu inceleyip bir müzik blogu olduğunu gördüğümde ise herhalde sert bir müzik türü olan rock ya da metal müzikten yola çıkılarak böyle bir isim verildiğini sanmıştım. Kendilerine mail gönderdiğimde ise bambaşka bir düşünce ile bu ismin ortaya çıktığını öğrendim.

Sert Sesli ismi aslında söylediklerinden kaçmayıp sesini daha sert ve özgür bir biçimde aktarma fikrinden geliyormuş. Belki bu fikir gündemi yorumlayan, eleştirel bir blog için daha uygun olabilirdi ama yine de güzel bir blog adı olduğunu ve bu listeye girmeyi hakkettiğini düşünüyorum.



14. Blog Hocam


Megaloman veya narsist biri değilim. Ayrıca Blog Hocam isminin çok güzel bir blog adı olduğunu falan da düşünmüyorum. Fakat Blog Hocam’dan sonra sonu hocam kelimesi ile o hocam, bu hocam, şu hocam diye o kadar çok blog gördüm ki bu ismi nasıl bulduğumun hikayesini bilmeyenler için bu satırları kendime ayırmak istedim.

Genel kanı kendime blog hocası yakıştırması yaptığım yönünde olsa da burada hoca olan bu blogun ta kendisi. Bu siteyi ilk kurduğumda yıllar sonra oluşacak arşiviyle müthiş bir bilgi kaynağı haline dönüşeceğini düşünerek siteyi bir blog öğreticisine benzetmiş ve Blog Hocam ismini koymuştum. Yani hoca olan ben değilim, bu sitenin ta kendisi.

Yukarıda isimlerinin hikayesini anlattığım 13 blogun sahiplerine verdikleri cevaplar için çok teşekkür etmek istiyorum. Yazıyı oluştururken arkadaşların verdikleri cevapları kısaltıp kendi cümlelerimle derlemeye çalıştıysam da bilmenizi isterim ki bu arkadaşların çoğu maillerime ciddi, detaylı ve samimi yanıtlar yazdı. Umarım cevaplarını olduğunu gibi yazmadığım için gücenmezler.

30 Mart 2018 Cuma

En Sık Yapılan 22 Seo Hatası

uygulanması-gereken-seo-teknikleri

 Tam olarak bilmeden yapılmaya çalışılan seo hataları büyük kayıplara neden olabilir. Seo uzmanları tarafından uyarılmasına rağmen hala yanlış yapmaya devam edildiğinde sonuçları olumsuz olacaktır. Hepimiz hatalar yapıyoruz ama önemli olan hatalardan dönebilmektir. Nerelerde yanlış yaptığınızı tespit edebilmek için sıkça yapılan seo hatalarını sıralıyorum. Bu sıralama içinde bilmeden yaptığınız hatalar varsa düzelterek arama motorları için doğru olanı yerine getirmiş olursunuz.

