Bu yazı bir misafir yazıdır ve yasam.io’dan Sergen Özeşer tarafından Blog Hocam için yazılmıştır.
Günümüzde artık birçok kişinin kendi blogu var ve bu bloglar kişilerin hedeflenen kitleye ulaşması açısından oldukça önemli bir adım. Okurlarınızı arttırmanın ve yayımlarınızın verimliliğini en üst düzeye çıkarmanın birçok yolu vardır. Ben de bu yüzden yeni başlayanlar için 20 ipucu içeren bir liste hazırladım:
1- Yeniliklere sırtınızı dönmeyin
Çıktığınız bu yol uzun bir yol ve bu yolda ilerledikçe yeni şeyler öğrenmeye devam edeceksiniz. Yazdığınız her içerik, okuduğunuz her yorum yeni bir şeyler öğrenmeniz için basamaktır. Bu yüzden her konu hakkında makaleler okuyun, gelen yorumları ve eleştirileri görmezden gelmeyin ve zihninizi sürekli açık tutarak kendinizi geliştirmeye odaklanın.
2- Kendiniz olun
Çoğu yeni başlayan blogger bu hataya düşer. Yayımladıkları içeriklerinde aslında olmadıkları kişiler gibi davranmaya çalışırlar fakat bu büyük bir hatadır. Eğer belli bir kitleye hitap edecekseniz, okurlarınızın sizin tarzınızı sevmesi gereklidir. Bu yüzden konuşma dilinizi, yazma dilinize entegre edin ve ziyaretçileriniz içeriklerinizi okurken sizin sesinizi duyabilsinler. Bu hem samimi bir ortam yaratmak için hem de kendi kitlenizi oluşturmanız açısından bu kriter oldukça önemlidir.
3- Yazmaktan zevk aldığınız konuları belirleyin
Her konu hakkında yazmanız, geniş bir kategori kısmına sahip olmanız ne kadar önemliyse, yazmaktan zevk aldığınız ve gerçekten hâkim olduğunuz konular hakkında içerik üretmeniz de o kadar önemlidir. Ana hedeflerinizi belirleyin, blogunuzun çıkış noktasını seçin ve o yoldan devam edin.
4- İlgi çekici olun
İlgi çekici olmanın ilk önemli kuralı önceden tahmin edilemez olmaktır. Okurlarınızı şaşırtmanız, blogunuzun geleceği ve devamlılığı açısından önemli bir unsurdur. Önceden kestirilebilir, klişeleşmiş içerik üretmekten kaçınmanız gerekir. Bloggerlık bir okyanus ise, suyun üstünde yüzmek sizi bir yere götürmez. Derin bir nefes alıp suyun derinliklerine dalmanız ve daha önce fark edilmemiş yeni ve ilgi çekici şeyler bulmanız gereklidir.
5- Özgün olun
Günümüzde benzersiz ve daha önce bahsedilmemiş konular bulup, onlardan bahsetmenin ne kadar zor bir şey olduğunun farkındayım. O yüzden, konunuz benzersiz olmasa bile benzersiz sunmanız sizi yukarılara taşıyacak olan bir diğer anahtardır. Bahsettiğiniz konu daha önce birçok blogger tarafından ele alındıysa bile, arkanıza yaslanın ve farklı açılardan düşünmeye çalışın. Konunun gün yüzüne çıkmamış taraflarını okurlarınıza gösterin. Kısacası; söyleyecek yeni bir şey bulamadıysanız, onu söylemenin farklı bir yolunu bulmalısınız.
6- Kanıtlar sunun
Eğer bir iddiada bulunacaksanız, mutlaka elinizde iddia ettiğiniz konu hakkında kanıtlar da bulundurun. İnternet ortamında karşılaştığımız her şey doğru olmayabiliyor ve bu durum süre gelen zaman içinde okuyucuları tedirgin edebiliyor. Bu durumun önüne geçmeniz için güvenilir olmanız ve bunu okuyucularınıza yansıtmanız gerekiyor. Bunu yapmanın en basit yolu da iddialarınızın arkasını dolduran kanıtlar sunmak. Unutmayın, içerikleriniz ne kadar güvenilir olursa, bir kitle edinmeniz de o kadar kolay olacaktır.
7- Gündemde olan konular hakkında yazın
Güncel olaylarla ve yakın zamanda sosyal medyayı sallamış konularla fazla gecikmeden bağlantı kurun. Bu durum, ziyaretçilerinizi blogunuza çekmenin basit ve etkili bir yoludur ve aynı zamanda blogunuzu güncel tutmak için iyi bir fırsattır.
8- Sık sık yazın
İçeriklerinizi illa belirli bir program dâhilinde yazmanız gerekmez, ancak okurlarınızın akıllarında kalmanız için düzenli olarak yazmak önemlidir. Blogunuzun odağına bağlı olarak, haftada iki veya üç kez, hatta mümkünse her gün içerik yayımlamalısınız. Ayrıca, yazdıklarınız da tutarlı olmak, yani kendinizle çelişmemek çok önemlidir.
9- Sürekli okuyun
Her gün yeni bir blog keşfetmeye çalışın. Diğer blog yazarlarının kullandığı, sizin de işinize yarayacak olan araçları bulun ve not alın. Rakip bloglar sizin de bahsetmeyi düşündüğünüz konu hakkında ne gibi yorumlarda bulunmuş, bir göz atın. Her zaman sevdiğiniz konular hakkında yazamazsınız, bu yüzden ilgi alanınıza girmese bile sevmediğiniz konular hakkında da yazmak için okumanız ve bir fikir sahibi olmanız gerekmektedir.
10- Mesajlarınızı erişilebilir hale getirin
Yazdığınız içerikler arttıkça, geride kalan içeriklerinizin önemini yitirdiğini düşünmemelisiniz. Eğer bir kitleye hitap etmeye başladıysanız, okurlarınız içeriklerinizi sevdi demektir. Bunun için daha önceden yazmış olduğunuz içerikleri de okuyucularınıza ulaştırın veya okuyucularınızın o içeriklerinize ulaşmasını kolaylaştırın. Başka bir deyişle, potansiyel okuyucularınızdan hiç birini yabancılaştırmamaya çalışın.
11- Resimler ve videolar ekleyin
İnsanlar genelde uzun yazılar okumaktansa, onları eğlendiren resimlere bakmayı veya hakkında yazı yazacağınız bir konuyu anlatan videoları izlemeyi tercih ederler. Bu durum size bir fırsat yaratabilir. Özgün ve eğlenceli resimlerle birlikte, kendi çekeceğiniz videolar da yayımlayın. Emin olun yararını göreceksiniz.
12- İçeriklerinizin uzunluğuna dikkat edin
Yayınlarınızın Google gibi bir arama motoru tarafından tanınması için genellikle yaklaşık 300 kelimeyi geçmesi gerekir. SEO açısından bakıldığında bunun aklınızın bir köşesinde daima kalması oldukça önemlidir. Bunun yanında, içeriklerinizin uzunluğunu okuyucularınızın zevkine ve türüne göre de ayarlayabilmelisiniz. Okuyucularınızın dilinden anlamalı, dikkat sürelerini göz önünde bulundurmalı ve içerik konularınızı da bu kıstasa göre ayarlamanızı öneririm.
13- Risk alın
Yeni fikirler keşfetmekten korkmayın. Yeni fikirler, yeni akımlar ve okuyucularınızın dikkatini çekebilecek, aynı zaman da blogunuzu monotonluktan kurtaracak içerikler yazmaktan çekinmeyin. Bu durum, blogunuzu tekdüzelikten kurtarır ve yeni okuyucular kazanmanıza da yardımcı olur.
14- Sınırlarınızı bilin
Kendinizi tanımanız, hangi durumlarda ne yapabileceğinizi bilmeniz ve nerede durmanız gerektiği hakkında fikir sahibi olmanız çok önemlidir. Başta da bahsettiğim gibi uzun bir yola çıktınız ve bu yolda öğreneceğiniz daha sayısız şey var. Ancak bir durum sizi rahatsız ediyorsa, belki de bir sebebi vardır, üstelemeyin.
15- Uygun etiketler kullanın
İçeriklerinizde kullanacağınız etiketler blogunuza trafik sağlamanız için önemli bir etkendir ve bu etiketlerin doğru ve yerinde kullanılması sizin ve blogunuzun geleceği açısından dikkat etmeniz gereken konular arasındadır.
16- Kendinizi tanıtmaya gayret edin
Erişiminizi en üst seviyeye çıkarmak için ve kitlenizi büyütmek için çalışmalarınızı mevcut tüm sosyal medya platformlarında paylaşın. Kişisel gelişim ve kendinizi tanıma hakkında araştırmalar yapın. Kuracağınız ikili ilişkiler de blogunuz için doğrudan olmasa da dolaylı yoldan büyük yararlar sağlayacağı için diğer bloggerların da çalışmalarını paylaşın, güzel geri dönüşler alabilir ve arada bir ilişki kurabilirseniz karşılıklı fayda konusunda ilerleme kaydedersiniz.
17- İçeriklerinizi düzenleyin
Mevcut veya potansiyel okurlarınız için en önemli kriterlerden biri içerik düzeninizdir. Yayınlarınız da yapacağınız yazım hataları, hatalı veya gereksiz kelime kullanımı trafiğinizi engelleyebilir ve ziyaretçileriniz ile aranızın açılmasına neden olabilir. Bu yüzden, içeriklerinizi yayınlamadan önce dikkatli bir şekilde gözden geçirin ve hataları düzeltin.
18- Kalite sayılardan daha önemlidir
Ne kadar fazla içeriğiniz varsa arama motorları tarafından tanınma ve tanıtılma şansınız o kadar yüksektir. Ancak bu hazır olmayan veya kalitesinden emin olmadığınız bir içeriği sırf yayınlamış olmak için yayınlamanız gerektiği anlamına gelmez. Kalitesiz, okurlarınıza bir şeyler katmayan içerikler blogunuzun potansiyel ziyaretçi sayısını azalttığı gibi hatalı ve tam anlamıyla bitememiş içerikler arama motorları tarafından da pek sevilmez. Bu yüzden “Kalite>Miktar”.
19- Geribildirimlere önem verin
Yorumlara izin verin ve okurlarınızın içerikleriniz hakkında beyan ettikleri fikirleri inceleyin. Belki de sizin bilmediğiniz bir şeyler biliyorlardır veya bir hatanızı düzeltmenize yardımcı olacaklardır. Gelen yorumlara mümkün olduğunca yanıt vermeye çalışın. Karşılıklı diyalog önemlidir, okurlarınızla aranızda bağ oluşmasında ciddi rol oynar.
20- Listeler oluşturun
İnsanlar blogunuzdaki yazıların başlıklarında bir sayı gördükleri zaman merak ederler ve yazının içeriğini okumak isterler. Bu yüzden okurlarınızda merak uyandıracak listeler oluşturun ve içeriklerinizin başlıklarında bahsettiğiniz listeye ait rakımları kullanın. Örneğin; “Bir bloggerda olması gereken 7 özellik” Umarım çıktığınız bu yolda hayalleriniz peşi sıra gerçekleşir ve dilediğiniz başarılara hızlı bir şekilde ulaşırsınız. Unutmayın çıktığınız bu yol uzun bir yol ve bu yolda en çok ihtiyacınız olacak şey sabırdır. İyi şanslar!
