30 Mart 2018 Cuma

En Sık Yapılan 22 Seo Hatası

uygulanması-gereken-seo-teknikleri

 Tam olarak bilmeden yapılmaya çalışılan seo hataları büyük kayıplara neden olabilir. Seo uzmanları tarafından uyarılmasına rağmen hala yanlış yapmaya devam edildiğinde sonuçları olumsuz olacaktır. Hepimiz hatalar yapıyoruz ama önemli olan hatalardan dönebilmektir. Nerelerde yanlış yaptığınızı tespit edebilmek için sıkça yapılan seo hatalarını sıralıyorum. Bu sıralama içinde bilmeden yaptığınız hatalar varsa düzelterek arama motorları için doğru olanı yerine getirmiş olursunuz.

 Siz doğru hamleler yaptıkça her türlü istatistiğiniz artacak ve yazdıklarınızın karşılığını daha fazla alacaksınız. Yapacağınız bir kaç değişiklik bile sayfanız için olumlu bir adım olacaktır. İşte başarınızı artırmanız için yapmamanız gereken 22 seo hatası;
  1.  Site haritası olmaması. Her sitenin veya blog sayfasının site haritasının olması gerekir. 
  2.  Alan adınızda anahtar kelime bulunmaması. Bu hata site veya blog ilk kurulduğunda düşünülmelidir.
  3.  Site veya blogun mobil uyumlu olmaması. Akıllı telefonların kullanımı arttığı için gelen ziyaretçilerin önemli bir kısmı mobilden gelir. Eğer mobil uyumlu bir temanız yoksa ziyaretçi kaybına uğrarsınız.
  4.  Başlık ve içerik kısmında fazlasıyla anahtar kelime kullanmak. Başlığınızda bir veya iki anahtar kelime ile içeriklerinizde %3-5 arası anahtar kelime kullanmaya özen gösterin.
  5.  Google Search Console kullanmamak. Google araçlarından en önemlisini kullanmayan varsa en büyük hatayı yapıyor demektir. Google search console ayarları yazımı okuyabilirsiniz.
  6.  Eklediğiniz görsellerde alt etiket kullanmamak. 
  7.  İçeriklerin kopya olması ve özgün olmayan görseller kullanılması. 
  8.  Kodların içinde site veya blog sayfanızı yavaşlatacak eklentiler kurulması.
  9.  Ana sayfada sayfa açılış hızını etkileyen gereksiz detaylar bulundurmak.
  10.  Kelimeleri kalın ve italik kullanırken fazla abartmak.
  11.  Forum sitelerine sadece backlink almak için üye olmak. 
  12.  Referans olamayacak yerlerden kalitesiz backlink almak.
  13.  H1, H2, H3 taglarının yanlış kullanımı
  14.  Anahtar kelimelere çok fazla bağlantı vermek.
  15.  Yazıları kategorilemek yerine gereksiz etiketlere boğmak.
  16.  İletişim, hakkımda gibi alta sayfalar oluşturmamak ve gerekli özeni göstermemek.
  17.  Güncel yazılar girmemek ve eski yazıları güncellememek. Arama motorları sizin güncellik performansınızı da dikkate alır. Sayfanıza ilgili olduğunuzu göstermeniz gerekir. 
  18.  Meta etiket kullanımının abartılması. Meta etiketleri eklerken sadece site ile alakalı olanları seçin. Arama motorlarını durduk yere huylandırmayın. 
  19.  Diğer arama motorlarını es geçmek. Site veya blogunuzu tek bir arama motoru için ayarlamak yanlış olur. Diğerlerinin sonuçlarında da yer almak son derece önemlidir. Eğer arattığınızda sayfanızı göremiyorsanız web yönetici araçlarından sitenizi ekleyin ve doğrulamayı unutmayın. 
  20.  Site içi aramaların indekslenmesi.
  21.  Yeni bir şey öğrendiğimizde veya duyduğumuzda hemen uygulamaya kalkmak. Yapacağınız her değişikliğin sayfayı tümüyle ilgilendirdiğini ve yarın neler olabileceğini düşünmeniz gerekir. Daha iyi bir şey yapmak isterken elinizdekinden olabilirsiniz. 3 defa düşünün bir kere harekete geçin. 
  22.  "Buraya tıklayın" gibi kalıplar kullanmak. Eğer yazınızda başka bir yazınızın linkini hedef gösterecekseniz bunu yazının başlığını kullanarak yapın. Buraya tıklayın yerine seo terimleri ve anlamları yazımı okuyabilirsiniz denilebilir.
  Genel olarak hiçbir site tam anlamıyla seo uyumlu değildir. Bu işin uzmanlarını devre dışı bırakırsak herkes hata yapıyor. Herkesin hata yaptığı yerde ne kadarını düzeltirseniz o kadar daha fazla başarılı olma şansınız olur. İyi bir site veya blog sadece içerik üreterek olamayacağından üstünüze düşeni yapmalısınız.

Bu yazı Seo Teknikleri ve Blog İpuçları | DHY tarafından yazılmıştır.
✔ Bu içeriği beğendiyseniz lütfen paylaşın ⤵

25 Mart 2018 Pazar

Blog Sayfanıza Hava Katacak E-Mail Abone Kodu

email-abone-eklentisi

  Blog sayfalarının kaliteli ve faydalı içerik üretme zorunluluğu kalıcı takipçi kazanmaları içindir. Sosyal ağ hesaplarınızla, GFC gibi blog servislerinin sağladığı imkanlarla veya Feedburner aracılığı ile takipçi hedefleyebilirsiniz. Diğer takip yöntemleri sizin yeni içerik girmenizden çok ziyaretçinin sizi ziyaret etmek istemesinden kaynaklanır. Feedburner ile her yani yazı yayınladığınızda otomatik olarak abonenin mail adresine gönderilir. Böylece yeni yazınızı okuması ve geri dönüş yapması daha muhtemel olur.

  Feedburner aboneliği istenildiği takdirde çıkabileceğiniz bir yöntemdir. Bu nedenle başkalarını takip etmek için mail adresinizi eklemeyi dert etmeyin. Özellikle yazılarını başarılı bulduğunuz ve size faydasını olacağını düşündüğünüz bloglar için abone olmanız sizin yararınızadır. Ürettiğiniz içerikleri daha çok kitleye ulaştırmak içi her yol mübahtır. Blog sayfanıza eklediğiniz abonelik formlarını kendi sayfanıza göre düzenleyip ilgi çekici hale getirerek bazı bilgiler ekleyebilirsiniz.

  Formlarda bilgi olarak kaç takipçiniz olduğunu veya ilgili olduğunuz kategorileri vererek abone olmaları için ziyaretçileri yönlendirebilirsiniz. Aşağıda görselini gördüğünüz eklenti üzerine gelindiğinde hareket eden şık bir formdur. Renkleri ve boyutlarıyla dilediğiniz gibi oynayabilirsiniz.

Nasıl Eklerim?
hareketli-eposta-eklentisi

 Hemen aşağıdaki kodu "Gadget Ekle" yöntemiyle JavaScript olarak ekleyin. Kırmızı ile belirttiğim dogushakayilmaz kısmını kendinize göre düzenlemeyi unutmayın.

<div id='subscribe-css'>
<p class='subscribe-note'><span>ABONE OLUN</span> <span class='itatu'>ve</span> Yeni Yazıları Yakından Takip Edin</p>
<div class='subscribe-wrapper'>
<div class='subscribe-form'>
<form action='https://feedburner.google.com/fb/a/mailverify?uri=dogushakanyilmaz' class='subscribe-form' method='post' onsubmit='window.open (&apos;https://feedburner.google.com/fb/a/mailverify?uri=dogushakanyilmaz&apos;, &apos;popupwindow&apos;, &apos;scrollbars=yes,width=550,height=520&apos;);return true' target='popupwindow'>
<input name='uri' type='hidden' value='dogushakanyilmaz'/><input name='loc' type='hidden' value='en_US'/><input autocomplete='off' class='subscribe-css-email-field' name='email' placeholder='E-mail Adresinizi Giriniz'/><input class='subscribe-css-email-button' title='' type='submit' value='Gönder'/></form>
</div>
</div>
</div>

  Aşağıdaki kodu da tema kodlarının içindeki ]]></b:skin> kodunun hemen üstüne ekleyerek kaydedin. Abone formunun renkleriyle ilgili değişiklikleri buradan yapacaksınız. Kırmızı ile belirttiğim #374760 kodu arka plan rengini, #3cc091 ise "Gönder" butonu rengini temsil eder. Dilediğiniz renk kodu ile değiştirebilirsiniz.