 Siz doğru hamleler yaptıkça her türlü istatistiğiniz artacak ve yazdıklarınızın karşılığını daha fazla alacaksınız. Yapacağınız bir kaç değişiklik bile sayfanız için olumlu bir adım olacaktır. İşte başarınızı artırmanız için yapmamanız gereken 22 seo hatası;
  1.  Site haritası olmaması. Her sitenin veya blog sayfasının site haritasının olması gerekir. 
  2.  Alan adınızda anahtar kelime bulunmaması. Bu hata site veya blog ilk kurulduğunda düşünülmelidir.
  3.  Site veya blogun mobil uyumlu olmaması. Akıllı telefonların kullanımı arttığı için gelen ziyaretçilerin önemli bir kısmı mobilden gelir. Eğer mobil uyumlu bir temanız yoksa ziyaretçi kaybına uğrarsınız.
  4.  Başlık ve içerik kısmında fazlasıyla anahtar kelime kullanmak. Başlığınızda bir veya iki anahtar kelime ile içeriklerinizde %3-5 arası anahtar kelime kullanmaya özen gösterin.
  5.  Google Search Console kullanmamak. Google araçlarından en önemlisini kullanmayan varsa en büyük hatayı yapıyor demektir. Google search console ayarları yazımı okuyabilirsiniz.
  6.  Eklediğiniz görsellerde alt etiket kullanmamak. 
  7.  İçeriklerin kopya olması ve özgün olmayan görseller kullanılması. 
  8.  Kodların içinde site veya blog sayfanızı yavaşlatacak eklentiler kurulması.
  9.  Ana sayfada sayfa açılış hızını etkileyen gereksiz detaylar bulundurmak.
  10.  Kelimeleri kalın ve italik kullanırken fazla abartmak.
  11.  Forum sitelerine sadece backlink almak için üye olmak. 
  12.  Referans olamayacak yerlerden kalitesiz backlink almak.
  13.  H1, H2, H3 taglarının yanlış kullanımı
  14.  Anahtar kelimelere çok fazla bağlantı vermek.
  15.  Yazıları kategorilemek yerine gereksiz etiketlere boğmak.
  16.  İletişim, hakkımda gibi alta sayfalar oluşturmamak ve gerekli özeni göstermemek.
  17.  Güncel yazılar girmemek ve eski yazıları güncellememek. Arama motorları sizin güncellik performansınızı da dikkate alır. Sayfanıza ilgili olduğunuzu göstermeniz gerekir. 
  18.  Meta etiket kullanımının abartılması. Meta etiketleri eklerken sadece site ile alakalı olanları seçin. Arama motorlarını durduk yere huylandırmayın. 
  19.  Diğer arama motorlarını es geçmek. Site veya blogunuzu tek bir arama motoru için ayarlamak yanlış olur. Diğerlerinin sonuçlarında da yer almak son derece önemlidir. Eğer arattığınızda sayfanızı göremiyorsanız web yönetici araçlarından sitenizi ekleyin ve doğrulamayı unutmayın. 
  20.  Site içi aramaların indekslenmesi.
  21.  Yeni bir şey öğrendiğimizde veya duyduğumuzda hemen uygulamaya kalkmak. Yapacağınız her değişikliğin sayfayı tümüyle ilgilendirdiğini ve yarın neler olabileceğini düşünmeniz gerekir. Daha iyi bir şey yapmak isterken elinizdekinden olabilirsiniz. 3 defa düşünün bir kere harekete geçin. 
  22.  "Buraya tıklayın" gibi kalıplar kullanmak. Eğer yazınızda başka bir yazınızın linkini hedef gösterecekseniz bunu yazının başlığını kullanarak yapın. Buraya tıklayın yerine seo terimleri ve anlamları yazımı okuyabilirsiniz denilebilir.
  Genel olarak hiçbir site tam anlamıyla seo uyumlu değildir. Bu işin uzmanlarını devre dışı bırakırsak herkes hata yapıyor. Herkesin hata yaptığı yerde ne kadarını düzeltirseniz o kadar daha fazla başarılı olma şansınız olur. İyi bir site veya blog sadece içerik üreterek olamayacağından üstünüze düşeni yapmalısınız.

Bu yazı Seo Teknikleri ve Blog İpuçları | DHY tarafından yazılmıştır.
✔ Bu içeriği beğendiyseniz lütfen paylaşın ⤵

25 Mart 2018 Pazar

Blog Sayfanıza Hava Katacak E-Mail Abone Kodu

email-abone-eklentisi

  Blog sayfalarının kaliteli ve faydalı içerik üretme zorunluluğu kalıcı takipçi kazanmaları içindir. Sosyal ağ hesaplarınızla, GFC gibi blog servislerinin sağladığı imkanlarla veya Feedburner aracılığı ile takipçi hedefleyebilirsiniz. Diğer takip yöntemleri sizin yeni içerik girmenizden çok ziyaretçinin sizi ziyaret etmek istemesinden kaynaklanır. Feedburner ile her yani yazı yayınladığınızda otomatik olarak abonenin mail adresine gönderilir. Böylece yeni yazınızı okuması ve geri dönüş yapması daha muhtemel olur.

  Feedburner aboneliği istenildiği takdirde çıkabileceğiniz bir yöntemdir. Bu nedenle başkalarını takip etmek için mail adresinizi eklemeyi dert etmeyin. Özellikle yazılarını başarılı bulduğunuz ve size faydasını olacağını düşündüğünüz bloglar için abone olmanız sizin yararınızadır. Ürettiğiniz içerikleri daha çok kitleye ulaştırmak içi her yol mübahtır. Blog sayfanıza eklediğiniz abonelik formlarını kendi sayfanıza göre düzenleyip ilgi çekici hale getirerek bazı bilgiler ekleyebilirsiniz.