Yazar Hakkında: Yaşam
31 Mayıs 2017 Çarşamba
28 Mayıs 2017 Pazar
Blogger İçin Site Haritası Ekleme Nasıl Yapılır? Sınırı Var Mıdır?
![]() |
Site Haritası Ekleme Sınırı |
Ne kadar biliniyor emin değilim ama Blogger altyapılı blogspot bloglar için site haritası işlemi 20 sayfa ve 3000 url ile sınırlı. Yani bu sınırı aştığınızda yazılar dizine eklenemiyor. Her sayfa da 150 url barındırdığından toplamda 20 sayfa yani 20x150=3000 url sınırı ile karşılaşıyorsunuz. Google Search Console ile gönderdiğimiz url'ler 3000 ile sınırlı ve bu aşamaya kadar başarılı ve sıralı şekilde site haritalarınız eklenmeye devam eder. Buraya kadar her şey normal ama bu sınırı aşmak için neler yapılabilir? Öncelikle Google Search Console ayarları yazımı okuyarak site haritası ekleme gibi detayları incelemenizi tavsiye ederim. Yeni başlayanlar ve 3000 url hedefine uzak olanlar için şimdilik sorun yok gibi görünüyor ama işin mantığını bilmek search console ayarlarını iyi kullanmak gerekiyor.
Google yazıları dizine eklerken vermiş olduğunuz bağlantıları 150'şer olarak sayfalara ayırır. Sistemli şekilde otomatik olarak kendisi sayfa oluşturur. Yani 150 url için /sitemap.xml?page=1 sayfasını ve 151. bağlantı gönderildiğinde /sitemap.xml?page=2 sayfasını oluşturmaya devam eder. Bu şekilde oluşturulan sayfalar /sitemap.xml?page=20'de son bulur.
Aynı şekilde başka bir örnek vermek gerekirse 1000 adet url gönderdiniz ve oluşturulan sayfa sayısı şu şekilde olacak. Her sayfada 150 url barındırıldığından toplam 7 sayfanız eklenmiş görünür. (1000/150=7 sayfa) Blogger servisinin basit ve kolay kullanımı olduğundan yapmanız gereken tek şey aslında aşağıdaki resimdeki gibi site haritanızı göndermek.
3000 url sayısını yakalamak bloglar için uzun yıllar demektir. Bu aşamaya kadar her şey otomatik ilerlerken bir şekilde url sayısı 3000'i geçen bloglar veya siteler için google 20 sayfadan sonrasını dizine eklemez. Fazladan sayfaları dizine eklemek için manuel işlem yapılarak web yöneticisine eklenmelidir. Varsayalım ki 3300 yazıya ulaştınız ve google web yöneticisine gönderdiniz. İlk 20 sayfa zaten otomatik eklenmişti şimdi manuel olarak kendimiz eklemeye devam ediyoruz. (3300/150=22 sayfa)
http://dogushakanyilmaz.blogspot.com/sitemap.xml?page1Bu şekilde elle kendiniz site haritası sayfası oluşturarak gönderdiğiniz url'lerin
http://dogushakanyilmaz.blogspot.com/sitemap.xml?page2
http://dogushakanyilmaz.blogspot.com/sitemap.xml?page3
.
.
.
http://dogushakanyilmaz.blogspot.com/sitemap.xml?page21
http://dogushakanyilmaz.blogspot.com/sitemap.xml?page22
http://dogushakanyilmaz.blogspot.com/sitemap.xml?page23
dizine eklenmesini sağlayabilirsiniz. Bu seviye de blog adresine sahip olan birisi var
mı bilmiyorum ama umarım bir gün bizler de bu seviyede url sayısına ulaşırız. Yapılması
gereken bu kadar basit olmasına rağmen blogger site haritası sınırsız değildir. Aynı şekilde blogger
için oluşturduğunuz sabit sayfaları da dizine ekleyebiliyorsunuz. Sabit sayfalarınızı dizine eklemek
için buradaki yazımı okuyabilirsiniz.
✔ Bu içeriği beğendiyseniz lütfen paylaşın ⤵
26 Mayıs 2017 Cuma
Blogger E-posta Abonelik Eklentileri "Kolay Kurulumlu"
Blogger için eposta abone ol eklentisi, sidebar ve yazı altına e-posta abonelik eklentisi, Abonelik eklentisi nasıl eklenir?
Blogger kullanıcıları için hazırlanmış en yeni ve şık e-mail abonelik eklentisi seçeneklerini bu yazıda bulabilirsiniz. Aşağıda kodlarını vereceğim e-mail abonelik widget örneklerinden istediğinizi kolayca blogunuza ekleyebilirsiniz. Feedburner altyapısı ile gelen ziyaretçileri abone etmeniz çok önemlidir. Her yeni yazınız anında abonelere mail olarak iletilir. Böylece güncel yazılarınız takipçileriniz tarafından daha fazla okunur. Aynı şekilde beğendiğiniz blogları bu formlar aracılığı ile sizde takip edebilirsiniz. Daha önce yazılmış bu tür eklentiler mevcut ama vereceğim bu e-posta eklentileri blog sayfanız daha şık bir görüntüye kavuşacak.
Buradaki eklentiler veya diğer abonelik formları için Feedburner kullanıcı isminiz gerekeceğinden nereden öğreneceğinizi bilmiyorsanız aşağıdaki resimden faydalanabilirsiniz.
1)
Bu form ile sosyal medya hesaplarınızı da aynı gösterebilirsiniz. Renkli logolar kullanılması formun görüntüsüne olumlu katkı sağlamış gibi görünüyor. Başlığını ve açıklamasını istediğiniz gibi değiştirebilirsiniz. Hatta kod bilginiz varsa renkleri boyutları gibi ufak değişiklikler yapabilirsiniz. Kırmızı ile renklendirdiğim alanları istediğiniz şekilde değiştirebilirsiniz. Sosyal medya hesaplarınızı kendinize göre düzenlemeyi unutmayın. Blogunuza eklemek için blogger kumanda panelinden Yerleşim- HTML Javascript yolunu izleyerek aşağıdaki kodu ekleyin, gerekli düzenlemeleri yaptıktan sonra kaydedin.
<style> #tblogging-newsletter{ width:290px;background:#2e3639; color:#fff; padding:20px; font-size:14px; margin-bottom:20px; -moz-box-shadow: 2px 2px 2px #000000;-webkit-box-shadow: 5px 5px 5px #000000;box-shadow: 5px 5px 5px #000000;border:double 5px #000000; -moz-border-radius-topleft: 5px; -moz-border-radius-topright:5px; -moz-border-radius-bottomleft:5px; -moz-border-radius-bottomright:5px; -webkit-border-top-left-radius:5px; -webkit-border-top-right-radius:5px; -webkit-border-bottom-left-radius:5px; -webkit-border-bottom-right-radius:5px; border-top-left-radius:5px;border-top-right-radius:5px;border-bottom-left-radius:5px;border-bottom-right-radius:5px;} #tblogging-newsletter .tblogging-title { margin-bottom:10px;margin-top:-10px; } .tblogging-title{margin-left: 8px;font-size:25px; font-weight:bold; border-radius:5px;-webkit-border-radius:5px;-moz-border-radius:5px;padding:1px 8px 2px 8px;text-align:center;border:1px solid #151819;color:#fff;background:#222729;display:inline-block;} #footer-subscribe-btn {width:116px;box-sizing:border-box;-webkit-box-sizing:border-box;-moz-box-sizing:border-box; position:relative;left:135px;} .footer-submit-btn {margin-left:50px;margin-top:-10px;margin-bottom:-50px;border: none;color: #fff;text-transform: uppercase; font-size: 13px;padding: 5px 18px 5px;background: #e93a30;border-radius: 30px;-webkit-border-radius: 30px; -moz-border-radius: 30px;font-weight: bold;-webkit-transition: background .2s linear; -moz-transition: background .2s linear;-ms-transition: background .2s linear;-o-transition: background .2s linear;transition: background .2s linear;cursor: pointer; } .footer-submit-btn:hover { background:#e51111;} #fastsearch ,#footer-subscribe-email{background:#62686b;color:#fff;font-size:14px;border:none; box-sizing:border-box;border-radius:30px;-webkit-border-radius:30px;-moz-border-radius:30px;outline:none;padding:0px 15px; height:30px;box-sizing:border-box;-moz-box-sizing:border-box;-webkit-box-sizing:border-box;} #fastsearch.inactive , #footer-subscribe-email.inactive {color:#b5b7b8;} #footer-subscribe-email {width:100%;} #sb-nl-members-count { font-size:12px; font-weight:bold;text-align:center;width:150px;margin:0 0 -23px 0 ;display:inline-block; </style> <br /> <div id="tblogging-newsletter"> <div class="tblogging-title"> E-Mail Aboneliği</div> <div class="tblogging-nl-text"> <center> Yeni Yazılardan Ücretsiz Haberdar Olun</center> </div> <form action="http://feedburner.google.com/fb/a/mailverify" method="post" onsubmit="window.open('http://feedburner.google.com/fb/a/mailverify?uri=dogushakanyilmaz', 'popupwindow', 'scrollbars=yes,width=550,height=520');return true" target="popupwindow"> <input class="inactive footer-text-field" id="footer-subscribe-email" name="EMAIL" onblur="if(this.value=='')this.value=this.defaultValue;" onfocus="if(this.value==this.defaultValue)this.value='';" type="text" value="E-mail adresiniz" /> <input name="uri" type="hidden" value="seocips" /> <input name="loc" type="hidden" value="en_US" /> <br /> <div id="sb-nl-members-count"> <table border="0"> <tbody> <tr> <td style="padding-right: 4px;"><a href="http://twitter.com/benimdunyam_dhy" target="_blank" title="Follow Me On Twitter"> <img src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiJYn8VUGRB9VGiMklT56ITsihI7FMR2vYOFI2RSdwEsloKSdq-K_rMIvbWC-4ef9Xwi-rlYWQ3nqTOeoAmfLvnLjJpkljXf_lYNu-p-rMQUMg_fOqD9MniifnonCUQ2Z09szF8ff130PQ/s1600/tempat-blogging-twitter-icon.png" style="height: 25px; width: 25px;" /></a> </td> <td style="padding-right: 4px;"><a href="http://feeds.feedburner.com/dogushakanyilmaz" target="_blank" title="Subscribe Via RSS"> <img src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjR_g2E3Z5C1OfTN_U3zGV-WLFOjRsCbp3DRBPIr5G24Pt4lk9wC8U317soRIonwSV9NVDio5NooMJXCcGabHITBQNgEJiL6DsU_xoN1pgtD1oIhi5HHVlZczMpUElBJxZEvJvd7Poe4CQ/s1600/tempat-blogging-rss-icon.png" style="height: 25px; width: 25px;" /></a> </td> <td style="padding-right: 4px;"><a href="http://www.facebook.com/dogushakanyilmaz" target="_blank" title="Find Us On Facebook"> <img src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi0f5GZU_a3lvLeMb3JcQoGwwhgxVLUlKpMe98_fUQIvqz-5dG1T0IF7X8t6B5AZqeudoT7lrkK9XIpnB3p7KraU_IO91335Sfzwu_beuXt4GwO2E8H44mB-CN3alKSFtF-wWwkdpTGNSE/s1600/tempat-blogging-facebook-icon.png" style="height: 25px; width: 25px;" /></a> </td> <td style="padding-right: 4px;"><a href="https://plus.google.com/u/0/+DoğuşHakanYILMAZ" target="_blank" title="Add me on Google+"> <img src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh5PUXHtRb2RH54x96o4dhQNhroUxdsjmAy9jggHwDBwSS1GtaK22qBZeTUEdZvgO477uB3Qs514Ar8Tr0Zv3ZjVPwXV5GbZgMYsDzUZ7ml7yRPErrb6SVY9nBMc8HUqEoMaEqm8jjKe0E/s1600/tempat-blogging-google-icon.png" style="height: 25px; width: 25px;" /></a> </td> <td style="padding-right: 4px;"><a href="http://youtube.com/UserId" target="_blank" title="youtubr subscribe"> <img src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiYW7sqkzddR4TJsi880HLNevPjuhlYir1iWgsQozcrSsDTNxrZP-kNASfoRZO6t7tpXPyTbuigDC93SY__12bVSqN0_tbgfLwZR8lU2CXYENjR8D_VJFTnWJPEIzsy1NtbToeE0iU2JNg/s1600/tempat-blogging-youtube-icon.png" style="height: 25px; width: 25px;" /></a> </td></tr> </tbody></table> </div> <input class="footer-submit-btn" id="footer-subscribe-btn" type="submit" value="Abone Ol" /> <div class="clr"> </div> </form> </div>2)
Bu formu ana sayfanız dışında yazılarınızın altında da kullanabilirsiniz. Böylece yazılarınızı okuyan ziyaretçiler için abonelik eklentisini hemen sunmuş olursunuz. Okuduğu yazıyı beğenen bir ziyaretçi muhtemelen abone olmak isteyecektir. Kodu nereye ekleyeceğiniz sorusu için cevap Blogger şablonunuzda Tema kodlarının olduğu alanda <data:post.body/> bu kodu aratın. Belki bir kaç tane aynı kod ile karşılaşabilirsiniz. Burada doğru yeri anlamak için deneme yanılma yolunu veya yazınızın altında paylaş butonları ve benzer yazılar gibi eklentiler varsa yardımcı olabilir. Kodu arattığınız yerde paylaş butonları veya benzer yazılar varsa doğru yer orasıdır. Kodu eklerken diğer kodların başlangıç ve bitiş yerlerini iyi hesaplayın ve işlemi yapmadan önce şablonun yedeğini almayı unutmayın. Kırmızı ile renklendirdiğim alanları kendinize göre uyarlamayı unutmayın.