/* Subscribe Box */
#subscribe-css{position:relative;padding:20px 0;background:#374760;overflow:hidden;border-top:4px solid #eee;}
.subscribe-wrapper{color:#fff;font-size:16px;line-height:normal;margin:0;text-align:center;text-transform:none;font-weight:400;width:100%}
.subscribe-form{clear:both;display:block;overflow:hidden}
form.subscribe-form{clear:both;display:block;margin:0;width:auto;overflow:hidden}
.subscribe-css-email-field{background:#415471;color:#ccc;margin:10px 0;padding:15px 20px;width:52%;border:0}
.subscribe-css-email-button{background:#3cc091;color:#fff;cursor:pointer;font-weight:700;padding:14px 30px;margin-left:15px;text-transform:none;font-size:16px;border:0;border-radius:3px;transition:all .6s}
.subscribe-css-email-button:hover{background:#37b185;}
#subscribe-css p.subscribe-note{margin:16px;text-align:center;color:rgba(255,255,255,.6);font-size:180%;font-weight:400;line-height:normal;}
#subscribe-css p.subscribe-note span {position:relative;overflow:hidden;font-weight:700;transition:all .5s}
#subscribe-css p.subscribe-note span.itatu {font-weight:400;font-style:italic;color:rgba(255,255,255,.6);text-transform:lowercase}
#subscribe-css p.subscribe-note span.itatu:before,#subscribe-css p.subscribe-note span.itatu:after{display:none}
#subscribe-css p.subscribe-note span:before{content:'';position:absolute;bottom:-2px;left:0;width:0;height:3px;margin:10px 0 0;background:rgba(255,255,255,.1);transition:all .5s}
#subscribe-css:hover p.subscribe-note span:before{width:100%;}

Bu yazı Seo Teknikleri ve Blog İpuçları | DHY tarafından yazılmıştır.
✔ Bu içeriği beğendiyseniz lütfen paylaşın ⤵

21 Mart 2018 Çarşamba

Blog Yazarları İçin Not Tutmanın Faydaları

blog-yazarlığı-ve-not-ilişkisi

  Herkes elinde not defteriyle mi geziyor bilmiyorum ama not tutmanın çok önemli olduğunu biliyorum. Tv izlerken, kitap okurken veya bir dost sohbetinde birden ilham gelir ve not almak istersiniz. İşte o anda not tutmadığınızda sonra yazarım dediğinizde büyük ihtimalle o ilham buhar olup kaybolacak. Belki çok önemli bir makalenin belki de sınav kazandıracak önemli bir detayın ana parçasını kaybettiniz. O anda pişmanlık yaşasanız da artık iş işten geçmiştir. Bu nedenle not tutmanın faydaları anlatmakla bitmez. Hayatın her döneminde gerekli bir alışkanlık olması gereken not tutma blog yazarları için sürekliliğin ve güncelliğin alametlerindendir.

  Kendi söz ve şiirleri olan blog sayfaları iyi bilir ki yazmak istemek bazen yeterli olmuyor. Aklınızda ve kalbinizde o kelimelerin sıralanması epey zaman alabiliyor. En küçük bir kıvılcımı bile not ederek detaylandırmak için başka zamanlarda üstüne gidebilirsiniz. Bir konuyu araştırırken veya yazarken hiç beklemediğiniz bir fikir belirebilir. Bu durumda hemen işi gücü bırakıp not tutmaya girişmelisiniz. Daha sonra bu bilgiyi yazıya dökerek yararlanmak için kullanabilirsiniz. Blog yazarları devamlı üreten ve bilgilerinde fayda arayan araştırmacı kişilerdir. Yeni yazılar ortaya koymak ve devamlılığı olan bir sayfa olmak için sistematik çalışmalısınız. Etkilendiğiniz ve ilham aldığınız yazıları veya siteleri yer işaretlerine ekleyebilirsiniz. Daha sonra dönüş yaparak nasıl yararlanacağınızı düşünürsünüz.

Not Tutmanın Faydaları
  • Hafızanızı geliştirir ve unutkanlık için ilaç gibidir.
  • Vakit kazandırarak işlerinizi daha hızlı yapmanızı sağlar. Böylece hatırlamak için çabalayacağınız vakti değerlendirmek için harcarsınız.
  • Aldığınız notlar sayesinde işlerinizin bir sonraki aşamasını bilirsiniz ve aksamalara neden olmaz.
  • Not tutmaya çalıştıkça yeni bilgilere daha çok açık olursunuz. Böylece öğrenmeye başlar ve yeni bilgilere karşı daha istekli olursunuz.
  • Yapacaklar listesi oluşturarak aklınızdaki soruların cevaplarını vermenizi sağlar. 
  • Gelişen teknoloji işleri kolaylaştırırken hayatı hızlandırmayı da ihmal etmiyor. Bu nedenle hızlı tüketmenin verdiği olumsuzluktan kurtulmak için kısa kısa not tutmaktan geri kalmayın. 
not-tutmak-ne-kazandırır

    Nasıl Not Tutabilirim?

      Ben genelde not alırken kağıt ve kalem kullanırdım ama o zamanlar daha çok söz ve şiirlerim için çabalardım. Bu nedenle gelen ilhamı kaçırmak istemezdim. Düzenli olarak blog yazmaya döndüğümden beri genelde beğendiğim yazı veya sayfaları tekrar gözden geçirmek için yer işaretlerine eklerim. Böylece daha sonra dönmek üzere kayıt altına alırım. Aynı şekilde cep telefonunda okuduğum önemli bir ayrıntı için ekran görüntüsü alırım ve sayfalarda gezinirken kaybetme ihtimalini sıfıra indiririm. Bunun dışında genelde yapılacak işlerim için uzun uzun listeler yapmak yerine günlere bölerek bitireceğim kadar işi aklımda tutuyorum. Yapmak istediğim bir şey varsa sonraya bırakmıyorum ki sonraya bıraktığımda mutlaka unutuyorum. Konu ile alakalı olarak desteklemesi amacıyla Dijital Unutkanlık ve Güvenlik yazımı okumanızı tavsiye ediyorum.

    Blog Yazarları ve Not İlişkisi

      Blog yazmak sadece kendinizden bahsedeceğiniz veya teknik bilgiler vereceğiniz içerik alanı değildir. Blog yazmak için bir çok kriteri barındırmalısınız. İlk olarak unutkanlık yaşıyorsanız mutlaka notlar almalısınız. Araştırmacı ve meraklı birisi olarak devamlı yenilikler peşinden koşmalı ve bunları da not almalısınız. Eski yazılarınızı gözden geçirmek ve blog sayfanızın yedeğini almak için notlar tutmalısınız. Başka bir sayfada beğendiğiniz bir eklenti ve görüntüyü uygulamak istiyorsanız mutlaka notunu tutmalı ve daha sonra harekete geçmelisiniz. Birinci özelliğimiz yazı hazırlamak olduğu için her detaylara özen göstererek farklı kaynaklardan notlar alabilirsiniz. Aldığınız notlar sayesinde bir sonraki yazınız her zaman hazır olacak ve tükenmez bir kaynağa sahip olacaksınız. Aldığın notlar sayesinde beynini geliştirmek ve bilgi üretmek için zorlarsın. Aldığın notlar ve edindiğin tecrübe ile yazı hazırlarken kendi süzgecinden geçirmeyi öğrenirsin. Düşüncelerini ve bilgilerini yazıya dökerken içeriği geliştirmek ve güçlü kılmak için notlarından faydalanırsın. Blog yazarlığı ve not ilişkisinde en önemli sonuçlardan biri de planlı olmanızı sağlar.

    Bu yazı Seo Teknikleri ve Blog İpuçları | DHY tarafından yazılmıştır.
    ✔ Bu içeriği beğendiyseniz lütfen paylaşın ⤵

    18 Mart 2018 Pazar

    Prison Break Dizisi Konusu ve Bilinmeyenleri

    prison-break-bilinmeyenleri

     Prison Break dizisi bitirdiğim 4. yabancı dizi oldu. Şu ana kadar birbirinden farklı konularda 4 dizi izlemiş oldum. Hepsi de sinema filmi kalitesinde ve çok izlenen dizilerdi. Prison Break dizisi senaryosu ile beni daha çok etkiledi. Oyunculuklar zaten çok güzel ama konunun işlenişi ve olayların gelişimi gerçekten güzel olmuş. 29 Ağustos 2005 yılında başlayan dizi 4 sezon yayınlandıktan sonra final yapmıştı. Başrol Michael Scofield dizinin sonunda ölerek sevdiklerini özgür bırakmayı başardı.

     Diziyi ana hatlarıyla anlatacak olursam haksızlığa uğrayan Lincoln Burrows'un idama mahkum edilmesi üzerine kardeşi Michael Scofield onu kurtarmak için kendi hapse attırır. İçeri girmeden önce onu kurtarmak adına uzun zaman planlar yapar ve işini şansa bırakmaz. Gideceği hapishanenin planlarından kaçtıktan sonraki izini kaybettirecek tüm adımlara kadar her şeyi düşünür. Basit bir soygun girişimi ile macerayı başlatır.

     Hapse girdikten sonra koğuş arkadaşı ve daha sonra en iyi dostu olacak Fernando Sucre ile tanışır. Kaçma girişimini anlatır ve yardım ister. Daha sonra sırası ile T-Bag Bagwell, Sara Tancredi, C-Note, Jhon Abruzzi, Brad Bellick, Charles Westmoreland gibi kişileri kaçış planına dahil eder. Uzun uğraşlar sonunda plan devreye girer ve hep birlikte kaçarlar. Michael Scofield üstün zekası ve olayları analiz yeteneği ile dizinin sonuna kadar en etkili kişi olur.