  Formlarda bilgi olarak kaç takipçiniz olduğunu veya ilgili olduğunuz kategorileri vererek abone olmaları için ziyaretçileri yönlendirebilirsiniz. Aşağıda görselini gördüğünüz eklenti üzerine gelindiğinde hareket eden şık bir formdur. Renkleri ve boyutlarıyla dilediğiniz gibi oynayabilirsiniz.

Nasıl Eklerim?
hareketli-eposta-eklentisi

 Hemen aşağıdaki kodu "Gadget Ekle" yöntemiyle JavaScript olarak ekleyin. Kırmızı ile belirttiğim dogushakayilmaz kısmını kendinize göre düzenlemeyi unutmayın.

<div id='subscribe-css'>
<p class='subscribe-note'><span>ABONE OLUN</span> <span class='itatu'>ve</span> Yeni Yazıları Yakından Takip Edin</p>
<div class='subscribe-wrapper'>
<div class='subscribe-form'>
<form action='https://feedburner.google.com/fb/a/mailverify?uri=dogushakanyilmaz' class='subscribe-form' method='post' onsubmit='window.open (&apos;https://feedburner.google.com/fb/a/mailverify?uri=dogushakanyilmaz&apos;, &apos;popupwindow&apos;, &apos;scrollbars=yes,width=550,height=520&apos;);return true' target='popupwindow'>
<input name='uri' type='hidden' value='dogushakanyilmaz'/><input name='loc' type='hidden' value='en_US'/><input autocomplete='off' class='subscribe-css-email-field' name='email' placeholder='E-mail Adresinizi Giriniz'/><input class='subscribe-css-email-button' title='' type='submit' value='Gönder'/></form>
</div>
</div>
</div>

  Aşağıdaki kodu da tema kodlarının içindeki ]]></b:skin> kodunun hemen üstüne ekleyerek kaydedin. Abone formunun renkleriyle ilgili değişiklikleri buradan yapacaksınız. Kırmızı ile belirttiğim #374760 kodu arka plan rengini, #3cc091 ise "Gönder" butonu rengini temsil eder. Dilediğiniz renk kodu ile değiştirebilirsiniz.

/* Subscribe Box */
#subscribe-css{position:relative;padding:20px 0;background:#374760;overflow:hidden;border-top:4px solid #eee;}
.subscribe-wrapper{color:#fff;font-size:16px;line-height:normal;margin:0;text-align:center;text-transform:none;font-weight:400;width:100%}
.subscribe-form{clear:both;display:block;overflow:hidden}
form.subscribe-form{clear:both;display:block;margin:0;width:auto;overflow:hidden}
.subscribe-css-email-field{background:#415471;color:#ccc;margin:10px 0;padding:15px 20px;width:52%;border:0}
.subscribe-css-email-button{background:#3cc091;color:#fff;cursor:pointer;font-weight:700;padding:14px 30px;margin-left:15px;text-transform:none;font-size:16px;border:0;border-radius:3px;transition:all .6s}
.subscribe-css-email-button:hover{background:#37b185;}
#subscribe-css p.subscribe-note{margin:16px;text-align:center;color:rgba(255,255,255,.6);font-size:180%;font-weight:400;line-height:normal;}
#subscribe-css p.subscribe-note span {position:relative;overflow:hidden;font-weight:700;transition:all .5s}
#subscribe-css p.subscribe-note span.itatu {font-weight:400;font-style:italic;color:rgba(255,255,255,.6);text-transform:lowercase}
#subscribe-css p.subscribe-note span.itatu:before,#subscribe-css p.subscribe-note span.itatu:after{display:none}
#subscribe-css p.subscribe-note span:before{content:'';position:absolute;bottom:-2px;left:0;width:0;height:3px;margin:10px 0 0;background:rgba(255,255,255,.1);transition:all .5s}
#subscribe-css:hover p.subscribe-note span:before{width:100%;}

Bu yazı Seo Teknikleri ve Blog İpuçları | DHY tarafından yazılmıştır.
✔ Bu içeriği beğendiyseniz lütfen paylaşın ⤵