<section class='newsletter'>✔ Bu içeriği beğendiyseniz lütfen paylaşın ⤵
<h2>
Yeni Yazılardan Haberin Olsun İster misin ?
</h2>
<div id='form-newsletter'>
<div class='social facebook'>
<a href='https://www.facebook.com/dogushakanyilmaz' target='_blank'>
<img src='https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjPNS8eDIHYan_PxgsoOYEx4mjdDbuNJ5pMW3c7no5P74HukM0CzHjpo_dmablst1cBVz3BDaxtujSsMMIc3qa-wFkjCN_g3yBE99hid75tUNOCEsSa-PHqb3HlWHgUMRoOu-hMMduK4GbF/s1600/nl-facebook@2x.png'/>
</a>
<iframe allowtransparency='true' class='social-box fb-like' frameborder='0' scrolling='no' src='//www.facebook.com/plugins/like.php?href=https%3A%2F%2Fwww.facebook.com%2FAllBloggerTricks&width=90&height=21&colorscheme=light&layout=button_count&action=like&show_faces=false&send=false&appId=519648428126767&locale=en_US' style='border: none; height: 21px; overflow: hidden; width: 90px;'>
</iframe>
</div>
<div class='social twitter'>
<a href='https://twitter.com/benimdunyam_dhy' target='_blank'>
<img src='https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiuF3BlWdCnKWBgVzfDZKuy8HQp5EfHt7M2_jlYvBYhjXK9cFftW9ffW3lx6UNnKol-W2R3s8hcyXf-6Y4ClctkY8kNAtyDsO2J1gA0BwzXu5aFkfBte32uXT_MSzy6osENrX4JDyDYUhTz/s1600/nl-twitter@2x.png'/>
</a>
<iframe allowtransparency='true' class='social-box twitter-follow-button twitter-follow-button' data-twttr-rendered='true' frameborder='0' id='twitter-widget-0' scrolling='no' src='http://platform.twitter.com/widgets/follow_button.1399599786.html#_=1399785529920&id=twitter-widget-0&lang=en&screen_name=AllBloggerTrick&show_count=false&show_screen_name=false&size=m' style='height: 20px; width: 60px;' title='Twitter Follow Button'>
</iframe>
<script>
!function(d,s,id){
var js,fjs=d.getElementsByTagName(s)[0],p=/^http:/.test(d.location)?'http':'https';
if(!d.getElementById(id)){
js=d.createElement(s);
js.id=id;
js.src=p+'://platform.twitter.com/widgets.js';fjs.parentNode.insertBefore(js,fjs);}}(document, 'script', 'twitter-wjs');
</script>
</div>
<div class='newsletter-form'>
<fieldset>
<h2>
E-mail adresinizi aşağıdaki kutuya yazın.
</h2>
<div class='fields'>
<form action='http://feedburner.google.com/fb/a/mailverify' method='post' onsubmit='window.openundefined'http://feedburner.google.com/fb/a/mailverify?uri=dogushakanyilmaz', 'popupwindow', 'scrollbars=yes,width=550,height=520');return true' target='popupwindow'>
<input class='email' id='email' name='email' onblur='ifundefinedthis.value=='')this.value=this.defaultValue;' onfocus='ifundefinedthis.value==this.defaultValue)this.value='';' type='text' value='E-mail adresiniz..'/>
<input name='uri' type='hidden' value='dogushakanyilmaz'/>
<input name='loc' type='hidden' value='en_US'/>
<input class='subscribe' name='commit' type='submit' value='Abone Ol'/>
</form>
</div>
</fieldset>
</div>
</div>
</section>
<style>
.newsletter{text-align:center;margin:20px 0;}
.newsletter .social.facebook{background:none repeat scroll 0 0 #3661A0}
.newsletter .social{padding-top:20%;width:20%;float:left;position:relative}
.newsletter #form-newsletter{display:block;width:90%;max-width:900px;min-width:500px;margin:0 auto}
.newsletter:before,.newsletter:after{content:" ";display:table}
.newsletter:after{clear:both}
.newsletter h2{color:#3B434D;font-family:Open Sans,sans-serif;font-size:1.5em;font-weight:300;width:65%;margin:1em auto}
.newsletter .social.twitter{background:none repeat scroll 0 0 #00ACED}
.newsletter .social a{display:block;left:30%;position:absolute;top:20%;width:40%}
.newsletter .social a img{max-width:100%;width:100%;transition: transform 0.3s ease-out 0s}
.newsletter .social a:hover img{transform:scale(1.1)}
.newsletter .social .social-box{bottom:20px;left:50%;position:absolute}
.newsletter .social .social-box.fb-like{margin-left:-45px}
.newsletter .social .social-box.twitter-follow-button{margin-left:-30px}
.newsletter .newsletter-form{background:none repeat scroll 0 0 #1E293B;float:left;padding-top:20%;position:relative;width:60%}
.newsletter .newsletter-form fieldset{height:38px;left:10%;position:absolute;top:10%;width:80%;border:none}
.newsletter .newsletter-form fieldset h2{color:#FFF;font-family:Open Sans, sans-serif;font-weight:300;width:100%;margin:0 0 1.5625em;font-size:16px;}
.newsletter .newsletter-form fieldset .fields{position:relative}
.fields .email{border-radius:10px 0 0 10px;outline:0 none;width:84%;border:0;left:0;position:absolute;padding:10.5px}
.fields .subscribe{background:none repeat scroll 0 0 #F0553B;border:medium none;border-radius:0 10px 10px 0;color:#FFF;right:0;position:absolute;padding:10px;transition:all ease 0.6s;}
.fields .subscribe:hover {background: none repeat scroll 0 0 #161616;}
</style>
<script type='text/JavaScript'>
fontsize = function () {
var abtSubs = $(".newsletter #form-newsletter").width() * 0.025; // 10% of container width
$(".newsletter .newsletter-form fieldset h2").css('font-size', abtSubs);
};
$(window).resize(fontsize);
$(document).ready(fontsize);
</script>
25 Mayıs 2017 Perşembe
Blogger Kalıcı Bağlantı Değiştirme Çözümü
Blogger yazı linkini nasıl değiştirebilirim, Özel permalink ayarları, kalıcı bağlantı ayarları
Blogger kullanan blog yazarları yazı panelinde en önemli olan 3 alanı iyi bilirler. Etiketler, Bağlantılar ve Arama Açıklaması yazı panelini destekleyen en önemli 3 bölümdür. Etiketleri nasıl gireceğinizi ve fazladan etiketleri nasıl sileceğinizi öğrenmek için "Blog yazılarını nasıl etiketlemeliyim? Etiket nasıl silinir?" yazımı okuyabilirsiniz. Ayrıca arama açıklaması için "Blog için gerekli kodlar ve özellikleri nelerdir?" yazımı okuyabilirsiniz. Bu yazıda sıra kalıcı bağlantıları değiştirmeye geldi. Blog için yazı hazırlarken müdahale etmezseniz otomatik olarak kalıcı bağlantı veriliyor ama Türkçe karakter yüzünden hepsi görünmeyebiliyor. Örneğin; bu yazı için otomatik kalıcı bağlantı http://dogushakanyilmaz.blogspot.com/2017/05/blogger-icin-kalc-baglant-nasl.html
şeklinde oluşturuluyor. Gördüğünüz gibi i harfleri eksik ve "değiştirilir" kısmı bağlantı da yok. Bu durumu engellemek için özel kalıcı bağlantı seçeneğini işaretleyerek http://dogushakanyilmaz.blogspot.com/ 2017/05/blogger-icin-kalici-baglanti-nasil-degistirilir.html şeklinde bağlantınızı olması gerektiği gibi düzenleyebilirsiniz.
Bu değiştirilemez kalıcı bağlantıyı yazıyı yayına almadan önce düzenlemelisiniz. Aksi halde değiştiremeyeceğiniz gerçeğini kabullenmelisiniz. Eksik ve yanlış her bağlantı SEO açısından da çok önemlidir. Mümkün olduğunca yaptığımız doğruları çoğaltmak için bu tür detaylara önem vermeliyiz. Her şeyi doğru uygulayıp hala istediğiniz verimi alamıyorsanız biraz daha sabır göstermeniz gerekebilir. Belki haberiniz yoktu belki de fazla önemsemeden yazıları yayınlıyordunuz. Bu yazıyı okuduktan sonra değiştirmek ve düzeltmek istediniz. Blogger imkanlarıyla kalıcı bağlantıyı nasıl değiştirebiliriz?
Blogger Kalıcı Bağlantı Değiştirme
Blogger kullanıcılarının pek kullanmadığı hatta belki de hiç fark etmediği yerden bu sorunu düzeltiyoruz. Bağlantısını değiştirmek istediğiniz daha önce yayınlanmış bir yazınızı seçin ve düzenleye tıklayın.
Yazı alanı açıldığında bağlantılara tıkladığınızda sadece kalıcı bağlantı başlığı altında yazının url adresini görürsünüz. Düzenlemeniz için seçenek verilmez size ama hemen üstünde "Güncelle" butonunun yanında "Taslağa döndür" kısmını göreceksiniz. Buraya tıkladığınızda özel kalıcı bağlantı seçeneğinin geldiğini göreceksiniz. Bu seçeneği işaretleyerek url'nin eksik taraflarını düzenleyebilirsiniz. Yayınla dediğinizde yeni url adresi ile yazınız görüntülenmeye başlanır.