     Dizi kaçıştan itibaren yön değiştirmeye başlar ve yeni düşmanlar ortaya çıkar. Düşman olanlar zamanlar yakın olur ve en baştaki kişilere karşı birleşirler. Tam olaylar bitti herkes kurtuldu derken bir daha yeni belalara bulaşırlar. Her an kovalamaca ve bulmaca çözmeyle geçer ta ki Scofield daha sonra karısı olacak Sara'yı hapishaneden kurtarmak için girişimde bulununcaya kadar. Burada alacağı risk onun ölümüne sebep olur. 4. sezon finalinde herkes özgür kalır ama buruk bir sevinç hakimdir. Şimdiler de 2017 yılında tekrar çekimlerine başlanan yeni bölümlerini izliyorum. Aradan geçen 8 sene sonunda Scofield ölmemiş başka bie ülkede hapis cezası çekmek zorunda bırakılmıştı. Değişen tek şey karakterlerin yüzündeki çizgiler ve saçlarındaki beyazlardı. Oyuncular yaşlanmış ama heyecan kaldığı yerden devam ediyor. Hangi diziyi izlesem diye düşünüyorsanız Prison Break tavsiye ederim. İzlediğim ve tavsiye ettiğim diğer dizileri de okumak isterseniz buraya tıklayabilirsiniz.

    Prison Break Bilinmeyenleri

    1) Dizinin unutulmaz sahnelerinden biride Michael Scofield'ın abisini kurtarmak için yaptığı planı vücuduna dövme olarak işlemesiydi. Böyle bir dövme yaklaşık 200 saatte tamamlanıyor ve fiyatı 20.000$ civarında. Dizide her hafta 4,5 saat süre ile dövmeler yeniden yapılıyordu.

    2) Dünya çapında başarı yakalayan dizinin ABD'de 13 hapishanede izlenmesi yasaklandı.

    3) Blu-Ray formatında piyasaya sürülen ilk ve tek dizi olma özelliğine sahiptir.

    4) Hikaye'nin gerçekçi olması için gerçek bir hapishane kullanıldı. Artık aktif olmayan bir hapishaneye seti kurdular. Dizinin bir bölümünde Lincoln hücre cezasına çarptırılarak idam beklerken koyulduğu yer aslında Amerikanın ünlü seri katillerinden Jhon Wayne Gacy'in hücresiydi. Dizi ekibi bu konuyla ilgili sıkıntı yaşasalarda Lincoln karakterine can veren Dominiz Purcell bunu sorun etmemiştir.

    5) Dizi toplamda 4 sezon çekildikten 8 sene sonra 5. sezon le tekrar başlamıştır. Kaç sezon daha devam edeceği henüz belli değil.

    Prison Break Oyuncuları:

    1) Michael Scofield - Wentworth Miller
    michael-scofield-karakteri






    2) Lincoln Burrows - Dominic Purcell
    lincoln-burrows-karakteri






    3) Sara Tancredi - Sarah Wayne Callies 
    sara-tancredi-karakteri






    4) Theodore Bagwell - Robert Knepper
    theodore-bagwell-karakteri






    5) Fernando Sucre - Amaury Nolasco
    fernando-sucre-karakteri






    Diğer Oyuncu Kadrosu:

    Paul Kellerman - Paul Adelstein
    Benjamin Miles Franklin - Rockmond Dunbar
    Alexander Mahone - William Fitchner
    Brad Bellick - Wade Williams
    L. J. Burrows - Marshall Allman
    John Abruzzi - Peter Stormare
    Donald Self - Michael Rapaport
    Henry Pope - Stacy Keach
    Caroline Reynolds - Patricia Wettig
    Gretchen Morgan - Jodi Lyn O'Keefe

    ✔ Bu içeriği beğendiyseniz lütfen paylaşın ⤵

    16 Mart 2018 Cuma

    Blog Yarışması Aldatmacası



    Daha önce blog ödülleri veya blog  yarışması gibi etkinliklere denk geldiniz mi? Benim hatırladığım ilk ciddi organizasyonu Turkcell düzenlemişti. Aile, gezi, moda, teknoloji, yemek gibi kategorilerde en iyi bloglar seçilmişti. Turkcell blog ödüllerinde jüri başvuruları eleyerek her kategori için 10 finalist belirliyor ve bunları halk oylamasına sunuyordu. Sanırım bu zamana kadar yapılan en ciddi ve güçlü  blog ödülleri organizasyon buydu.

    Ardından Hürriyet’in Bumerang platformu benzer bir blog ödülleri organizasyonu düzenledi. Bumerang blog ödüllerinde kategoriler Turkcell blog ödüllerine göre daha farklıydı. En tarz, en sosyali, en çalışkan gibi kategorilerde yarıştı bloglar. Bumerang ödüllerinde oylama sistemi ise Turkcell blog ödüllerinin tam tersiydi. Blog okurlarının oyları ile finalistler belirleniyor, jüriler bu finalistler arasından en iyileri seçiyordu. Hatta Blog Hocam da 3. blog ödüllerinde en sosyal blog kategorisinde yarışmış, halk oylarıyla finale kalmıştı.

    Bunların dışında 15 yıldır düzenlenen Altın Örümcek web ödüllerinde en iyi bireysel blog ve kurumsal blog kategorileri de mevcut ki Altın Örümcek ödülleri en prestijli ve en düzgün yarışmalardan biri. Bir de dikey blog ödülleri mevcut. Bunların arasında en popüleri insan kaynakları derneği Peryon’un İK blogları arasında düzenlediği yarışma.

    blog ödülleri


    “Bloglar Yarışıyor” Adatmacası


    Türkiye’de blog ödülleri ve yarışmalarında durum böyleyken bloglar yarışıyor diye söz de bir blog yarışması çıktı ortaya. Blogları ziyaret edip birbirine benzer, yarışmadan bahseden yorumlar bırakarak veya mailler göndererek kendilerini tanıttılar. Pek çok kurum ve firmanın sponsor olduğunu belirtip onbinlerce liralık ödül vadeden bir organizasyonun oldukça amatör bir arayüze sahip HTML sitesi bile aslında bunun bir balon ve aldatmaca olduğunu açıkça ortaya koyuyorken yüzlerce blog bu sitenin bannerını ekleyerek sözde yarışmaya katıldı. Sonuç mu? Balon patladı! Ortada ne bir kazanan var ne de bir ödül. Site kendini tanıtımını yaptı ve muhtemelen bundan bazı kazançlar sağladı.

    Bu sözde yarışmaya katıldığını tahmin ettiğim bir blogger arkadaşımız durumdan şüphelenip sponsorlar listesinde yer alan Tübitak’a mail göndermiş ve böyle bir sponsorluklarının olup olmadığını sormuş. Verilen cevabı tahmin temek zor değil; böyle bir sponsorlukları elbette yok ve isimlerinin siteden kaldırılmasını aksi taktirde hukuki işlem başlatacaklarını ilettiklerini söylemişler. Daha sonra da site zaten kapandı.



    Şimdi De “Blogum Harika” İle Aldatıyorlar!


    Aynı kişiler bu kez de blogum harika diye bir site açıp aynı sahtekarlığa devam ediyorlar. Arayüz ve site yine aynı amatörlükte, ödüller yine iddialı, sponsorlar yine büyük. Buradan tüm blogger arkadaşlara sesleniyorum; bu tür aldatmacalara kanmayın ve bu yazıyı blogger arkadaşlarınızla paylaşarak onların da bilinçlenmesini sağlayın.

    Blog ödüllerine ve blog yarışmalarına çok olumsuz bakmıyorum. Blogların değerini bir jürinin değil de blog okurlarının vereceğini düşünmekle birlikte bu tür etkinlikleri blog dünyasına hareket kattığı, blogların tanıtımına katkı sağladığı kanısındayım. Kısacası bu tür ödül ve yarışmaları birer eğlence olarak görün. Dereceye giremediniz diye canınızı sıkmayın, birinci oldunuz diye böbürlenmeyin. Önemli olan okurun sizin blogunuza verdiği değerdir.

    Bundan sonra bu tür etkinliklere katılırken dikkat edin. Çıkarcıların sizi ve blogunuzu kullanmasına önem vermeyin. Gerçekten güvenilir ve tutarlı olduğunu düşündüğünüz etkinliklere dahil olun. Mesela Blog Hocam gibi kendi halinde, sıradan bir site aşağıdaki gibi saçma sapan tanıtım yorumları yazıyorsa, yine aşağıdaki gibi anormal ödüller vadediyorsa uzak durun.

    İşte sözde yarışmanın bloglara yaptığı saçma yorum:

    Merhabalar!
    BloglarYarisiyor Kampanyasi Başlatarak; Bloglamanın Önemine Binaen Bir Yarışmayı Başlatmış Bulunuyoruz.
    Sizde Blogunuzu BloglarYarisiyor Kampanyasina 30 Sn. İçerisinde Kayıt Ederek Hem Kalite Hem de Ödüller Kazanabilirsiniz.Katılan Tüm Blogcular Promosyon Ürünlerimizle Ödüllendirileceklerdir.Fazla Vakit Kaybetmeden BloglarYarisiyor Kampanyasina Sizde Ücretsiz Başvurun.Unutmayınız! Önce Hayal Sonra Gerçek...