ÖNEMLİ: Burada önemli bir diğer konu da bağlantı adresini değiştirdiğinizde yaşayacağınız hit kaybıdır. Çünkü Google sonuçlarında, sosyal medya hesaplarında ve paylaştığınız diğer sitelerde eski url ile yazıya ulaşılamayacak. Bu da hem ziyaretçi kaybına hem de prestij kaybına neden olur. Bu nedenle eski url'yi düzenlenen yeni url adresine yönlendirmek gerekiyor. Yönlendirme işlemini başlatmak için Ayarlar > Arama tercihleri > Özel yönlendirmeler > Düzenle yolunu takip edin. Yukarıda verdiğim örnekteki url üzerinden göstermek gerekirse aşağıdaki resimdeki gibi işleyin.
Kaynak kısmına eski kalıcı bağlantınızı, hedef kısmına ise yeni kalıcı bağlantınızı ekleyin ve alttaki kalıcı yazan yeri tikleyin. Bu şekilde yönlendirme yaparak yazımıza eski url ile gelmek isteyenler için yeni url yolunu kullanıma açıyoruz. Bu şekilde düzenlemeniz gereken ve ziyaretçisi olan yazınızı yeni haline kavuşturmuş olduk. Artık hitlerinizde herhangi bir sorun yaşamadan kalıcı bağlantı değiştirebilirsiniz.
✔ Bu içeriği beğendiyseniz lütfen paylaşın ⤵
Blog Tanıtımı: Ayhan Korkmaz
Benim okumayı en sevdiğim blog türlerinin başında “kişisel bloglar” geliyor. Gerek blog dünyası hakkında güncel bilgiler edinmek, gerek Blog Hocam’ın içeriğini güncel tutmak için sektörle ilgili onlarca blog takip ediyor, okuyorum. Ama kişisel bloglarda yazılan yazıları okumanın tadı her zaman bir başka oluyor.
Siz de benim gibi kişisel blog okumayı seviyorsanız sizi Ayhan Korkmaz ve kişisel blog sitesi ile tanıştırmak istiyorum.
Ayhan Korkmaz – Kişisel Blog
Wordpress altyapısı kullanılarak oluşturulmuş ve Wohoo teması kullanılmış blogda Ayhan Korkmaz izlediği film ve dizileri, okuduğu kitapları, oynadığı oyunları, iş hayatı ile ilgili deneyimlerini, teknolojik gelişmeleri, blog dünyası ile ilgili bilgilerini ve kişisel hayatından birikimlerini okuyucuları ile paylaşıyor.
2013 senesinden beri blog yazarlığı yapan Ayhan Korkmaz’ın bloguna misafir yazar kabul ettiğini de belirtelim. Kaliteli bir blogda adınızı duyurmak ve backlink kazanmak isterseniz misafir yazar olmayı düşünebilirsiniz.
Kişisel bloglarda insanların kendi deneyimleri paylaşıldığı için bu tür blogları çok değerli buluyorum. Ayhan Korkmaz’ın da kendi deneyimlerini paylaştığı pek çok ilgi çekici yazısı var. Örneğin kullandığı bir telefon ile ilgili yaşadığı problemi anlattığı yazısı çok ilgi görmüş ve 165 yorum almış.
Ayrıca bilgi sahibi olduğu konularda da detaylı ve net yazıları var. Mesela podcast nedir başlıklı yazısında güvenilir kaynaklardan yaptığı araştırmaları kendi deneyimleri ile birleştirerek harika bir içerik çıkarmış ortaya.
Takip etmek için güncel ve kaliteli kişisel blog önerisi isteyenlere http://ayhankorkmaz.net ‘i tavsiye ederim.
Siz de benim gibi kişisel blog okumayı seviyorsanız sizi Ayhan Korkmaz ve kişisel blog sitesi ile tanıştırmak istiyorum.
Ayhan Korkmaz – Kişisel Blog
Wordpress altyapısı kullanılarak oluşturulmuş ve Wohoo teması kullanılmış blogda Ayhan Korkmaz izlediği film ve dizileri, okuduğu kitapları, oynadığı oyunları, iş hayatı ile ilgili deneyimlerini, teknolojik gelişmeleri, blog dünyası ile ilgili bilgilerini ve kişisel hayatından birikimlerini okuyucuları ile paylaşıyor.
2013 senesinden beri blog yazarlığı yapan Ayhan Korkmaz’ın bloguna misafir yazar kabul ettiğini de belirtelim. Kaliteli bir blogda adınızı duyurmak ve backlink kazanmak isterseniz misafir yazar olmayı düşünebilirsiniz.
Kişisel bloglarda insanların kendi deneyimleri paylaşıldığı için bu tür blogları çok değerli buluyorum. Ayhan Korkmaz’ın da kendi deneyimlerini paylaştığı pek çok ilgi çekici yazısı var. Örneğin kullandığı bir telefon ile ilgili yaşadığı problemi anlattığı yazısı çok ilgi görmüş ve 165 yorum almış.
Ayrıca bilgi sahibi olduğu konularda da detaylı ve net yazıları var. Mesela podcast nedir başlıklı yazısında güvenilir kaynaklardan yaptığı araştırmaları kendi deneyimleri ile birleştirerek harika bir içerik çıkarmış ortaya.
Takip etmek için güncel ve kaliteli kişisel blog önerisi isteyenlere http://ayhankorkmaz.net ‘i tavsiye ederim.
22 Mayıs 2017 Pazartesi
Blogger’da AMP Kullanımı
Blogger temaları ile ilgilenenler son zamanlarda bir AMP rüzgarına kapılmış gidiyorlar. Hatta Blog Hocam’ın temasını değiştirmek için çalışmalara bağladığımı duyurduğumda AMP kullanmam konusunda öneriler vs. geldi.
Tema indirme sitelerinde AMP Blogger temaları paylaşılmaya başlandı. Pek çok yerde mevcut Blogger temanızı AMP uyumlu yapmak ile ilgili çeşitli kodlar dolaşıyor. Ben ise Blogger’da AMP kullanımının henüz erken ve gereksiz olduğunu dile getirdim.
AMP hakkında daha fazla bilgi almak istiyorsanız veya Blogger’a AMP uygulamayı düşünüyorsanız gelin size biraz bilgi vereyim:
Öncelikle AMP Nedir?
AMP, Accelerated Mobile Pages kelimelerinin baş harflerinden oluşan bir kısaltmadır ve anlamı Hızlandırılmış Mobil Sayfalar’dır. Google’ın bu AMP projesinin amacı mobil cihazlarda daha çabuk yüklenen, hızlı ve hafif sayfalar oluşturmaktır.
AMP projesi ile ilgili daha fazla bilgiyi buradan alabilirsiniz. Ben AMP’nin ne olduğundan çok Blogger ile olan ilişkisine değinmek istiyorum.
Blogger’da AMP Kullanılabilir Mi?
Yukarıda da belirttiğim gibi AMP kodlarının uygulandığı hazır Blogger temaları mevcut. Örneğin şu sayfada 10 adet ücretsiz AMP uyumlu Blogger temasını inceleyebilirsiniz. Veya mevcut temanıza bir takım kodlar ekleyerek AMP uyumlu bir blog temasına sahip olabilirsiniz.
Fakat şunu belirtmeliyim ki mevcut Blogger temaları AMP HTML etiketlerini desteklemiyor. AMp uyumlu tema yapacağım diye eklenen kodlar ise Blogger’daki bazı önemli XHTML kodlarını kaldırıyor. Bunlar uzun vadede blogunuza zarar verebilir.
AMP Ve Responsive Tema Arasındaki Fark Nedir?
Kısaca özetlemek gerekirse AMP tema, responsive bir temaya bazı özel HTML etiketleri ekleyerek oluşturulur.
Teorik olarak AMP temanın responsive temadan daha hızlı yüklenmesi beklenir. Fakat AMP, stil kodlarının tam olarak kullanılmasına müsaade etmediğinden tasarım ve görünüm olarak daha kötü bir tema ortaya çıkacaktır.
Neden AMP Blogger Temaları Kullanmamalıyız?
Evet AMP temalar daha hızlı yüklenir ve Washington Post ile ilgili yayınlanan bir örnek çalışmada sitenin mobil trafiğinin %23 arttığı belirtilmiş. Fakat Blogger’da, daha doğrusu haber sitesi olmayan sitelerde AMP kullanmanın dezavantajları çok daha fazla:
1. Reklam gelirleriniz düşecektir.
2. JavaScript kullanımına izin verilmediğinden interaktif widget ve eklentilerden faydalanamazsınız.
3. Blogger yorum formunu kullanamazsınız.
4. Yazılarınıza eklediğiniz ve ekleyeceğiniz tüm resimlere ekstra kod eklemek zorunda kalırsınız.
5. Tüm embed kodlarına ekstra kod eklemek zorunda kalırsınız.
6. Standart e-posta abonelik formlarını kullanamazsınız.
Blogger’da AMP’yi Önermiyorum
AMP kullanmak her site için özellikle de bloglar için kesinlikle doğru tercih değil. Hatta AMP kullanan pek çok uluslar arası blog AMP kullanmaktan vazgeçti. Blogger kullanıcıları AMP için bir süre daha bekleyerek Blogger ekibinin bu konuda yapacağı duyurulara ve atacağı adımlara göre hareket etmeli. Şuan için responsive tema kullanmak en doğrusu.
İyi bloglar!!!
Tema indirme sitelerinde AMP Blogger temaları paylaşılmaya başlandı. Pek çok yerde mevcut Blogger temanızı AMP uyumlu yapmak ile ilgili çeşitli kodlar dolaşıyor. Ben ise Blogger’da AMP kullanımının henüz erken ve gereksiz olduğunu dile getirdim.
AMP hakkında daha fazla bilgi almak istiyorsanız veya Blogger’a AMP uygulamayı düşünüyorsanız gelin size biraz bilgi vereyim:
Öncelikle AMP Nedir?
AMP, Accelerated Mobile Pages kelimelerinin baş harflerinden oluşan bir kısaltmadır ve anlamı Hızlandırılmış Mobil Sayfalar’dır. Google’ın bu AMP projesinin amacı mobil cihazlarda daha çabuk yüklenen, hızlı ve hafif sayfalar oluşturmaktır.
AMP projesi ile ilgili daha fazla bilgiyi buradan alabilirsiniz. Ben AMP’nin ne olduğundan çok Blogger ile olan ilişkisine değinmek istiyorum.
Blogger’da AMP Kullanılabilir Mi?
Yukarıda da belirttiğim gibi AMP kodlarının uygulandığı hazır Blogger temaları mevcut. Örneğin şu sayfada 10 adet ücretsiz AMP uyumlu Blogger temasını inceleyebilirsiniz. Veya mevcut temanıza bir takım kodlar ekleyerek AMP uyumlu bir blog temasına sahip olabilirsiniz.
Fakat şunu belirtmeliyim ki mevcut Blogger temaları AMP HTML etiketlerini desteklemiyor. AMp uyumlu tema yapacağım diye eklenen kodlar ise Blogger’daki bazı önemli XHTML kodlarını kaldırıyor. Bunlar uzun vadede blogunuza zarar verebilir.
AMP Ve Responsive Tema Arasındaki Fark Nedir?
Kısaca özetlemek gerekirse AMP tema, responsive bir temaya bazı özel HTML etiketleri ekleyerek oluşturulur.
Teorik olarak AMP temanın responsive temadan daha hızlı yüklenmesi beklenir. Fakat AMP, stil kodlarının tam olarak kullanılmasına müsaade etmediğinden tasarım ve görünüm olarak daha kötü bir tema ortaya çıkacaktır.
Neden AMP Blogger Temaları Kullanmamalıyız?
Evet AMP temalar daha hızlı yüklenir ve Washington Post ile ilgili yayınlanan bir örnek çalışmada sitenin mobil trafiğinin %23 arttığı belirtilmiş. Fakat Blogger’da, daha doğrusu haber sitesi olmayan sitelerde AMP kullanmanın dezavantajları çok daha fazla:
1. Reklam gelirleriniz düşecektir.
2. JavaScript kullanımına izin verilmediğinden interaktif widget ve eklentilerden faydalanamazsınız.
3. Blogger yorum formunu kullanamazsınız.
4. Yazılarınıza eklediğiniz ve ekleyeceğiniz tüm resimlere ekstra kod eklemek zorunda kalırsınız.
5. Tüm embed kodlarına ekstra kod eklemek zorunda kalırsınız.
6. Standart e-posta abonelik formlarını kullanamazsınız.
Blogger’da AMP’yi Önermiyorum
AMP kullanmak her site için özellikle de bloglar için kesinlikle doğru tercih değil. Hatta AMP kullanan pek çok uluslar arası blog AMP kullanmaktan vazgeçti. Blogger kullanıcıları AMP için bir süre daha bekleyerek Blogger ekibinin bu konuda yapacağı duyurulara ve atacağı adımlara göre hareket etmeli. Şuan için responsive tema kullanmak en doğrusu.
İyi bloglar!!!
8 Mayıs 2017 Pazartesi
En Yaygın Kullanılan Blog Konuları
Bu yazı bir misafir yazıdır ve Agalarageldik.com blogunun yazarlarından İkram tarafından Blog Hocam için yazılmıştır...
Birçok blog yazma meraklısının ilk yaşadığı sorunlardan birisi blog açıp yazacak konu bulamamasıdır. Bende düşündüm taşındım ve yeni başlayan bloggerlara bu konuda elimden geldiğince yardım edeyim dedim. Blog açmanın ilk adımı blogunuzun temasına uygun bir isim bulmaktır, genelde bundan sonra konu bulmaya geçilir. Eğer bir isminiz yoksa üzülmeyin ve sabırla üzerinde düşünün. Çünkü blogunuzu akıllara kazıyacak olan ilk şey "temayla uygun" sade ve markalaşması kolay bir isim bulmaktır. Bu konuda örnek olarak bloghocam adresini gösterebiliriz. BlogHocam ismine bakınca blogun ne ile alakalı olduğunu gayet net bir şekilde anlayabiliyorsunuz değil mi? Bu yüzden sizin de yapmanız gereken ilk iş temanıza uygun bir isimle yola çıkmanız diyebilirim. Peki ya hangi alanlarda blog yazılabilir? Blog konuları nelerdir?
Blog denen şey kişisel web arsası olarak tabir edilebilir. Yurt dışında insanlar genel olarak kendi hayatlarını, dertlerini, mutluluklarını ve aile hayatlarını anlatıyorlar. Dedik ya kişisel web arsası diye, burası sizin dilediğiniz şekilde yeşerecek bir arsa, bundan dolayı ona ne ekeceğinize siz karar vermelisiniz. Şimdi bir saniye durun ve sizin elinizde en çok olan ya da bire beş verecek tohumlarınız var mı? Hangi konularda iyisiniz? Hangi iyi olduğunuz konular dış dünyadaki diğer okurların veya bloggerların ilgisini çeker?
Kendimden örnek vereyim ben kişisel bir blogum, öğrenciyim, kitap okumayı, film izlemeyi, yabancı dilleri ve sosyal medya da gezmeyi severim. Klasik bir gencim tam anlamıyla kendimi hakim gördüğüm bir alanım yok. Bu yüzden kişisel blog olma kararı aldım da diyebilirim. Bloghocam'ın sahibi olan Serdar bey de üniversitede mühendislik okuduğu zamanlarda kendi gibi mühendislere yardım etme amacıyla yazmış. Şuan da büyük ölçüde uzun zamanlardan beri kullandığı blogger deneyimleri sayesinde Bloghocam'ı yönetiyor. Ben Bloggerlıktan çok anlamam kod bilgim yok denecek kadar azdır, bu halimle gidip Bloghocam tarzında bir blog açsaydım blog yazmak bana bir hobi değil meziyet olurdu.
Yani anlayacağınız üzere kendinizi hangi alanda daha rahat yazabilecek vaziyette görüyorsanız o konuda yazmanız sizin iyiliğinize olacaktır. Çünkü şunu unutmamak gerekiyor ki blogunuzun tanınması bir anda olmayacak hatta belki 50 60 yazıdan sonra olacaktır. Sürekli bıkmadan yazı yazmanız ve aynı zamanda bu yazılarda samimiyetinizi ve bilginizi konuşturmanız gerekecektir.
Belli başlı blog konuları olarak şunları sıralayabiliriz:
Blogger ve Web tasarım hakkında bilgi veren bloglar: Bu tarz bloglar aynı şuan içinde bulunduğunuz Bloghocam gibi bloggerlara yardım etme amacı taşıyan bloglardır. Tam emin olmamakla beraber her bloggerin belli bir döneminde çokça ziyaret ettiği bloglar olmasını göz önünde bulundurursak organik ziyareti (yani googledan aramayla bulan ziyaretçileri) bol olan blog tarzıdır. Ama bu avantajının yanı sıra şöyle de bir dezavantajı vardır ki konu sıkıntısı çekmeleri çok muhtemeldir. Kodlama bilgisi olmadan böyle bir bloga atlamak çok yanlış olur. 2 aya kalmaz sıkılıp yazmayı bırakmanız muhtemeldir.
Kişisel gelişim blogları: Kişisel gelişim blogları isminden de anlaşılacağı üzere insanlara gerek kendi yazdıkları gerekse tercüme ettikleri makalelerle yardımda ve destekte bulunmayı amaçlarlar. Yazarları genel olarak psikoloji okuyan ya da psikoloji mezunu insanlardan oluyor diye zannediyorum. Bu bloglarda çok zaman öldürmediğim için daha detaylı bilgi veremeyeceğim ne yazık ki.
Anne blogları: Aslında bu tarz blogların isminin tam olarak anne blogu olduğunu sanmıyorum. Ancak biz anne blogu diyelim çünkü bu bloglar çocuk bakımı ve kendi çocuklarının doğumdan sonra neler yaptıklarını anlatır adeta çocuklarının günlüğünü tutar ve anne olmak isteyen veya anne olacak olan kişilere yardım etme amacı taşırlar. Bu tarz blogların okuyucusu ne denli sadıktır bilemem hiç anne olmadım ve erkek olmama bakacak olursak mezara kadar bilemeyeceğim şeylerden birisi. Ama yine de doğru konu seçimi ile getirisi yüksek olabilecek blog tarzlarından birisi olabilir. Örneğin çocuğunuzun yaşadığı bir hastalığı nasıl atlattığı konusunda yazarsanız bu sorundan şikayetçi olan kişiler gelip sizin yazılarınızı okuyabilirler.
Yemek blogları: İsminden de anlaşılabileceği gibi yemek blogları yemek hakkında yazarlar. Gerek kendi tariflerini gerek yemek yaparken dikkat edilmesi gereken püf noktaları anlatarak gayet de güzel bir organik trafik çekebilirler. Eğer aranızda gastronomi okuyan bir blogger adayı varsa ve yemeklerden zevk alıyorsa bu konuda yazmasını şiddetle tavsiye ederim. Sağlıklı yemek, diyet, Türk mutfağı, farklı geleneksel yemekler ve daha bir sürü açık kapısı olan bir blog tarzıdır. Şu yemek nasıl yapılır tarzında aramalar yapılabilir ve buradan da ciddi manada okuyucu gelebilir.
Günlük bloglar: Günlük bloglar çok tutulan blog tarzı değildir ve gerçekten tavsiye etmem. Genel olarak günlük tutar gibi kendi hayatlarını yazarlar. Eğer cem yılmaz değilseniz kimse üslubunuz veya hayatınız için blogunuzu okumaz kusura bakmayın. Hayat anlatan bloglara aynı zamanda google tarafından çok da arama trafiği gelmez. Ama şöyle bir şey de var bundan beş sene sonra girip okuyup gülebilirsiniz. Benim ergenlik çağımdan kalan bir blog girişimim vardı, bunu arkadaşım bulup epey bir dalga geçmişti. Onun sayesinde tüm blogu en baştan okudum ve ziyaretçilere kapattım. Şuan sadece ben girip okuyabiliyorum ve gerçekten çok utanç dolu olmasına rağmen güzel bir anı olarak kalmasından memnunum. Sadece kendim için yazacağım diyorsanız bu tarz bir blog size uyabilir.
Kitap blogları: Kitap blogları aynı instagramdaki "bookstagram"lar gibi kitap okuyup bu kitaplar hakkındaki yorumlarını yazarlar. Aslına bakarsanız arama trafiği açısından güzel bir yere sahip olan bu tarzın tek kötü yanı her hafta en az bir yazı yazabilecek kadar çok kitap okuyamamanız olacaktır. Diğer blog tarzlarında çok sık yazı yazma fırsatınız olabilir ama bir kitap önerisi blogunda işler o kadar hızlı gelişmeyebilir. Belki sadece kitap önerilerinizi değil de ara sıra okuma listenizi, kitaplığınızı, gezdiğiniz kitapçıları ve benzeri şeyleri yazabilirsiniz ama sanırım bu da bir yere kadar olur. Eğer sıkıntı değil ben haftada bir yazı yazmadan da hallederim diyorsanız yine de siz bilirsiniz. Şahsen kitap blogu okumayı severim. Eğer halihazırda böyle bir bloğunuz varsa okumayı çok isterdim.
Seyehat blogları: Yine adında apaçık verildiği üzere bu bloglar gezmeyi seven ve parası bol olan kesimin kullandığı blog tarzıdır. Açıkçası ben böyle bir blog açamam, dediğim gibi öğrenciyim ama gezmekten hoşlandığım için ülke ülke olmasa da semt semt veya yakın çevredeki şehirleri gezmek isterdim. Bu bloglar arama trafiği açısından iyi bir getiriye sahip olma potansiyeli içindedirler. Ama tabiki blogtan bloga değişir. Örneğin "İstanbul Sultanahmet Gezim" isimli içerisinde 20 fotoğraf 2 paragraf olan bir yazı aramalarda 10. sayfalardayken "İstanbul Sultanahmet'te Gezilecek Yerler" isimli 20 paragraf 5 fotoğraftan oluşan bir yazı ilk sayfalarda yer alabilir. Bu diğer blog tarzlarında da geçerli olan ancak seyahat ve moda bloglarında kendini daha fazla gösteren bir olaydır. Kısa bir not olarak dursun burada: Yeni başladıysanız ve aramalarda yükselmek istiyorsanız içeriğiniz uzun ve özgün olmalı.