    Ve sözde yarışmanın vadettiği sözde ödüller:

    En Harika Blog 1.si
    -10 Bin TL Para Ödülü ve Google Adwords 1000 TL Kupon
    -TRT-2 Üzerinden Blogun ve Sahibinin Tanıtılması
    -Hürriyet, Milliyet, Zaman, Sabah, Akşam, Gazetelerinde Blog Tanıtımı
    -Blog Marka Tescili 1.liği

    En Harika Blog 2.si
    -Toshiba Satellite A300D-214 Notebook
    -Blog Marka Tescili 2.liği

    En Harika Blog 3.sü
    -Sony Cyber-Shot DSC-T90 12.QMP 3.0 Diji-Foto Makinesi
    -Blog Marka Tescili 3.lüğü

    Tüm Blogculara Promosyon Ürünleri Dağıtılacaktır.


    Yazarken bir kez daha düşündüm de o siteden bu ödüllerin verilebileceği ihtimaline gerçekten nasıl inanmış bu katılımcılar? Hakikaten şaka gibi….

    15 Mart 2018 Perşembe

    Video İndirme Eklentileri ile Hızlı Kullanım

    hızlı-video-indirme

     Beğendiğiniz videoları kaydetmek için ücretsiz sitelerini, indirme programlarını ve tarayıcılar için eklentileri kullanabilirsiniz. Daha önce ücretsiz ve online olarak video indirme sitelerini yazmıştım. Eklentiler her zaman daha avantajlıdır çünkü her an ulaşabileceğiniz kolaylıktadır. Tarayıcınızın uygun bir köşesinde kullanmanız için sizi bekler. Bir video beğendiğinizde nasıl indiririm diye araştırmanıza gerek kalmadan bir tıkla indirmenizi sağlar. Eklentilerin kolaylığından faydalanmak için bir kaç seçenek sunarak seçimi size bırakıyorum. Her tarayıcı için farklı eklentiler olduğundan yazıyı ona göre hazırladım.

    Google Chrome İçin

    1) Video Downloader Professional

     Bu eklenti sayesinde video indirmek sizin için çok kolay olacak. Siz sayfalarda gezinirken video yakaladığında size işaret vererek indirmeye hazır olacak. Eklentiyi tarayıcınıza kurmak için buraya tıklayarak yükleme işlemini tamamlayın. İşlemi tamamladığınızda aşağıdaki görselde olduğu gibi ikon gözükecek. Bu ikon video yakalamadığını gösteriyor aynı zamanda.

    video-indirme

     Çünkü yeni bir video yakaladığında indirilebilir olduğunu anlamanız için aşağıdaki gibi ikon beliriyor. Böylece indirilebilir bir video olduğunu anlıyorsunuz.

    video-download


     Yeşil oku gördüğünüzde indirmek için tıkladığınızda küçük bir uyarı penceresi açılacak. Orada "Waiting for Server" butonuna tıkladığınızda indirme işlemi başlayacak.

    Mozilla Firefox İçin

    2) Video DownloadHelper

     Mozilla Firefox tarayıcısı için hazırlanmış güzel bir eklenti. Eklentiyi tarayıcınıza kurmak için buraya tıklayın. Ulaştığınız sayfada "Add to Firefox" butonuna tıklayarak yükleme işlemini tamamlayın. Sitelerde gezinirken video yakalarsa eklenen gri tondaki ikon renklenerek dönmeye başlayacak. Böylece isterseniz indirmek için hazır olduğunu bildirecek. Bundan sonrası sizin kullanımın tecrübenizle devam edecek.

    video-eklentisi
    3) SaveFrom.net 

     Bu araç online olarak video indirmenize olanak tanıyan iyi bir tarayıcı eklentisidir. Videonun bulunduğu sayfayı açtığınızda indirmek için uzantının düğmesine tıklamanız yeterli. Açılan liste içinde savefrom.net'e git sekmesine tıklayarak istediğiniz format ve boyutta video indirme işlemini başlatabilirsiniz. Bu eklentinin en büyük avantajı Chrome, Firefox, Safari ve Opera ile kullanılabiliyor olmasıdır. Yani bu eklentiyi kurduğunuzda yukarıda saydığım tarayıcıların hepsiyle kullanabileceksiniz.

    Google Chrome
    Mozilla Firefox
    Opera
    Safari

    tüm-tarayıcılar-için-video-indirme

    ✔ Bu içeriği beğendiyseniz lütfen paylaşın ⤵

    13 Mart 2018 Salı

    Hayatı Kolaylaştıran Teknoloji ve Geçmişe Özlem

    her-geçen-gün-geçmişi-özlüyoruz

      Teknoloji gelişmeye devam ederken hayatımız kolaylaşmaya ve daha pratik yaşamaya devam ediyoruz. Hem gelişen teknolojiye isyan ediyoruz hem de baş ucumuzdan eksik etmiyoruz. Binlerce kilometre yol gitmeden özlem giderebiliyor, yakınlarımızın mutluluklarına anında ortak olabiliyoruz. Peki hayatımız bu kadar kolaylaşmasına rağmen neden hala 24 saate sığamıyoruz ve koştura koştura yaşıyoruz? Aslında hayat kolaylaşmadı sadece yeni görevler üstlendik. Önceden işten eve gelince yemek yenir, sohbet edilir ve çocuklarla ilgilenirdik. Şimdilerde işten eve gelirken sosyal ağlar yüzünden yemek saatleri ertelenir oldu. Gelen mailleri cevaplamak, internetten alışveriş yapmak ve daha fazla tıklanmak için neler yapabilirim diye düşünmek önceliğimiz oldu.

      Aile kavramının içi boşaldı sanki artık aynı evde özgür bireyler gibiyiz. Herkes birbirine bulaşmadan ne yaparsa yapsın vaziyetindeyiz. Böyle bir aile de kaliteli yaşamak değil sadece zamanı öldürmek söz konusudur. Bizim çocukluğumuzda cep telefonu yoktu. Benim için en büyük teknolojilerden birisi atarilerdi. Ailemle, arkadaşlarımla, okul hayatımla ve boş sokaklarda o kadar çok vaktim oluyordu ki biriktirdiğim anılarım hep o günlere dair. Yaşadığımız zamanda anı biriktirmek imkansız gibi çünkü teknolojinin ivmesine ayak uydurmak için her şeyi sadece o anlık bir işaret olarak görüyoruz. Eskiden televizyon programlarına bile hayranlık duyardık ve gününün gelmesini beklerdik. Şimdilerde tüm imkanlara rağmen bir tane bağlılık kurduğum tv programı göremiyorum.

      Kendime ait ilk cep telefonum Samsung markaydı. Lise yıllarımda sadece yanımda gezdirmek içindi:) Şimdiki gibi aklı da yoktu işlevi de. Ne yapardık peki ders çalışırdık, birbirimize sataşırdık, okul bittiğinde hatıra defterlerini doldururduk ve öğretmenimiz çiçek ol dediğinde olurduk. Şimdiki çocuklar da öğretmenler de gerçekten tamamen farklı. Aradaki korunması gereken çizgi çoktan aşılmış ve aileler fazlasıyla müdahil olmuş. Ne öğretmene güven var ne de eğitim sistemine.

      Geçmişe duyduğum özlem o kadar çok ki askerdeyken bile telefonla konuşurken yine de mektuplaşırdık. Hatıra bırakmak ve duygularımı kağıda aktarmak benim için hala önemliydi. Cep telefonu o an işimi gördü ve beni sevdiğime kavuşturdu ama o gün neler konuştuğumu hatırlayabilir miyim? Hayır tabi ki. Yazdığım mektuplar hala duruyor ve okudukça o günleri yad edebiliyorum.

      Eskiden diziler daha aile hayatına yönelik ve daha çok bizi yansıtan türdendi. Onları izlemek için yapılan hazırlıklar ve tam kadro ekran başına geçilirdi. Onları kendimizden biriymiş gibi görürdük. Şimdiki diziler özensiz, kalitesiz ve sadece zenginlik özentileri ile dolu zaman kaybılar. Eskiden çekilen dizilerden hiçbir oyuncu zengin olmazken şimdilerde bölüm başına alınan garanti paraları biliyoruz. Böyle bir ortamda her şey para ile ölçülür olmuşken zaten bize gerçek duyguyu vermesi beklenemezdi. Her dizide katiller, mafya babaları, birbirini aldatanlar, yıkılmış aileler ve kudretli zenginlikler ana hatları oluştururken hayatın gerçekleri, halkın %80'lik kesimi, ahlaki değerler, törpülenen kültür ikinci sınıf muamele görmeye layık görüldü.

    işimizi-kolaylaştıran-teknoloji

      Eskiden arama motorları olmadığından bilgiye ulaşmak çok kolay değildi. Şimdi sorunun aklınıza takılması yeterli. Yapacağınız tek şey Google da arama yaparak hemen bilgiye erişmek. Eskiden öğretmen bir konu verdiğinde ansiklopedileri döker ve cevapları bulmaya çalışırdık, emek verirdik. Bulamadığında arkadaşına giderdin, büyüklerinden yardım isterdin. Şimdi anne ve babalar çocuk soru sormasında biraz kafamı dinleyeyim derdinde. Bulduğun bilgileri notlar alır ve doğruyu buluncaya kadar irdelerdin şimdilerde bilgiyi bulmak ve çıktısı almak sadece bir kaç dakikalık iş. Nerede kaldı öğrencinin emek vermesi ve derslerini özümsemesi. Kolay tükettiği için hiçbir şey öğrenmedi.