Moda blogları: Genel olarak kadın bloggerlerin kullandığı tarzdır. İçerisinde makyajından tutun da kaşına kadar moda anlatılır. Bir erkek olarak söylemeden geçemeyeceğim ama kızlar kaşın modası olur mu yahu ne yapıyorsunuz Allah aşkına.. Bir arkadaşım anlatmıştı sanırım geçen sene ince kaş modaydı diye herkes kaşlarını aldırmış, bu sene de kalın kaş modaymış diye kaş ektiriyorlarmış. Neyse konumuz bu değil o yüzden söyleyeceklerimi söyleyip geçiyorum. Moda blogları genelde kızlar tarafından çok takip ediliyor diye biliyorum. Eğer ilginiz varsa bu tarz bir blog açabilirsiniz. Ama unutmayın fotoğraf koyduğunuz kadar yazı da koymanız gerekmekte, yoksa tam anlamıyla gelişmeniz hızlı olamaz diye düşünüyorum.
Kişisel bloglar: Kişisel bloglar genel olarak ortaya karışıktırlar. Bazen izledikleri bir filmden dert yanar, bazen hoşlarına giden anılarını anlatır, bazen de bilgi içerikli yazılar yazmaya çalışır. Tabi her kişisel blog aynı değildir. Bu noktada yine kendi blogum Agalara Geldik'ten bahsetmek istiyorum. Agalara Geldik'te asıl tema eğlence ve mizah ağırlıklı. Hal böyle olunca ister film önerileri adı altında yazı yazayım, ister kitap önereyim ya da istersem bloggerı kullanmaya başlarken yaşadığım sıkıntıları bloghocam okuyucu kitlesi gibi insanlara yardım amaçlı yazayım içerisine mizahlı bir anlatım katıp sohbet havası verince içerik anında temama uygun oluyor. Dediğim gibi kişisel bloglar ortaya karışıktırlar. Bir kişisel blogu okuduğunuzda içinde yazarını bulursunuz, yazarın psikolojisini anlatan en güzel blog tarzlarından birisidir. İyi yanı konu sıkıntısı çok çekmezsiniz ama kötü yanı google trafiği ve sürekli takipçi bulmakta zorlanabilirsiniz. Benim en çok yaşadığım problem hitin düşük olmasıydı. Yazmayı bırakmadım ve yakın zamanda da bırakmayı düşünmüyorum. Ha bir de karşılaşabileceğiniz problemlerden biri de google reklamları almakta zorlanmanız olacaktır. Ben bunca yazıya rağmen ikinci aşamayı geçemedim. Google blogumun neyle alakalı olduğunu kavrayamadığı için reklam vermiyor diye düşünüyorum. Bu da kişisel blog düşüncesi içerisinde olanlara bir uyarı mahiyetinde olsun.
Sanki biraz taraflı bir yazı oldu farkındayım ama ne yapayım ben kişisel blogum, tabi ki kişisel blog tarzının en güzel blog tarzı olduğunu iddia etmiyorum ama şöyle de bir söz vardır "Tüm blog tarzları eşittir ama bazıları daha eşittir" İşte kişisel bloglar bence daha eşit arkadaşlar.
Yazar Hakkında: Agalara Geldik genel olarak 5-6 ayrı konu başlığına sahip. Tabi zamanla artar ya da azalır bilemeyeceğim. Blogumda gezi yazılarını içeren "AgalarSokakta" bölümü, kitap dizi film müzik gibi önerilerin bulunduğu "Öneriler" bölümü, son zamanlarda neler olup bittiği ve kendim hakkında bilgiler içeren "Agasal" bölümü bulunuyor. Buradaki yazılar haricinde top 10 listeleri ve bilgi içerikli yazılar ağırlıklı yazıyorum. Blogumu gerçekten seviyorum ve benim gibi kişisel mizah blogları ile tanışıp karşılıklı yorumlaşıp arkadaş olmaktan da zevk duyarım.
Birçok blog yazma meraklısının ilk yaşadığı sorunlardan birisi blog açıp yazacak konu bulamamasıdır. Bende düşündüm taşındım ve yeni başlayan bloggerlara bu konuda elimden geldiğince yardım edeyim dedim. Blog açmanın ilk adımı blogunuzun temasına uygun bir isim bulmaktır, genelde bundan sonra konu bulmaya geçilir. Eğer bir isminiz yoksa üzülmeyin ve sabırla üzerinde düşünün. Çünkü blogunuzu akıllara kazıyacak olan ilk şey "temayla uygun" sade ve markalaşması kolay bir isim bulmaktır. Bu konuda örnek olarak bloghocam adresini gösterebiliriz. BlogHocam ismine bakınca blogun ne ile alakalı olduğunu gayet net bir şekilde anlayabiliyorsunuz değil mi? Bu yüzden sizin de yapmanız gereken ilk iş temanıza uygun bir isimle yola çıkmanız diyebilirim. Peki ya hangi alanlarda blog yazılabilir? Blog konuları nelerdir?
Blog denen şey kişisel web arsası olarak tabir edilebilir. Yurt dışında insanlar genel olarak kendi hayatlarını, dertlerini, mutluluklarını ve aile hayatlarını anlatıyorlar. Dedik ya kişisel web arsası diye, burası sizin dilediğiniz şekilde yeşerecek bir arsa, bundan dolayı ona ne ekeceğinize siz karar vermelisiniz. Şimdi bir saniye durun ve sizin elinizde en çok olan ya da bire beş verecek tohumlarınız var mı? Hangi konularda iyisiniz? Hangi iyi olduğunuz konular dış dünyadaki diğer okurların veya bloggerların ilgisini çeker?
Kendimden örnek vereyim ben kişisel bir blogum, öğrenciyim, kitap okumayı, film izlemeyi, yabancı dilleri ve sosyal medya da gezmeyi severim. Klasik bir gencim tam anlamıyla kendimi hakim gördüğüm bir alanım yok. Bu yüzden kişisel blog olma kararı aldım da diyebilirim. Bloghocam'ın sahibi olan Serdar bey de üniversitede mühendislik okuduğu zamanlarda kendi gibi mühendislere yardım etme amacıyla yazmış. Şuan da büyük ölçüde uzun zamanlardan beri kullandığı blogger deneyimleri sayesinde Bloghocam'ı yönetiyor. Ben Bloggerlıktan çok anlamam kod bilgim yok denecek kadar azdır, bu halimle gidip Bloghocam tarzında bir blog açsaydım blog yazmak bana bir hobi değil meziyet olurdu.
Yani anlayacağınız üzere kendinizi hangi alanda daha rahat yazabilecek vaziyette görüyorsanız o konuda yazmanız sizin iyiliğinize olacaktır. Çünkü şunu unutmamak gerekiyor ki blogunuzun tanınması bir anda olmayacak hatta belki 50 60 yazıdan sonra olacaktır. Sürekli bıkmadan yazı yazmanız ve aynı zamanda bu yazılarda samimiyetinizi ve bilginizi konuşturmanız gerekecektir.
Belli başlı blog konuları olarak şunları sıralayabiliriz:
Blogger ve Web tasarım hakkında bilgi veren bloglar: Bu tarz bloglar aynı şuan içinde bulunduğunuz Bloghocam gibi bloggerlara yardım etme amacı taşıyan bloglardır. Tam emin olmamakla beraber her bloggerin belli bir döneminde çokça ziyaret ettiği bloglar olmasını göz önünde bulundurursak organik ziyareti (yani googledan aramayla bulan ziyaretçileri) bol olan blog tarzıdır. Ama bu avantajının yanı sıra şöyle de bir dezavantajı vardır ki konu sıkıntısı çekmeleri çok muhtemeldir. Kodlama bilgisi olmadan böyle bir bloga atlamak çok yanlış olur. 2 aya kalmaz sıkılıp yazmayı bırakmanız muhtemeldir.
Kişisel gelişim blogları: Kişisel gelişim blogları isminden de anlaşılacağı üzere insanlara gerek kendi yazdıkları gerekse tercüme ettikleri makalelerle yardımda ve destekte bulunmayı amaçlarlar. Yazarları genel olarak psikoloji okuyan ya da psikoloji mezunu insanlardan oluyor diye zannediyorum. Bu bloglarda çok zaman öldürmediğim için daha detaylı bilgi veremeyeceğim ne yazık ki.
Anne blogları: Aslında bu tarz blogların isminin tam olarak anne blogu olduğunu sanmıyorum. Ancak biz anne blogu diyelim çünkü bu bloglar çocuk bakımı ve kendi çocuklarının doğumdan sonra neler yaptıklarını anlatır adeta çocuklarının günlüğünü tutar ve anne olmak isteyen veya anne olacak olan kişilere yardım etme amacı taşırlar. Bu tarz blogların okuyucusu ne denli sadıktır bilemem hiç anne olmadım ve erkek olmama bakacak olursak mezara kadar bilemeyeceğim şeylerden birisi. Ama yine de doğru konu seçimi ile getirisi yüksek olabilecek blog tarzlarından birisi olabilir. Örneğin çocuğunuzun yaşadığı bir hastalığı nasıl atlattığı konusunda yazarsanız bu sorundan şikayetçi olan kişiler gelip sizin yazılarınızı okuyabilirler.
Yemek blogları: İsminden de anlaşılabileceği gibi yemek blogları yemek hakkında yazarlar. Gerek kendi tariflerini gerek yemek yaparken dikkat edilmesi gereken püf noktaları anlatarak gayet de güzel bir organik trafik çekebilirler. Eğer aranızda gastronomi okuyan bir blogger adayı varsa ve yemeklerden zevk alıyorsa bu konuda yazmasını şiddetle tavsiye ederim. Sağlıklı yemek, diyet, Türk mutfağı, farklı geleneksel yemekler ve daha bir sürü açık kapısı olan bir blog tarzıdır. Şu yemek nasıl yapılır tarzında aramalar yapılabilir ve buradan da ciddi manada okuyucu gelebilir.
Günlük bloglar: Günlük bloglar çok tutulan blog tarzı değildir ve gerçekten tavsiye etmem. Genel olarak günlük tutar gibi kendi hayatlarını yazarlar. Eğer cem yılmaz değilseniz kimse üslubunuz veya hayatınız için blogunuzu okumaz kusura bakmayın. Hayat anlatan bloglara aynı zamanda google tarafından çok da arama trafiği gelmez. Ama şöyle bir şey de var bundan beş sene sonra girip okuyup gülebilirsiniz. Benim ergenlik çağımdan kalan bir blog girişimim vardı, bunu arkadaşım bulup epey bir dalga geçmişti. Onun sayesinde tüm blogu en baştan okudum ve ziyaretçilere kapattım. Şuan sadece ben girip okuyabiliyorum ve gerçekten çok utanç dolu olmasına rağmen güzel bir anı olarak kalmasından memnunum. Sadece kendim için yazacağım diyorsanız bu tarz bir blog size uyabilir.
Kitap blogları: Kitap blogları aynı instagramdaki "bookstagram"lar gibi kitap okuyup bu kitaplar hakkındaki yorumlarını yazarlar. Aslına bakarsanız arama trafiği açısından güzel bir yere sahip olan bu tarzın tek kötü yanı her hafta en az bir yazı yazabilecek kadar çok kitap okuyamamanız olacaktır. Diğer blog tarzlarında çok sık yazı yazma fırsatınız olabilir ama bir kitap önerisi blogunda işler o kadar hızlı gelişmeyebilir. Belki sadece kitap önerilerinizi değil de ara sıra okuma listenizi, kitaplığınızı, gezdiğiniz kitapçıları ve benzeri şeyleri yazabilirsiniz ama sanırım bu da bir yere kadar olur. Eğer sıkıntı değil ben haftada bir yazı yazmadan da hallederim diyorsanız yine de siz bilirsiniz. Şahsen kitap blogu okumayı severim. Eğer halihazırda böyle bir bloğunuz varsa okumayı çok isterdim.
Seyehat blogları: Yine adında apaçık verildiği üzere bu bloglar gezmeyi seven ve parası bol olan kesimin kullandığı blog tarzıdır. Açıkçası ben böyle bir blog açamam, dediğim gibi öğrenciyim ama gezmekten hoşlandığım için ülke ülke olmasa da semt semt veya yakın çevredeki şehirleri gezmek isterdim. Bu bloglar arama trafiği açısından iyi bir getiriye sahip olma potansiyeli içindedirler. Ama tabiki blogtan bloga değişir. Örneğin "İstanbul Sultanahmet Gezim" isimli içerisinde 20 fotoğraf 2 paragraf olan bir yazı aramalarda 10. sayfalardayken "İstanbul Sultanahmet'te Gezilecek Yerler" isimli 20 paragraf 5 fotoğraftan oluşan bir yazı ilk sayfalarda yer alabilir. Bu diğer blog tarzlarında da geçerli olan ancak seyahat ve moda bloglarında kendini daha fazla gösteren bir olaydır. Kısa bir not olarak dursun burada: Yeni başladıysanız ve aramalarda yükselmek istiyorsanız içeriğiniz uzun ve özgün olmalı.
Moda blogları: Genel olarak kadın bloggerlerin kullandığı tarzdır. İçerisinde makyajından tutun da kaşına kadar moda anlatılır. Bir erkek olarak söylemeden geçemeyeceğim ama kızlar kaşın modası olur mu yahu ne yapıyorsunuz Allah aşkına.. Bir arkadaşım anlatmıştı sanırım geçen sene ince kaş modaydı diye herkes kaşlarını aldırmış, bu sene de kalın kaş modaymış diye kaş ektiriyorlarmış. Neyse konumuz bu değil o yüzden söyleyeceklerimi söyleyip geçiyorum. Moda blogları genelde kızlar tarafından çok takip ediliyor diye biliyorum. Eğer ilginiz varsa bu tarz bir blog açabilirsiniz. Ama unutmayın fotoğraf koyduğunuz kadar yazı da koymanız gerekmekte, yoksa tam anlamıyla gelişmeniz hızlı olamaz diye düşünüyorum.
Kişisel bloglar: Kişisel bloglar genel olarak ortaya karışıktırlar. Bazen izledikleri bir filmden dert yanar, bazen hoşlarına giden anılarını anlatır, bazen de bilgi içerikli yazılar yazmaya çalışır. Tabi her kişisel blog aynı değildir. Bu noktada yine kendi blogum Agalara Geldik'ten bahsetmek istiyorum. Agalara Geldik'te asıl tema eğlence ve mizah ağırlıklı. Hal böyle olunca ister film önerileri adı altında yazı yazayım, ister kitap önereyim ya da istersem bloggerı kullanmaya başlarken yaşadığım sıkıntıları bloghocam okuyucu kitlesi gibi insanlara yardım amaçlı yazayım içerisine mizahlı bir anlatım katıp sohbet havası verince içerik anında temama uygun oluyor. Dediğim gibi kişisel bloglar ortaya karışıktırlar. Bir kişisel blogu okuduğunuzda içinde yazarını bulursunuz, yazarın psikolojisini anlatan en güzel blog tarzlarından birisidir. İyi yanı konu sıkıntısı çok çekmezsiniz ama kötü yanı google trafiği ve sürekli takipçi bulmakta zorlanabilirsiniz. Benim en çok yaşadığım problem hitin düşük olmasıydı. Yazmayı bırakmadım ve yakın zamanda da bırakmayı düşünmüyorum. Ha bir de karşılaşabileceğiniz problemlerden biri de google reklamları almakta zorlanmanız olacaktır. Ben bunca yazıya rağmen ikinci aşamayı geçemedim. Google blogumun neyle alakalı olduğunu kavrayamadığı için reklam vermiyor diye düşünüyorum. Bu da kişisel blog düşüncesi içerisinde olanlara bir uyarı mahiyetinde olsun.
Sanki biraz taraflı bir yazı oldu farkındayım ama ne yapayım ben kişisel blogum, tabi ki kişisel blog tarzının en güzel blog tarzı olduğunu iddia etmiyorum ama şöyle de bir söz vardır "Tüm blog tarzları eşittir ama bazıları daha eşittir" İşte kişisel bloglar bence daha eşit arkadaşlar.
Yazar Hakkında: Agalara Geldik genel olarak 5-6 ayrı konu başlığına sahip. Tabi zamanla artar ya da azalır bilemeyeceğim. Blogumda gezi yazılarını içeren "AgalarSokakta" bölümü, kitap dizi film müzik gibi önerilerin bulunduğu "Öneriler" bölümü, son zamanlarda neler olup bittiği ve kendim hakkında bilgiler içeren "Agasal" bölümü bulunuyor. Buradaki yazılar haricinde top 10 listeleri ve bilgi içerikli yazılar ağırlıklı yazıyorum. Blogumu gerçekten seviyorum ve benim gibi kişisel mizah blogları ile tanışıp karşılıklı yorumlaşıp arkadaş olmaktan da zevk duyarım.
5 Mayıs 2017 Cuma
Blogumuzda Konuk Ağırlarken Nelere Dikkat Edelim?
Bu yazı bir misafir yazıdır ve deryaninsporgunlugu.com ile delikizinbohcs.blogspot.com bloglarının sahibi Derya Soygül tarafından Blog Hocam için yazılmıştır...
Herkese merhaba. Serdar bey bloğuma konuk olabilirsiniz deyince çok mutlu oldum ama acaba ne yazsam diye kara kara da düşündüm. Blog Hocam’ a konuk olmak benim için gurur verici. Düşündüm taşındım son zamanlarda rahatsızlık duyduğum ve aslında biz bloggerları ilgilendiren bir konuya değinmeye karar verdim.
Zaman zaman bloğumuzla ilgili kişiler veya blogger arkadaşlarımızla söyleşiler yapıyoruz. Bu çok da sevdiğim bir etkinlik, bloglara renk kattığını düşünüyorum. Ben de seviniyorum benimle yapılmış bir söyleşiyi o blogda görünce. Hem motivasyon oluyor, hem de güzel bir işbirliği şekli bloglar arasında. Bloggerlar olarak aramızdaki iletişimi güçlendiriyor bu tarz etkinlikler. Sıkça mesajlar alıyorum söyleşi istekleri ile ilgili. Hepiniz alıyorsunuzdur eminim bu tür mesajlar. Tanımadığım bir blogsa incelemek isterim bu kararı vermeden önce. Zaten ciddi çalışma yapacak bir blog önce blog linkini gönderiyor incelemem için. Benim ilk olarak baktığım noktalar başka söyleşiler yapılmış mı ve ne gibi sorular sorulmuş. Bazı bloglarda gerçekten çok renkli söyleşiler oluyor. Hem değişik insanları daha yakından tanımış, hem de farklı konular hakkında detaylı bilgi edinmiş oluyoruz.
Ama bazı bloglara baktığımda da gerçekten anket sorusu tarzında, herkese tek tip sorulmuş sorularla karşılaşıyorum. Her konuğa aynı soruları sormak, hele de konuğunuzun hiç de ilgi alanına girmeyen soruları sormak bence o konuğa edilmiş bir saygısızlıktır. Yani illa bloğumda röportaj yayınları olsun, farklı bloglarla link alışverişim olsun diye özensiz işlerle okuru bunaltmak zorunda değiliz.
Bir insanla bloğunuzda söyleşi yapmak demek, onu konuk etmeniz; evinizde misafir ağırlar gibi ağırlamanız demektir. Nasıl ki evimize gelen misafiri rahat ettirmek için elimizden geleni yapar, evimizi bile önceden temizleyip düzenlersek; bloğa konuk ettiğimiz kişinin de kendini rahat ve özel hissetmesini sağlamalıyız. Yani o konuğa sorular gitmeden iyice hakkında araştırmamızı yapıp, kişiye özel sorular hazırlamalıyız. Söyleşi yapılacak konuya önce biz hakim olmalıyız. Örneğin bahçe bakımı ve çiçeklerle ilgili bir konuğunuz varsa ona bilgisayar programcılığı hakkında ne düşünüyorsunuz gibi bir soru sormak ne kadar mantıklıdır?
Kendime de şu soruları yöneltiyorum :
- Bloglarıma gerçekten çok fazla emek ve zaman harcıyorum. Her yazdığım yazıya okunmuş mu okunmamış mı, yorum gelmiş mi diye ilk günkü heyecanla bakıyorum. Kendimi bu teklif ile gelen blogda görmek istiyor muyum?
- Davet eden blog sadece fayda sağlamak amaçlı davet etmiş gibi mi görünüyor, yoksa bloğuna konuk olarak uygun olduğum için mi?
- Beni yeterince tanımış araştırmış mı?
Bu soruların yanıtı pozitifse kabul ediyorum.
Yeni yayın hayatına başlayan blogların hemen isimlerini duyurmaya çalışma çabasını anlıyorum. Bu uğurda ne kadar link toplarsam o kadar çok google sıralamasına girerim diye düşünülüyor sanırım. Kim istemez ki çok okunmak ve google tarafından farkedilmek? Ama kendimizi geliştirerek kalıcı ve kaliteli olmak daha iyi değil mi? Tabii ki birbirimize destek olalım, zaten birlikten kuvvet doğar. Ama hiçbirimiz diğerinin sırtına çıkmaya, emek vermeden öne geçmeye çalışmasın. Bloğumuza yararı olacak böyle bir etkinliğe hakkını vererek ve konuğumuzu da onore edecek şekilde hazırlanalım.
Yazar Hakkında: Derya Soygül; Derya’nın Spor Günlüğü ve Deli Kızın Bohçası bloglarının sahibi.
Herkese merhaba. Serdar bey bloğuma konuk olabilirsiniz deyince çok mutlu oldum ama acaba ne yazsam diye kara kara da düşündüm. Blog Hocam’ a konuk olmak benim için gurur verici. Düşündüm taşındım son zamanlarda rahatsızlık duyduğum ve aslında biz bloggerları ilgilendiren bir konuya değinmeye karar verdim.
Zaman zaman bloğumuzla ilgili kişiler veya blogger arkadaşlarımızla söyleşiler yapıyoruz. Bu çok da sevdiğim bir etkinlik, bloglara renk kattığını düşünüyorum. Ben de seviniyorum benimle yapılmış bir söyleşiyi o blogda görünce. Hem motivasyon oluyor, hem de güzel bir işbirliği şekli bloglar arasında. Bloggerlar olarak aramızdaki iletişimi güçlendiriyor bu tarz etkinlikler. Sıkça mesajlar alıyorum söyleşi istekleri ile ilgili. Hepiniz alıyorsunuzdur eminim bu tür mesajlar. Tanımadığım bir blogsa incelemek isterim bu kararı vermeden önce. Zaten ciddi çalışma yapacak bir blog önce blog linkini gönderiyor incelemem için. Benim ilk olarak baktığım noktalar başka söyleşiler yapılmış mı ve ne gibi sorular sorulmuş. Bazı bloglarda gerçekten çok renkli söyleşiler oluyor. Hem değişik insanları daha yakından tanımış, hem de farklı konular hakkında detaylı bilgi edinmiş oluyoruz.