      Teknolojiye ayırdığımız vakti daha çok kendimizi geliştirmek için harcasaydık toplum olarak daha iyi yerlerde olabilirdik. Eve gitmeden önce aklınızda ailenizden önce cep telefonunuz varsa mağdur olmuşsunuz demektir. Bir kere bu çarkın dişlilerine yakalandın mı kurtulman mümkün olmuyor. Kitap okumayı, sinemaya gitmeyi, evde hep birlikte aktiviteler yapmayı ihmal etmemek lazım. Özellikle de çocukluğunuza özlem duyuyorsanız siz de yaşadığınız zamandan memnun değilsiniz demektir. Memnun olmadığınız bir zamanda yaşamak ve çocuk büyütmek istiyorsanız kendi kurallarınız olsun ve teknoloji sadece bir araç olarak kalsın. Yazmaya devam etsem daha çok şey sıralayabilirim ama kalan kısmı size bırakıyorum. Belki sizinde teknolojiyle alıp veremedikleriniz vardır.

    Bu yazı Seo Teknikleri ve Blog İpuçları | DHY tarafından yazılmıştır.
    ✔ Bu içeriği beğendiyseniz lütfen paylaşın ⤵

    11 Mart 2018 Pazar

    Ziyaretçileri Kaçırmanıza Neden Olan 6 Yanlış

    ziyaretçi-kazanmak-için-hamleler

      Blog yazarlığı yapmanın hedefi olabildiğince fazla kişiye ulaşmaktır. Herkes bu amaçla yazmaya başlar ama doğru yollar izlemediğinden ziyaretçilerle arasına set koyabilir. Sayfanızın hitini artırmak için yapmanız gerekenler ayrı bir konu olmakla beraber bu yazıdaki amaç gelen ziyaretçileri kaçırmamak içindir. Çünkü bazen istemeden yanlışlıklar yapabilir ve ziyaretçilerinizi olumsuz düşüncelerle uğurlamak zorunda kalabilirsiniz.

     1)  Yazılarınızın Sorumluluğunu Almalısınız

      Blog sayfanıza içerikler ekledikten sonra gelen yorumlardan sorumlusunuz. Paylaştığınız bilgilerin doğruluğu ve faydası sizi ilgilendirir. Ziyaretçi aklına takılan bir soruyu ilettiğinde veya olumsuz bir görüş bildirdiğinde cevaplamak en önemli göreviniz olmalıdır. Böylece ziyaretçi kendisiyle ilgilenildiğini düşünür ve verdiğiniz cevabın tatmin edici olmasıyla sizi takip eder. Ziyaretçilerin sorunlarıyla ilgilenmemek yapılan en büyük hatalardandır.

     2)  Yanlış Reklam Yerleşimine Dikkat Etmelisiniz

      Blog sayfanızdan ilk beklenti içeriklerin doğru ve güncel olması iken ikinci beklenti de o içeriğin kolay ve hızlı bir şekilde okunabilmesini sağlamaktır. Blog sayfanızdan para kazanabilmek için reklamlar önemlidir ama öncelik her zaman ziyaretçinin konforu olmalıdır. Bu nedenle kararında ve doğru yerlerde reklam kodlarını kullanmanız önemlidir. Google adsense reklam yerleşimi nasıl yapılmalıdır? yazımı da okuyabilirsiniz. Blog sayfanızdan para kazanmak için çok reklam yerleştirmek yerine çok ziyaretçi kazanmayı tercih edin. Siz kendinizi ziyaretçi yerine koyarak kapatmak zorunda kalacağı reklamlar için düşüncelerinizi ele alın. Sayfa hızı ve hemen çıkma oranı için yanlış reklam yerleşimi ziyaretçi kaçırır.

     3)  Üslup ve Yazı Stili Seçimine Özen Göstermelisiniz

      Yazı stili derken verdiğiniz paragraflar, kalın ve italik bölümler, alt başlıklar ve konuyla bütünleşen görsellerden bahsediyorum. Uzun uzun yazılmış ama hiçbir renklendirme, paragraf ve başlıklardan yararlanılmamış bir yazı hayal edin. Okumak için çabalasanızda buna ayıracağınız vakit olmayacağını düşünmeniz an meselesidir. İçerik hazırlarken konusuna göre üslup takınmalı ve kolay okunabilir olması için uğraşmalısınız. Özellikle madde madde sıralama, kısa paragraflar gibi süsleme kısmı çok önemlidir. Ziyaretçi yazı için geldiğinde bilgilere hemen ulaşabilmelidir. Seçtiğiniz yazı stili ve büyüklüğü gibi detaylara dikkat ederek kendi üslubunuzu oluşturmaya çalışın.

     4)  İçerik Hakkında Yanlış Bilgiler Vermemelisiniz

      İçerik hazırladıktan sonra arama motorları için açıklama kısımlarına ilgili cümleler girmelisiniz. Ziyaretçi başlıkla konu arasında uyumsuzluk bulursa blog sayfanızı bir daha ziyaret etmez. Bu nedenle yazı için başlık seçerken ve bunu tanıtırken açıklamalarınıza özen gösterin. Etiketleriniz sadece yazınızla alakalı olmalı ve abartıya kaçılmamalıdır. Blog yazılarını nasıl etiketlemeliyim? Etiket nasıl silinir? yazımı destek almak için okuyabilirsiniz. Tutarlı ve doğru bilgi vermek size olan güveni artırır.

     5)  Gereksiz Eklentilerden Kaçınmalısınız

      Blog sayfanızın iyi göründüğünü düşünerek ve faydalı olacağını hesaba katarak eklediğiniz her eklenti size olumsuz anlamda geri dönüşe neden olur. Blog sayfası veya web sitelerin önem vereceği ilk konu hız açılması gerektiğidir. Bilgileriniz ne kadar harika olsa da hiçbir ziyaretçi 5 saniyeden fazla beklemeyecektir. Ziyaretçilerinizin yarısını sırf bu nedenle kaybettiğinizi düşündüğümüzde diğer konularda dört dörtlük olsanız da istatistik kaybınız kesin olacaktır. Hiçbir zaman içerik oranı kod oranından az olmamalıdır. Ne kadar fazla eklenti o kadar yavaş açılış. Yazılarınızı bölümlere ayırdığınız etiketlerin önemli olanları, popüler yazılar gibi sıralamalar ve sosyal ağlar dışındaki eklentiler gereksiz kalır ve elenmeye tabidir.

      Özellikle pop-up açılan reklam veya bilgilerden kaçınmanızda fayda var. Ziyaretçinin dikkatini dağıtacak ve kapatmak için uğraşırken çıkmak için fırsat kollayacaktır. Bilgileri ve reklamları daha çok gadget alanlarınızda barındırın veya yandan açılarak rahatsız etmeyen kodlar kullanın.

     6)  Bozuk Görüntü ve Uyumsuzluktan Kaçınmalısınız

    Seçtiğiniz tema içeriklerinizle örtüşmeli ve sayfa düzenine özen göstermelisiniz. Yazınıza eklediğiniz bir görsel sidebar alanına taşmamalıdır. Yazılarınızda devamını oku özelliğinden faydalanarak aşağı doğru uzayan ve gezinmesi zor olan yanlışın önüne geçmelisiniz. Blog sayfanız için belirlediğiniz bir kaç renk olmalı ve her bölümde aynı renkleri değerlendirmelisiniz. Gök kuşağı gibi rengarenk bir sayfada uyumsuz bir görüntüye sebep olur ve dikkat dağıtır. Sizi temsil eden renkler seçin ve kullandığınız bölümleri kod büyüklüğüne uygun kullanın. Ne kadar özenli ve düzenli olursanız o kadar olumlu değerlendirilirsiniz.

    Bu yazı Seo Teknikleri ve Blog İpuçları | DHY tarafından yazılmıştır.
    ✔ Bu içeriği beğendiyseniz lütfen paylaşın ⤵

    9 Mart 2018 Cuma

    Blogculuk Serüvenimde Edindiğim 8 Tecrübe

    Bu yazı bir misafir yazıdır ve furkanozden.net'ten Furkan Özden tarafından yazılmıştır. Siz de Blog Hocam'da konuk yazar olmak isterseniz buraya bakabilirsiniz.

    Blog yazmaya başladığımda takvim yaprakları 2009 yılını gösteriyordu. Bloglarla tanışmam ise coğrafya öğretmenimin tahtaya tr.gg üzerinden hazırladığı sitesini yazmasıyla başladı. Onun açtığı siteyi incelerken hemen kendime de açtım. Düzenlemeye açık bir sistem olduğu için biraz html ve css de öğrendim ve amacım bildiklerimi başka insanlara aktarmak oldu. İlk başlarda kod bilgisi üzerine paylaşım yaparken sınıfta tuttuğum notları da paylaşmaya başladım. Ardından bu paylaşımlar kendiliğinden azalıp yerini yazarken mutlu hissettiğim film, oyun incelemeleri, beğendiğim yabancı dilde yazılan yazıların çevirisi ve birkaç ürün incelemesine bıraktı.



    İşte bu süreçte oldukça fazla hata yaptım. Bu hatalar sayesinde bloğumun gidişatı şekillendi. Bazı hataları düzeltmem çok zamanımı almış olsa da bu yazıyı yazarken geçmiş olan 9 yıllık blogculuk serüvenimde oldukça çok tecrübe edindim. İşte o tecrübelerden derlediğim 8 madde:


    1 - Karar Verin

    karar

    Burada vurguladığım yer aslında blog açmaya "karar" verdikten sonraki aşama. Acaba doğru karar verdiniz mi? Sizi blog yazmaya iten şey ne oldu? Blog yazarak ne yapmaya çalışacaksınız? Bu ve buna benzer sorular blogculuk serüveninize -eğer başlarsa- yön verecek kilit sorulardan sadece birkaç tanesi. Girişte kısa bir şekilde özetlediğim blogculuk serüvenimde benim karar verme aşamam sadece yeşil tahtadaki bir internet sitesi adresi olmuştu. Bu yazdığım sorulara verilmiş en basit cevaplardan biri olabilir. Ancak bu adımda hata mı ettim yoksa doğru karar mı verdim, emin değilim.


    2 - Amacınızı Seçin

    amaç

    Benim amacım bildiklerimi diğer insanlarla paylaşmaktı. Blog yazdığım süreç içerisinde bu amacım belki başka yerlere kaydı. Belki biraz esnedi sündü ama şu an için belki de paylaşmak istediklerimi paylaşmak gibi bir amaca dönüştü. Dediğim gibi yazarken kendinizi mutlu hissediyorsanız belki de amacın bir önemi yoktur. Ama 'Rotası belli olmayan gemiye hiçbir rüzgar yardım edemez.' diye de bir söz vardır. Amacınızın olması olmamasından iyidir sonuçta, değil mi?


    3 - Hitap Tarzınızı Belirleyin

    tarz

    Ünlü mutasavvıf Mevlana'nın şöyle bir sözü vardır: 'Ya olduğun gibi görün ya da göründüğün gibi ol.' Bu maddenin özeti aslında budur. Yazdığınız bloğa göre belirleyebileceğiniz hitap şeklinizi kendi isteğinize göre de belirleyebilirsiniz. Örneğin ben ilk başlarda çok sık olmasa da 'smiley' kullanıyordum. Şu an hem satır aralarını düzensizleştirdiğinden hem de kendimi sözcüklerle ifade edemeyecek kadar aciz olduğumu düşündürdüğünden dolayı kullanmayı bıraktım. Bu sayede duygularımı yazıya dökerken oldukça mesafe katetmeye başladım. Kurduğum cümleler uzadı, anlatım bozuklukları artmaya başladı bu sayede anlatım bozukluğu olmayan uzun cümleler kurmayı öğrendim. Bunlar sadece hitap şeklimi şekillendirirken edindiğim tecrübelerdi.


    4 - "Okuyucu" Kitlesi Kazanın

    okur

    Günümüzde -abartmak gibi olmasın ama- adeta bir altın kadar değerli olan bu kavram gün geçtikçe azalsa da asla önemini yitirmeyecektir. Arkadaş çevremize sorsak kaç kişiden bir bloğu düzenli olarak takip ettiğine dair olumlu yorumlar alırız? Bir elin parmaklarını geçer mi? İşte böylesi bir dönemde sadık okuyucu kitlesi kazanmak çok önemli. Burada iş elbette bloğu yazan kişi de veya ekipte bitiyor. Özeleştiri yapmak gerekirse kendi yazdığım blogda pek fazla kişisel hayatıma yer vermiyorum. Dediğim gibi yazarken mutlu hissettiğim ve paylaşmayı istediğim şeyleri paylaştığımdan dolayı belki bir okuyucu kitlem yoktur. Ancak çeşitli yerlerden gelen ziyaretçilerin ayrılmadan önce attıkları yorum da yeterince iyi hissettirmiyor değil. Bu kitleyi kazanmak için biraz da uğraş vermek gerekiyor. Adeta kendi reklamınızı yapmalısınız yani. Sosyal medyayı aktif kullanıyorsanız birkaç pazarlama tekniği biliyorsunuzdur. Tabir belki biraz fazla uçuk olacak ama birçok makaleye konu olan ve iş hayatında oldukça önem arz eden 'Kendini Pazarlama' denen bir konu mevcut. Bu üstünde ayrıca durulacak bambaşka bir konu olduğu için araştırmayı size bırakıyorum.




    5 - Yakın ve Uzak Hedefleriniz Olsun

    hedef

    Yaptığım en önemli hatalardan biri de buydu. İlk zamanlarda yazı yazarken o an ne yazacaksam onu yazdım. Sonrasını düşünmedim. Yaşımın bulunduğu dönemden de olsa gerek. O sırada adeta sadece ziyaretçi çekmek için içerik yazdım. Konularını tahmin edersiniz... Şimdi onlara değinmiyorum. İşte o yazdığım yazılar 2012 yılında adsense hesabımın kapatılmasına, daha kötüsü domainin engellenmesine neden oldu ve alternatif reklam çözümleri aramaya başladım. İlerleyen yıllarda blog bir sürü kırık link barındıran yazılarla dolmuş oldu. 2014'te 'her hafta en az bir yazı kuralı' sayesinde üretkenliğimi artırmaya başladım. Bu sırada bloğum artık blogspotun ücretsiz sunucularında değil kendi kiraladığım bir sunucuda barınıyor ve kendime ait bir domainim vardı. Dolayısıyla az da olsa para gerekliydi ve bunun için en iyi yol yine Google Adsense idi. Emin olun çok araştırdım. Çok şey denedim. Dönüp dolaşıp aynı yere geldim. İşte bunun için de hesap engelimi kaldırmam gerekiyordu. Hesap engelini Tarkan'ın 'Şımarık' adlı şarkısından esinlenerek tatlı dille aştım. Domain engeli halen mevcut olduğundan yine de reklam barındıramıyordum. Yıllar önce sadece ziyaretçi ve hit amacıyla yazdığım o yazılar var ya, işte o yazıları yaklaşık 2000 yazının içinden bulup sildim ya da düzenledim. İşte bunların nedeni blog yazmaya başladığımda kendime yakın ve uzak hedef belirlemediğimden oldu. Şimdilik tek bir hedefim var. Dediğim gibi 'Her hafta en az 1 yazı'. Bunu da sağolsun Barış Özcan'ın Zinciri Kırma adlı videosunu izledikten sonra belirledim. Umarım benim bu yazım da birileri için rehber olur, gemisine rüzgar olur.


    6 - Tasarım

    eski blog teması

    Tasarım blogculuğa yeni başlayan biri için ya çok önemsizdir ya da çok önemlidir. Bunun ortası yoktur bana göre. Ben ilk blog yazmaya başladığım zamanlarda içerik üretmekten çok blog tasarımını kurcalayıp dururdum. Bunun yüzünden Blogger Smash Template adında bir temayı kurcalaya kurcalaya bambaşka bir hale getirdim. Çok isteyen olunca da Blogger Bayram Şekeri Teması diye paylaştım. Ancak tasarımın ilerleyen yıllarda başıma açtığı en büyük sorunlardan biri de tema veya sistem değiştirdiğimde sağa sola kayan düzenli olmayan bir blog tasarımıyla karşı karşıya kalmam oldu. Hiç unutmam bloğum blogspot üzerindeyken yazı alanı genişliği 544px olduğu için görselleri ve eklediğim videoları manuel olarak 544px genişliğe ayarlamıştım. Halbuki bulunduğu alan içerisinde en geniş halini alacak kodu yazsam tertemiz olacaktı.

    yeni blog teması


    Wordpress'e geçip haliyle tema da değiştiği için bazı yazılarımda hala sola dayalı 544px genişliğinde bir görsel ve yanında kalan boşluğa sıkışmış bir miktar yazı bulunuyor. Zaman buldukça bunları da düzenliyorum. Ancak Blogspottayken tema değiştirmek istediğim halde değiştiremememin nedeni görselleri manuel ayarlamamdı. Yine Wordpress'e geçtiğimde aynı temanın Wordpress'e uyarlanmış halini arayıp onunla yola devam etmek istemem de görselleri 544px genişliğe sabitlememdi. Demem o ki yazılarınızı yazarken ileriyi de düşünün. Burada görsel sadece bir örnek. Yazı içerisinde kullandığınız çeşitli kodlar, temaya veya eklentiye bağlı olan ve tema değiştiğinde ya da eklenti kaldırıldığında geçerliliğini yitirecek olan kodlar. Bütün bunları düşünmelisiniz.