Ama bazı bloglara baktığımda da gerçekten anket sorusu tarzında, herkese tek tip sorulmuş sorularla karşılaşıyorum. Her konuğa aynı soruları sormak, hele de konuğunuzun hiç de ilgi alanına girmeyen soruları sormak bence o konuğa edilmiş bir saygısızlıktır. Yani illa bloğumda röportaj yayınları olsun, farklı bloglarla link alışverişim olsun diye özensiz işlerle okuru bunaltmak zorunda değiliz.
Bir insanla bloğunuzda söyleşi yapmak demek, onu konuk etmeniz; evinizde misafir ağırlar gibi ağırlamanız demektir. Nasıl ki evimize gelen misafiri rahat ettirmek için elimizden geleni yapar, evimizi bile önceden temizleyip düzenlersek; bloğa konuk ettiğimiz kişinin de kendini rahat ve özel hissetmesini sağlamalıyız. Yani o konuğa sorular gitmeden iyice hakkında araştırmamızı yapıp, kişiye özel sorular hazırlamalıyız. Söyleşi yapılacak konuya önce biz hakim olmalıyız. Örneğin bahçe bakımı ve çiçeklerle ilgili bir konuğunuz varsa ona bilgisayar programcılığı hakkında ne düşünüyorsunuz gibi bir soru sormak ne kadar mantıklıdır?
Kendime de şu soruları yöneltiyorum :
- Bloglarıma gerçekten çok fazla emek ve zaman harcıyorum. Her yazdığım yazıya okunmuş mu okunmamış mı, yorum gelmiş mi diye ilk günkü heyecanla bakıyorum. Kendimi bu teklif ile gelen blogda görmek istiyor muyum?
- Davet eden blog sadece fayda sağlamak amaçlı davet etmiş gibi mi görünüyor, yoksa bloğuna konuk olarak uygun olduğum için mi?
- Beni yeterince tanımış araştırmış mı?
Bu soruların yanıtı pozitifse kabul ediyorum.
Yeni yayın hayatına başlayan blogların hemen isimlerini duyurmaya çalışma çabasını anlıyorum. Bu uğurda ne kadar link toplarsam o kadar çok google sıralamasına girerim diye düşünülüyor sanırım. Kim istemez ki çok okunmak ve google tarafından farkedilmek? Ama kendimizi geliştirerek kalıcı ve kaliteli olmak daha iyi değil mi? Tabii ki birbirimize destek olalım, zaten birlikten kuvvet doğar. Ama hiçbirimiz diğerinin sırtına çıkmaya, emek vermeden öne geçmeye çalışmasın. Bloğumuza yararı olacak böyle bir etkinliğe hakkını vererek ve konuğumuzu da onore edecek şekilde hazırlanalım.
Yazar Hakkında: Derya Soygül; Derya’nın Spor Günlüğü ve Deli Kızın Bohçası bloglarının sahibi.
3 Mayıs 2017 Çarşamba
Seyahat Blogu Açmak Vardı...
2011 yılından beri blog yazarlığı ve türevleri hakkında blog yazıyorum. Sanırım ana konusu blog yazarlığı olan en eski 2-3 blogdan biri Blog Hocam’dır. “Şimdi ki aklınla 6 yıl öncesine gitsen nasıl bir blog açardın?” diye sorsalar muhtemelen “Blog Hocam gibi” derdim. Fakat kıskandığım bir blog ve blogger türü var.
Blog dünyasında ne en çok okunanları, ne en çok takipçisi olanları, ne en çok kazananları kıskanıyorum. Kıskandığım tek bloggerlar seyahat bloggerları…
Benim mevcut şartlarım bir seyahat blogu açma müsaade etmiyor ama düşünsenize her fırsatta yurtiçi/yurtdışı gezilere çıktığınızı, yeni yerler keşfettiğinizi, yeni insanlarla tanıştığınızı, bol bol fotoğraf çektiğinizi ve onları bir blogda paylaştığınızı. Tabi bir de sponsorlar, reklamlar, vs. Dünyanın en keyifli işi değil mi :)
Seyahat Blogu: Keşfetsene
Belki bir gün fırsat bulur da gezeriz diye yazılarını takip ettiğim, notlar aldığım birkaç seyahat blogu var. Fakat Serdar Kara bir seyahat blogu açsaydı nasıl olurdu derseniz cevabı sanırım “kesfetsene.com gibi” olurdu :)
Taflan ve Barış adlı iki arkadaşın 2013’te kurduğu kesfetsene.com Türkiye’nin en büyük, en çok ziyaret edilen seyahat blogu durumunda. Benim seyahat blogum bu kadar popüler olur muydu emin değilim ama içerikler ve yenilikçi fikirler bakımından benzeyeceğine eminim.
Kesfetsene.com’un Başarısının Altında Yatan Sırlar
Yukarıda da bahsettiğim gibi kesfetsene.com pek çok ödül almış, pek çok medya organında yer bulmuş, ziyaretçi sayısı en yüksek seyhat blogu. Peki bu başarıyı getiren faktörler neler? Benim gözümden şunlar:
- Keşfetsene’nin en beğendiğim yanı elbette içerikleri. Ben seyahat bloglarında klişe, her yerde bulunabile bilgiler yerine yaşanan deneyimler ve şahsi öneriler okumak isterim. Keşfetsene’nin içeriği de bu anlamda bana ve seyahat etmeyi düşündüğü ülke/şehir ilgili araştırma yapan kullanıcıları hitap eden bir içerik diye düşünüyorum.
- Gezmek, görmek, fotoğraflamak, deneyimlemek evet güzel ama bunlara okuyucuya aktarmak beceri ister, herkesin yapabileceği şey değil. Keşfetsene’nin içeriklerini incelediğinizde abartıdan uzak samimi ve açık bir dil kullanıldığını rahatlıkla görebilirsiniz.
- Bir blogun başarısında feedback odaklı içeriklerin de çok önemli olduğunu düşünürüm. Feedback odaklı içerik dediğim şey okurlardan gelen sorular, mesajlar ve yorumlara cevap verir nitelikte içeriklerdir. Gördüğüm kadarıyla Keşfetsene’de feedback odaklı içeriklere yer veriyor. Örneğin vize ile ilgili pek çok soruya şu sayfada cevap bulabiliyorsunuz.
- Rekabetin hat safhada olduğu blog dünyasında başarının temel kuralı fark yaratmak. Ziyaretçiye ve Google’a öyle bir şey sunmalısınız ki farklı, dikkat çekici, orijinal olsun. İnsanlar onu ilk sizde görsün, vay bee desin. Keşfetsene’de yer alan Interrail Rehberi tam da bu şekilde hem sunuş tarzı, hem de içeriğiyle fark yaratan bir bölüm ve fazlasıyla ilgi görüyor.
Son Sözler
Seyahat bloggerı olmak çok keyifli olsa da blog türleri arasında idame ettirmesi en zor olanı. Biz oturduğumuz yerden pek çok yazı fikri üretebilir, araştırma yaparak günde onlarca içerik üretebiliriz. Ama seyahat bloggerları bir içerik üretebilmek için kilometrelerce yol yapacak, günlerini geçirecek, belki binlerce lira harcayacaklar. Tüm bunları düşününce seyahat bloggerlarını kıskanmakla birlikte fazlasıyla saygı da duyuyorum.
Umarım ileride (muhtemelen emekli olunca) ben de kesfetsene.com gibi bir seyahat blogu açar, deneyimlerimim paylaşırım :)
Blog dünyasında ne en çok okunanları, ne en çok takipçisi olanları, ne en çok kazananları kıskanıyorum. Kıskandığım tek bloggerlar seyahat bloggerları…
Benim mevcut şartlarım bir seyahat blogu açma müsaade etmiyor ama düşünsenize her fırsatta yurtiçi/yurtdışı gezilere çıktığınızı, yeni yerler keşfettiğinizi, yeni insanlarla tanıştığınızı, bol bol fotoğraf çektiğinizi ve onları bir blogda paylaştığınızı. Tabi bir de sponsorlar, reklamlar, vs. Dünyanın en keyifli işi değil mi :)
Seyahat Blogu: Keşfetsene
Belki bir gün fırsat bulur da gezeriz diye yazılarını takip ettiğim, notlar aldığım birkaç seyahat blogu var. Fakat Serdar Kara bir seyahat blogu açsaydı nasıl olurdu derseniz cevabı sanırım “kesfetsene.com gibi” olurdu :)
Taflan ve Barış adlı iki arkadaşın 2013’te kurduğu kesfetsene.com Türkiye’nin en büyük, en çok ziyaret edilen seyahat blogu durumunda. Benim seyahat blogum bu kadar popüler olur muydu emin değilim ama içerikler ve yenilikçi fikirler bakımından benzeyeceğine eminim.
Kesfetsene.com’un Başarısının Altında Yatan Sırlar
Yukarıda da bahsettiğim gibi kesfetsene.com pek çok ödül almış, pek çok medya organında yer bulmuş, ziyaretçi sayısı en yüksek seyhat blogu. Peki bu başarıyı getiren faktörler neler? Benim gözümden şunlar:
- Keşfetsene’nin en beğendiğim yanı elbette içerikleri. Ben seyahat bloglarında klişe, her yerde bulunabile bilgiler yerine yaşanan deneyimler ve şahsi öneriler okumak isterim. Keşfetsene’nin içeriği de bu anlamda bana ve seyahat etmeyi düşündüğü ülke/şehir ilgili araştırma yapan kullanıcıları hitap eden bir içerik diye düşünüyorum.
- Gezmek, görmek, fotoğraflamak, deneyimlemek evet güzel ama bunlara okuyucuya aktarmak beceri ister, herkesin yapabileceği şey değil. Keşfetsene’nin içeriklerini incelediğinizde abartıdan uzak samimi ve açık bir dil kullanıldığını rahatlıkla görebilirsiniz.
- Bir blogun başarısında feedback odaklı içeriklerin de çok önemli olduğunu düşünürüm. Feedback odaklı içerik dediğim şey okurlardan gelen sorular, mesajlar ve yorumlara cevap verir nitelikte içeriklerdir. Gördüğüm kadarıyla Keşfetsene’de feedback odaklı içeriklere yer veriyor. Örneğin vize ile ilgili pek çok soruya şu sayfada cevap bulabiliyorsunuz.
- Rekabetin hat safhada olduğu blog dünyasında başarının temel kuralı fark yaratmak. Ziyaretçiye ve Google’a öyle bir şey sunmalısınız ki farklı, dikkat çekici, orijinal olsun. İnsanlar onu ilk sizde görsün, vay bee desin. Keşfetsene’de yer alan Interrail Rehberi tam da bu şekilde hem sunuş tarzı, hem de içeriğiyle fark yaratan bir bölüm ve fazlasıyla ilgi görüyor.
Son Sözler
Seyahat bloggerı olmak çok keyifli olsa da blog türleri arasında idame ettirmesi en zor olanı. Biz oturduğumuz yerden pek çok yazı fikri üretebilir, araştırma yaparak günde onlarca içerik üretebiliriz. Ama seyahat bloggerları bir içerik üretebilmek için kilometrelerce yol yapacak, günlerini geçirecek, belki binlerce lira harcayacaklar. Tüm bunları düşününce seyahat bloggerlarını kıskanmakla birlikte fazlasıyla saygı da duyuyorum.
Umarım ileride (muhtemelen emekli olunca) ben de kesfetsene.com gibi bir seyahat blogu açar, deneyimlerimim paylaşırım :)