    7 - Gelir Endişesi

    gelir

    Bir yerlerden denk gelip tanıdığı, eşi dostu blog yazanların blog yazma hevesiyle yanıp tutuşup sordukları ilk soruyla yaşadıkları durumdur. Amacınızı belirlerken bu endişeniz yoksa ilerde çeşitli ihtiyaçlardan dolayı bu endişeye kapılabilirsiniz. Buradaki kırmızı çizgi ise blog tasarımını reklamlarla, özellikle pop-up reklamlarla dolup taşırmadan ayarında göz zevkini bozmayacak şekilde reklam yerleştirmektir. Eğer ilk başlarda benim gibi içerik üretirseniz -ne kadar içerik üretmek denirse?- bir kere Google Adsense'i unutmanız gerekir. Kalan firmalar ya çok açgözlü ya da Türkiyeden gelen ziyaretçiler için çok az ödeme yapan reklamlardır. Diğer türleri boşverin. Yaptığınız işi severek yaparsanız merak etmeyin sponsorlar sizi bulur. Amatör blogcunun ilk cep harçlığını o sponsorlar verir. Yani benim öyle oldu. Google kadar katı kuralları olmayan kişiler veya firmalardan birçok sponsor yazı teklifi aldım. Bu durum biraz olsa da yazı yazma şevkimi artırmadı değil. Google Adsense reklamlarından sonra herhangi bir gelir endişem kalmadı zaten. Çünkü sponsor reklamlar bir geldi mi elleri dolu gelirken Google Adsense damlaya damlaya gölü doldurmaya çalışıyor. Bu da size az da olsa blogdan para kazanma hissi veriyor ki bu muhteşem bir şey. Üstelik bu geliriniz arttığında belki de blogculuğu asıl işiniz olarak yapmaya başlarsınız belli mi olur? Pollyannacılığın lüzumu yok demeyin. Artık yeni meslek çeşitleri oluşmaya başladı. Sosyal Medya Yazarlığı, İçerik Üreticisi, Hikaye Anlatıcısı, Blog Yazarı gibi... Tabi hobinizi işe çevirmemek isterseniz de bu size kalmış. Üzerinde tartışılabilecek bir konu daha.


    8 - İsim ve Domain Seçimi

    blog ismi

    Bu maddeyi bilerek en sona bıraktım. Çünkü bu şeye benziyor; bir yazı yazdıktan sonra başlık atmaya. Hani ilk okulda kompozisyon ödevi almıştık ya. İşte orada öğretmenimiz ne demişti? 'Başlığı yazıyı yazdıktan sonra yazın.' Blog açarken de durum benzerdir. Üstteki 7 maddeyi kafanızda bitirdikten cevaplandırdıktan sonra sıra bloğun ismini ve domainini seçmeye gelir. Bu aşamada iki türlü seçenek var diyebilirim. İsminiz ve soyisminiz ya da hayal gücünüzün oluşturacağı fantastik o 'isim'. Tercih sizin. Genel isimlerle yükselen siteler ve bloglar olduğu gibi isim ve soyisim ile yükselen ve hatta sizin de takip ettiğiniz birçok blog var. Bazılarına blog denmez ama konumuz domain ve isim seçimi olduğu için örnek yerinde oldu bence.


    Umarım bu yazım çoğu blogcu arkadaşıma rehber olur ve benim düştüğüm hatalara düşmemelerini sağlar. Sorularınız veya önerileriniz varsa yorum yapmaktan çekinmeyin. Buralardayım...

    Author Image
    Konuk Yazar: Furkan Özden
    Bilgisayarla 2002 yılında tanıştım. 2009 yılından beri kendi adıma açtığım kişisel blogda film, oyun ve ürün incelemeleri yanında bazı şeyler hakkında rehber niteliğinde içerikler üretiyorum. Hobi olarak motorsporları ve havacılık ile ilgili aktiviteleri takip ediyorum. Bloğuma ulaşmak için bağlantıyı ziyaret edebilirsiniz: Furkan Özden'in Kişisel Blog Sayfası

    7 Mart 2018 Çarşamba

    Blog Yazarlarının Başlıca Sıkıntıları

    blog-yazarları-için-yeni-proje

      Blog yazma macerasına bin bir türlü umutla başlayıp, sonu hüsranla biten birçok blog bulunuyor. Blog yazarlarının devamlılığını sağlayacak, yeni başlayan blogger arkadaşlara örnek teşkil edecek tavsiyelerimizi derledik. Blog yazarlarının karşılaştıkları başlıca sıkıntıları bir araya getirerek, blog yazarlarına farklı bir bakış açısı kazandırmaya çalışıyoruz. 

     1.  Yazamamak 
      Nazım yazılarını kaleme alırken Piraye’nin ruhu duymuyordu. Kimse Nazım’a yaz da demiyordu. Nazım’ın kalemini konuşturan asıl sebep, duygularının ruhuna üflediği ilhamıydı. Ustanın kişisel becerilerini ihmal etmemek gerek fakat asıl olan bütünüyle yaşadığı duygulardı. Duyguların insanda uyandırdıkları hisler elbette çok farklıdır. Her gün üzerinde yürüdüğümüz kaldırımların farkına bile varamazken, Necip Fazıl’ın deyiminden sonra farklı düşüncelere dalmamak imkansız. Belki de Yahya Kemâl’in Yaş Otuz Beş’ini dinledikten sonra yolu yarıladığının farkına varan yüzlerce insan bulunuyor. 

     Demem o ki; nesnel bilgiler veren, öğretici içerikli metin üretmiyorsanız, yaşadığınız duyguyu her hücrenizle hissederek yazın. Bunun sihirli tılsımı sadece ve sadece okumaktır. 

     2.  Okumadan okutamazsınız. 
      Kelimelerle bir kişiyi dünyanın en mutlu insanı yapabilirsiniz. Bir kelime ile bir insanı kahrından öldürebilirsiniz. Yeri gelir bir kelime ile kendinizi darağacında bulabilirsiniz. Bir kelime ile Kral’ı rezil de edebilirsiniz. Kelimeleri kullanma gücünü, onları tanıdıkça, kelime dağarcığını genişlettikçe elde edebilirsiniz. Okumak, insanlığa verilen en kutsal vazifelerin başında gelir. Okutabilmek için bol bol okuyun. 

     3.  İnternet ortamında keşfedilmenin çok zor olması 
      İnternet ortamındaki verilerin sınırı yok desek yeridir. Bilgilerin sürekli güncellenmesi, verilerin kontrol edilemeyecek boyutu, online ortamda bilgi ve iletişim kirliliğine neden olmaktadır. Bu kirliliğin arasında Doğuş Hakan Yılmaz gibi blog yazarlarının seo taktikleriyle keşfedilmek elbette mümkün. Fakat biz her halükarda blog yazarlarının bir araya gelmeleri kanaatindeyiz. 

     4.  İletişimin sekteye uğraması 
      Birçoğumuz çevremizdeki birkaç blog yazarıyla irtibat halindeyiz. Fakat bulunduğumuz mecranın dışındaki çok değerli blog yazarlarının farkında bile değiliz. ‘’Ben beş yıldır blog yazıyorum çevremdekiler bana yeter, daha da fazlasını bilmeme gerek yok’’ düşüncesini aklından geçiren arkadaşlarım dikkatinizi çekerim. Koyunun olmadığı yerde keçiye Abdurrahman Çelebi derler. Ehil insanları tanımak ve çok daha fazla tanınmak için blog yazarlarının bir araya gelmesi gerektiğini düşünüyoruz. 


    blog-world-yazarların-adresi

      Tüm bu sıkıntılardan yola çıkarak blog yazarlarını bir araya getirmek için Blog World’ü kurduk. Sizlerde bu maddelerden en az birine katılıyorsanız, blog yazarlarının sosyal paylaşım ve buluşma noktasına bekleriz. Böylelikle blog okurken, blog yazmayı öğrenecek, ehil kişilerden dersler çıkaracak ve bloglarınız kolaylıkla keşfedilecektir. Üstelik dilediğiniz blog yazarıyla kolaylıkla iletişime geçebileceksiniz. 

     ✔ Bu içeriği beğendiyseniz lütfen paylaşın ⤵
    Bu yazı misafir yazıdır ve Blog World tarafından yazılmıştır. Siz de bu blog sayfasında misafir yazar olmak istiyorsanız buraya tıklayın.

    6 Mart 2018 Salı

    Eski Blog Yazılarını Güncellemenin Önemi

    eski-içeriklerin-güncel-kalması

     İnternet bilginin depolandığı çok büyük bir alan. Her gün milyonlarca veri akışı sağlanarak her şey güncellenir ve yeni bilgiler eklenir. Saatlerce emek verdiğiniz ve tüm detayları ile hazırladığınız çok önemli bir yazı yayımladınız. Bu bilgi internete düştüğü anda eski olmaya mahkum olur. Zaman içinde yaşanan gelişmelere göre güncellenmez ve kaderine terk ederseniz geriye sadece birbirini kovalayan cümleler kalır. Öyle yazılarımız vardır ki bizi bir adım ileri götürür ve iyi istatistikler getirir. Hatta bu türden bir kaç yazı sayesinde tanınır bir sayfa olmaya başlarız. Yazınız eski önemini kaybettiğinde sizinde o yazıya olan ilginiz kaybolmaya başlar. Eğer aldığınız verimi sürekli kılmak istiyorsanız ve güncellemek konusunda fikir almak istiyorsanız okumaya devam edin.

    Yazılarınızın Kıymetini Bilmelisiniz

     Eski yazılarınız ile yeni yazılarınızı kıyasladığınızda hangisi daha önemlidir sizce..Büyük ihtimalle büyük bir heyecanla hazırlıyor olduğunuz yani yazılar dersiniz. Aslında işler hiç sanıldığı gibi değildir. Düşünsenize size ne kadar trafik getireceği belli olmayan bir yazıyı uzun zamandır ne kadar trafik getirdiği belli olan bir yazıya tercih ediyorsunuz.

     Tüm blog yazarları şöyle geçmişe baksalar gelen ziyaretçilerin çoğunun eski yazılardan kaynaklandığını görürler. Eski yazılarınız kıymetlidir. Arşivinizi bir kumbaraya benzetecek olursak biriken para eski yazılar o gün attığınız para yeni yazıları temsil eder. Sizce hangisi daha kıymetli?

     Eski yazılarınızı değerlendirirken dikkat etmeniz gereken ve kendinize sormanız gereken bir kaç soru olabilir. Öncelikle en başarılı olduğunuz yazılar hangileri onu tespit etmelisiniz. Daha sonra google search console veya başka araçlarla insanların neleri aradığını ve hangi kelimelere yoğunluk verdiğini incelemelisiniz. Ziyaretçilerin nasıl geldiğini öğrendiğinizde içeriğinizin ne kadar doyurucu olduğunu şimdiye kadar ki istatistiğinden tespit edebilirsiniz. Daha önce popüler olan veya şimdilerde popüler olabileceğini düşündüğünüz yazılarınız için çalışmalara başlayabilirsiniz. Böylece olası trafik kaybının önüne geçebilirsiniz.

    Arama Motorları Nankördür

     Özellikle Google gibi sıralama yaparken çok önemli algoritmalar kullanan bir sistem için geçerlidir. Kullanıcı deneyimine odaklanan Google en iyi içeriklere ulaşmak için süzgecinden geçirir ve sizi üst sıralara taşır. Yaşadığınız bu gurur bir anda yok olabilir. İçeriğiniz güncel değil ve içindeki bilgiler geçerli değilse google da bunu dikkate alarak sizi alt sıralara gönderecektir. Sıralamada üstlerde kalmak için yeni yazılar daha şanslı olsa da eski yazılarınızı güncel tutarak rekabet etmeye devam edebilirsiniz.

    Eski İçerikleriniz Nasıl Güncel Kalır?

     Eski yazılarınız için her gün yarım saat veya 1 saat vakit ayırarak eski popülaritesini kazandırabilirsiniz. Yapacağınız bir kaç hamle ile sıralamadaki yerinizde iyileştirmeler yapabilirsiniz. Öncelikle değişiklikten korkmayın.
    • Yazınızı paylaşırken verdiğiniz başlık hala dikkat çekiyor mu? Başlığınız güncel değil ve yeterince ilgi uyandırmıyorsa değiştirmelisiniz. Hit kaybı yaşamamak için eski yazı başlığı ile paylaştığınız yazı linkini yenisine yönlendirmeniz gerekir.
    • İçeriğinizi hazırlarken odaklandığınız anahtar kelimeler hala geçerli mi? Değişen konuya göre anahtar kelimelerde farklılıklar olabilir.
    • Her yazıyı güncelledikten sonra yazının sonunda "bu yazı .../.../.... tarihinde güncellenmiştir" gibi ibareler ekleyebilirsiniz. 
    • Özellikle yazı içindeki kırık linkleri kontrol edin. Hala geçerli değilse verdiğiniz bağlantıları değiştirin veya silin. 
    • Her gün yeni şeyler öğrendiğimizden kaynaklanan değişiklikler olabilir. Örneğin; Hazırladığınız görsel o zamanlar için gözünüze hoş gelse de zamanla edindiğiniz tecrübe ile daha iyisini hazırlar hale geldiğinizden yenisi ile değiştirin. 
    • Ben başlık veya yazı içinde bilgi değiştirdiğimde bunun arama sonuçlarına hızlı yansıması için "Google Gibi Getir" yapıyorum. Böylece robotların gelmesini ve yazımı yeni hali ile indekslemesini beklemiyorum. 
    • Devamlı yeni içerikler üreterek diğerlerini eski olarak görmek yerine belli bir kapasiteye ulaştıktan sonra eski yazıların yerini korumasını sağlayın. Yukarıdaki bölümde de söylediğim gibi yeni içerikle ne kazanacağınız belirsizdir ancak daha yararlandığınız yazınız daha kıymetlidir. Uzun vadeli düşündüğünüzde eski yazıları güncel tutmak sizi daha az yoracaktır. 
     İçerik hazırlıyor olmak iyi bir strateji yapmaktan geçer. Eski yazıları ve yeni yazıları değerlendirirken hangi stratejileri uyguladığınız önemlidir. Yazılarınızdan maksimum seviyede yararlanmak istiyorsanız eski yazılarınızı güncel tutmak ve her zaman yakın takipte tutmak zorundasınız. Başarılı bir sayfaya sahip olmak istiyorsak ürettiklerimizi en iyi şekilde sunmalı ve her zaman arkasında olmalıyız.

    Bu yazı Seo Teknikleri ve Blog İpuçları | DHY tarafından yazılmıştır.
    ✔ Bu içeriği beğendiyseniz lütfen paylaşın ⤵

    2 Mart 2018 Cuma

    Google Arama Sonuçlarında Blog Başlığı Farklılığı


     Google arama sonuçlarında blog başlığı farklılığı - Google da blog sayfamızın veya web sitemizin aramasını yaptığımızda başlığının istediğimiz gibi olmadığını görebiliriz. Örneğin; Ben blog başlığımı değiştirerek "Seo Teknikleri ve Blog İpuçları | DHY" şeklinde değiştirdim ama arama yaptığımda "Doğuş Hakan Yılmaz - Blogspot" şeklinde bir başlık görünüyor. Böyle olunca da vermek istediğiniz mesajı tam anlatamıyorsunuz. Bu değişikliğin kaynağı Google gibi görünse de nedeni aslında bizim yaptığımız hatalardır. Sık sık yaptığımız başlık değişikliği nedeniyle Google bu durumu spam olarak algılar ve uygun olan başlığı kendi seçer.

     Blog veya web site fark etmeksizin en iyi sonuçlar için başlıkları Google kendi optimize eder. Eğer hala bu hataya düşmediyseniz neler yaparak başlığınızı kendiniz seçebilirsiniz onu anlatmak istiyorum. Seçtiğiniz başlığın sabit olması gerekirken siz değişikliğe giderseniz Google kendi istediği düzende karar verebilir. Başlığınızı belirlemede Google karar aldığında artık geri dönmesi çok zor olur.

     Arama Sonuçlarında İstediğiniz Blog Başlığı İçin Bunları Uygulayın

     1) Blog sayfanız için başlık mutlaka olsun. Bunun için Ayarlar/ Temel/ Başlık sekmelerinden sayfanızın başlığını belirlemelisiniz. Ya da meta etiketler içine <title>Sayfa Başlığınız</title> Sayfa Başlığı şeklinde bilgi girmelisiniz. Burada önemli nokta iki seçenekten birini kullanın ve başlık için kesin kararınızı verin.

     2) Başlığınızı seçerken sayfanız hakkında ipuçları içermeli. Blog sayfanızın genel konu dağılımına göre seçebilirsiniz. Örneğin; Doğuş Hakan Yılmaz - Kişisel Blog hatalı olur çünkü sayfanın ana teması bu değil. Doğru olan Doğuş Hakan Yılmaz - Seo Teknikleri ve Blog İpuçları olabilir. Buradaki açıklama daha doğru sonuçlar getirir.

     3) Başlık seçerken birbirini tekrar eden kelimelerden ve aralarına virgül koymaktan hemen vazgeçin. Virgül ile ayırarak bilgiler vereceğiniz yer anahtar kelime meta etiketidir. Başlığınızda en iyi açıklamayı seçmeniz gerekir. Bu nedenle spam riski nedeniyle tekrardan ve virgülden uzak durun. "Doğuş Hakan Yılmaz - Blogger, Seo, Blog İpuçları, İnternet" yerine "Doğuş Hakan Yılmaz - Seo ve Blog Makaleleri" gibi bir başlık seçilebilir.

     4) Başlık uzunluğu 60 karaktere kadar uygundur. Eğer domain isminiz tek kelime gibi kısa ise blog başlığınızın yanında domain isminize de yer verebilirsiniz. Ancak daha etkili sonuç için önce blog başlığı sonra domain adınızı vermenizi tavsiye ederim. "Seo Teknikleri ve Blog İpuçları - Doğuş Hakan Yılmaz" gibi. Eğer uzun domain adınız varsa başlığınızı kısa tutun veya domain adresinizi eklemeyin. Karakter sayısı arttıkça Google karar verme hakkına sahip oluyor.

     Blog başlığınız sizi temsil eden ziyaretçilere blog hakkında bilgiler veren ilk yerdir. Buraya yeterli özeni göstermediğinizde istemediğiniz sonuçlarla karşılaşabiliyorsunuz. Başlık konusunda kararsız kalarak sık değişikliğe gittiğinizde hem dizine eklenen yazılarınız hem de başlığınız altında verilen kısa yol şeklindeki sayfalarınız etkilenir.

     ✔ Bu içeriği beğendiyseniz lütfen paylaşın ⤵